Demokrasi Konusunda CHPnin Sicili Bozuk...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yine mikrofonu ve milletvekillerini görünce coşmuş, aslanlar gibi kükrüyor:
- Hiç bir darbe yanlısı kendisine CHPde yer bulamaz, burada siyaset yapamaz. Kesinlikle darbeciliğe karşıyız.
Bu sözleri söylerken sol ayağını kaldırmış mıdır bilemem. Güya CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcıya cevap veriyor ya da verdiğini hissettirip CHPde o zat-ı muhtereme karşı oluşan tepkiyi hafifletmek istiyor. CHP İl Başkanı Cumhuriyet Bayramı törenlerinde asker-sivillerin geçit resminde Kılıçdaroğlu gibi coşmuş ve:
- Cumhuriyeti siz koruyamıyorsunuz, biz koruyacağız deyivermişti. Bu sözleri askeri tahrik ve darbeye teşvik olarak gören kamuoyundan şiddetli tepki almıştı. Kılıçdaroğlu ise grup toplantısında yaptığı konuşmada Ne şiş yansın, ne kebap politikasının işaretini veriyor. Şimdi biz de Cumhuriyet Halk Partisinin geçmişine bir yolculuk yaparak bu partide darkbecilik temayülleri olup olmadığına bir göz atacağız. İşte CHPnin kara lekelerle dolu sicili:
27 Mayıs 1960 darbesi olmuş. Darbecileri besleyen ana kanallar CHP imalatı. Ülkeyi bir darbenin eşiğine getiren herkesin ittifakla kabul ettiği haftalık Akis Dergisi, o derginin sahibi de İsmet İnönünün damadı Metin Toker. Darbenin başına paraşütle indirilen Orgeneral Cemal Gürselin CHP lideri İsmet İnönüye çaktığı temenna hatırlardadır:
- Paşam, emirleriniz bizim için bir peygamber buyruğudur.
İnönü, darbeciler arasında o kadar etkilidir ki, Milli Birlik Komitesinde iktidarın CHPye bırakılıp ordunun kışlasına dönmesi ciddi ciddi konuşulur ve bu fikirden sonunda vazgeçilir. Ve CHP de Milli Birlik Komitesine ödül olarak ömür boyu senatoda tabii senatör olarak bulunmalarının yolunu açar. Bu tuhaf siyasi rüşvetin dünyada bir eşi ve benzeri yoktur.
CHP darbecilerle öylesine iç içedir ki, 1960 darbesinden feyz alarak Harp Okulu öğrencilerini sokağa döken ve yeni bir darbe için kolları sıvayan Albay Talat Aydemir ve arkadaşları CHP Genel Başkanı İsmet İnönü tarafından keyfi bir kararla affedilmiştir. O da ertesi yıl aynı teşebbüsü tekrarlamakta beis görmemiştir. Bütün siyasi partiler kapatılırken CHP kapatılmamış ve örgütüyle dimdik ayakta kalmıştır. Seçimler yapılır, Demokrat Partinin devamı Adalet Partisi, çoğunluğu alır. Darbeciler bunu hazmedemezler. Bütün siyasi parti genel başkanları Çankayada toplanır ve ünlü Çankaya protokolü imzalanır. Bu protokole göre siyasi partiler CHP Genel Başkanı İsmet İnönünün başbakanlığına razı olmazlarsa bu seçim geçersiz sayılacaktır. Onlar da kerhen bunu kabul ederler ve İnönü, başbakan olur.
Ardından 12 Mart 1970 darbesi gelir. Oradaki cuntanın en önemli adamı Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Muhsin Batur, normal siyasi hayata geçildiğinde CHPde senatör olarak siyasi hayata atılacaktır.
Bilindiği gibi Batur, 60 darbesinde fiilen bir cuntacı olarak yer almış, Hava Kuvvetleri olarak Başbakan Adnan Menderesin Kütahya yolunda yakalanması işini deruhte etmiştir. Hatıralarında da İcabettikçe jetleri Türkiye Büyük Millet Meclisinin üzerinde uçururdum gibi secaat arzetmeye de devam edecektir. Bütün ünlü darbeci askerler sonunda CHPye girerek siyasi hayatlarını baba ocağı gördükleri bu partide sürdürmekten mutlu olurlar.
1975de bir diğer bozuk sicil ise CHPde siyasete girerek İçişleri Bakanlığına getirilen emekli orgeneral İrfan Özaydınlıdır. O da darbecilerin hasosudur. 12 Eylül 1980 darbesinde CHPnin şansı döner. Darbecilerle kan uyuşmazlığı ortaya çıkmıştır. Sonra 28 Şubat gelir. 28 Şubatta CHPlileri tak-şak emir-komuta zinciri içinde siyaset yaparken görüyoruz. 28 Şubatta CHP Genel Başkanı olan Deniz Baykal, avukatlığına soyunduğu post-modern darbecilerle can ciğer kuzu sarmasıdır. O günlerde tüm CHPlilerin manevi babası Bülent Ecevitin darbecilerin telkin ve teşviki ile başörtülü milletvekili Merve Kavakçıya saldırıp:
- Bu kadına haddini bildirin, burası Cumhuriyete meydan okuma yeri değildir! dediği hâlâ dün gibi hafızalarımızdadır...
Efendim, ardından ünlü Sarıkız, Ayışığı teşebbüsleri gelir. Ergenekon ve Balyoz davaları dolayısı ile Silivride neredeyse küçük bir komuta kademesi oluşur. Bunlar bir savaş için değil, halkın iradesi ile seçilen bir iktidarı devirmek suçlaması ile mahkeme önüne çıkarılırlar. Balyozcular en ağır cezaları alırken, Ergenekoncular da gün saymaktadır. Bugün Darbeciler ve darbe heveslileri CHPde siyaset yapamazlar diyen Kılıçdaroğlu, Ergenekon örgütüne üye olabilmek için adresini araya dursun, 28 Şubat darbesinin sembol ismi ikna odaları mucidi Nur Serter CHPde, nur topu gibi bir darbeci olarak icra-i faaliyet eylemektedir.
Bu bozuk sicille, CHPnin demokrasi dersinden sıfır alarak sınıfta kalacağı kesin. Bir yanda Ergenekonun avukatlığını üstlenen Deniz Baykal, diğer yanda da üye olmak için Ergenekonun adresini arayan Kemal Kılıçdaroğlu. Halk bunlara neden not versin ki?