Almanyada İslâmî İlahiyat Enstitüsü
Son birkaç günü Almanyada geçirdik. Belli bir süredir sünneti yasaklama girişimi, İçişleri Bakanlığının radikalleştiğinden şüphelenilen Müslümanların afişlerinin yayınlanmasını içeren Kayıp (Vermisst) afiş kampanyası ve diğer menfi hâdiselerde olduğu gibi Müslümanlara yönelik endişe verici ayrımcılık politikalarıyla gündemimizi meşgul eden bu ülkede, hayırlı bir gelişmeye tanıklık etmek üzere buradaydık.
Osnabrük şehrinde Osnabrük Üniversitesi bünyesinde dekanlığını değerli ilim adamı Prof. Dr. Bülent Uçarın yaptığı İslâmî İlahiyat Enstitüsünün açılışına davetliydik. Bosna, Fas, Malezya ve Türkiyeden değerli ilim adamları davet edilmişti.
Türkiyeden meselâ İstanbul Müftüsü sayın Rahmi Yaran Hoca, Malezyadan Uluslararası İslâm Üniversitesi Rektörü Prof. Zeliha Kamaruddin, Bosnadan Zenica Üniversitesi İslamî Pedegoji Fakültesi dekanı Prof. Dr. Zuhdija Adilovic ve diğer davetliler Almanyada yaşayan Müslümanların sevincine ortak olmak için gelmişlerdi.
Pazartesi ikindi sonrası Diyanete bağlı Osnabrük Yeni Camisinde Türkiyeli STK ve Cemaat liderleri, gerek Diyanet İşlerine gerekse cemaatlere bağlı camilerin imamlarıyla bir araya geldik. Buradaki verimli görüşmelerden sonra Yatsı namazını Bosnalı Müslümanların kurduğu camide kıldık ve toplantımıza orada devam ettik. Bu iki toplantı sonrası, bende, Almanyada yaşayan Müslümanların bu ülkenin yerel gerçeklerini gözeten yeni açılımlara gittikleri izlenimi oluştu.
Önemli bir aşama katedilmiş diyebilirim. Daha önceden yapıldığı gibi Türkiyenin yahut gelinen ülkenin yerel gerçeklerine göre değil de Almanyanın hukukî ve sosyal şartlarına göre yeniden yapılanmaya gidilmesini kastediyorum.
Meselâ farklı ülkelerden buraya göç etmiş bütün Müslümanları kuşatacak anlamda eyalet düzeyinde birlikler oluşturulmuş. Çünkü Almanya federal sisteme sahip olduğu için kanunlar eyaletten eyalete değişiyor. Almanya başbakanının bile bu yerel kanunları değiştirme yetkisi yok.
İkinci Dünya Savaşından sonra kurulan bu sistem, bu yıkıcı savaşa götüren tecrübeleri tekrar yaşamamak için kanunlarını o tarihsel dönemin hatalarını tekrar etmemek esasına göre oluşturmuş. Yahudilere uygulanan ayrımcılık ve katliamın nedenleri göz önüne alınarak cemaatlere önemli haklar tanınmış.
Azınlıklara, müntesip oldukları dinlere göre değil de ait oldukları cemaatlere göre haklar tanınmış. Bu yüzden cemaat olmayan farklı dinî topluluklar o haklardan yararlanamıyor. Müslümanlar da aynı haklardan yararlanabilmek için kanunların tanımladığı şekilde cemaat statüsüne ulaşmak için kuşatıcı bir çatı altında toplanmak zorunda kalmışlar.
Bu yapılanma henüz tamamlanmış değil maalesef. Ancak bu minvaldeki çalışmalar hızla devam etmekte. Türkiye, hukuki meselelerde Müslümanlara yardımcı olması ve yol göstermesi için resmi olarak hukuk danışmanı da atamış durumda. Bu faaliyetleri yürüten STK temsilcileriyle görüşmemiz birinci elden bilgilenmemiz açısından son derece faydalı oldu.
Osnabrük Üniversitesi bünyesinde açılan İslâmî İlahiyat Enstitüsü bu yeni dönemde önemli hizmetler görecek inşaallah. Enstitünün Salı günkü açılışına bir kısmını yukarıda zikrettiğim gerek Almanya dışından ve gerekse Almanya içinden önemli katılımcılar vardı.
Aşağı Saksonya Bilim ve Kültür Bakanı Yohanna Wanka, Osnabrük Belediye Başkanı Boris Pistorius siyasi iradeyi temsilen açılışa gelip birer konuşma yaptılar. Birlikte yaşamanın önemine vurgu yapan konuşmalardı bunlar.
Bu organizasyonu gerçekleştiren başta Profesör Bülent Uçar Hocaya, sonra da onun genç ve dinamik kadrosuna teşekkür ediyor, kendilerine başarılar diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.