Ahmet Varol

Ahmet Varol

el-Ahdar el-İbrâhimi ve BM Çıkarması

el-Ahdar el-İbrâhimi ve BM Çıkarması

Suriye konusunda uluslararası platformda uzun süredir meydanda BM’nin Suriye özel temsilcisi olarak tayin edilen el-Ahdar el-İbrâhimî görülüyor. Kimdir bu adam, ne yapmak istiyor ve geçmişinde neler var?
Karışıklık olmaması için ismindeki hataya dikkat çekerek söze başlamakta yarar var. Haberlerde bazen adamın adını Lehdar İbrahimi diye yazıyorlar. Lehdar deyince kimin lehine kimin aleyhine çalıştığını da bilmek gerekir. Bazen kısaca Ahdar İbrahimi de deniyor. Türkçedeki transkripsiyon kurallarına göre isminin doğru yazılışı el-Ahdaru’l-İbrâhimî şeklindedir. Ama harfi tarifleri atarak Ahdar İbrahimi veya transkripsiyon kurallarını değil basın dilini esas alıp harfi tarifleri isimlerle yazarak el-Ahdar el-İbrahimi diyebiliriz. Ama Lehdar değil. Hele Suriye halkının ve direnişinin lehdarı hiç değil.
Eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın, BM ve Arap Birliği ortak temsilcisi sıfatıyla Suriye’ye yaptığı diplomatik çıkarmalardan sonuç alamaması sebebiyle istifa etmesi üzerine, BM Suriye Özel Temsilcisi görevine el-Ahdar el-İbrahimi atandı. Annan’ın çıkarmaları da maalesef katil Baas rejimine ve başındaki Beşşar Esed’e mühlet kazandırmanın, kamuoyunu da oyalamanın ilerisine geçmedi. İbrahimi’nin hesapları ve oyunu ise daha farklı. Sadece Beşşar’a mühlet kazandırma değil. Aynı zamanda Beşşar sonrasını planlamaya çalışıyor. Bu konuda ne gibi taktiklere başvurduğu ve başvurabileceği hakkında fikir yürütebilmek için de geçmişine bakmak yararlıdır.
1 Ocak 1934’te, Cezayir’in başkenti Cezayir’in 60 km. güneyindeki Aziziye’de doğmuş. Zaten isminin bir yerinde el-İbrahimi geçiyorsa ilk akla gelecek olan Cezayirli olması ihtimalidir. Cezayir’in kurtuluş savaşı döneminde Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin temsilcisi olarak Endonezya’nın başkenti Jakarta’da görev yapmış. İslâmî duyarlılıkla yürütülen bir bağımsızlık savaşıyla elde edilen zaferin yönünü uluslararası güçlerin gösterdiği cihete çevirme tecrübesi kazanmaya da oradan başlamış.
BM temsilcisi sıfatıyla diplomat olarak çalışmaya 1980’li yıllarda başlamış. 1991-93 arasında Cezayir Dışişleri Bakanı olarak görev yapmış. Ancak bu dönemde BM ile ilişkileri sürmüş ve hem BM hem de Arap Birliği’nin çeşitli diplomatik çıkarmalarını organize etmiş.
Irak ve Lübnan’daki diplomatik ataklarda BM ve Arap Birliği temsilcisi olarak görev yapmış. En etkili çalışmalar yürüttüğü ülkelerden biri Afganistan. Burada özellikle Karzai’nin devletin başına oturtulması ve uluslararası emperyalizmin çıkarlarının bekçiliğini üstlenmesi için şartların oluşturulmasında önemli rolü olduğu söyleniyor. Daha başka ülkelerde de BM adına yapılan girişimleri organize etmiş.
İbrahimi aynı zamanda ABD ile ilişkileri iyi olan, onun güvenini kazanan, diplomatik çıkarmalarda resmiyette BM’yi temsil ettiği yerlerde perde arkasında ABD temsilciliği yapmayı, onun çıkar ve hesaplarını gözetmeyi ihmal etmeyen biri olarak tanınıyor. İlginç olan bu gibilerin İslâm dünyasından olmaları sebebiyle kendilerini Müslüman halklara “bizden biri (!)” olarak kabul ettirme numaralarında da başarılı olmaları.
İbrahimi, Suriye’de Kurban bayramı öncesinde bir “ateşkes” girişimiyle öne çıktı. Biz bayram öncesinde yazdığımız yazıda bu girişimin başarılı olması ihtimalinin bulunmadığını, çünkü Beşşar’ın samimi ve gerçekçi olmadığını, BM’nin ateşkesin tutması için ona herhangi bir baskı yapma niyetinde olmadığını dile getirmiştik. Keşke bizim tahminimiz yanılsaydı da ateşkes girişimi başarılı olsaydı ve Baas canavarları onca insanı katletmeseydi. Ama ne yazık ki öyle olmadı. Beşşar’ın vahşi canavarları sadece Kurban bayramı günlerine has katliamlarında beş yüze yakın insanı katlettiler.
Şimdi el-Ahdar el-İbrâhimi’nin Suriye’de hâkim kılmaya çalıştığı çözüm tarzı Afganistan’dakine benzer bir “Karzaî formülü” bulmaktır. Her şeyden önce onun Arap kavmiyetçisi ve Nasırcı kesime yakın durduğunu, bu kesimlerin ise Beşşar’a destek verdiklerini hatırlatalım. Bütün bu kesimlerin uluslararası emperyalizmle ittifak ettikleri en önemli hususlardan biri de Suriye’deki direnişin İslâmî kimlikli olduğu ve İslâmî direnişin zaferinin de önlenmesi gerektiğidir.
Bu konuda oynadıkları oyunlardan da inşallah müteakip yazımızda söz edeceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
12 Yorum
Ahmet Varol Arşivi