Hele bir dur da beni dinle
Eğer takip ederseniz Türkiye'de gençler arasında psikopatik arsızlık ve acımasızlığın tırmandığını fark edeceksiniz. Mevcut durumu sadece televizyon yapımlarına bağlamak problemi küçümsemek olur.
Gençler bir ümitsizlik duygusundan muzdaripler. Gençler:
Gelecekten bir ışık görmek istiyorlar.
Bir iş bulabileceklerine;
Kendi hayatlarını yaşayabileceklerine;
Sevip sevilebileceklerine dair ümit taşımak istiyorlar.
Bizim gençlerimiz;
Ana-babalarının televizyon karşısında uyuklamaktan yeterince sevgi veremediği bir kuşak. Bu kuşak büyük bir boşlukta asılı kalmış durumda.
Bağlanabilecekleri bir değer;
Uğruna ölebilecekleri bir dava;
Hayatlarını gülistana çevirecek bir anlam sunulamadığı için televizyon ekranı karşısında yalnız bırakılmışlardır.
Bilgisayar ve televizyonlar akıl almaz bir şekilde şiddet içeriyor.
Televizyon yapımlarında, sinek gibi insan öldürüyorlar.
Vahşet haberleri ekranlarda ilk sırayı alıyor.
Gençlerimiz hak aramanın şiddet olduğunu düşünüyorlar.
Eski değerler erozyona uğrarken insanlara rehberlik edecek yeni değerler sunulamıyor.
Sıradan kötülükler tırmanıyor. Bu ülkede görmeye alışık olmadığımız oranda kötülükler görüyoruz. Zalimlik merhametin topraklarını talan ediyor. Artık kendi hikâyelerimiz hep unutturulmak isteniyor. Şu zamanda çocuklarımıza en anlamlı iyiliklerimizden biri de, onları televizyon ve bilgisayarın yıkımından kurtarmaktır. Bundan dolayı çocuklarınızla;
Akıl hastanelerini;
Huzur evlerini;
Yetiştirme yurtlarını;
Sokaklarda barınanları;
Camileri;
Kur'an kurslarını gezin. Ayrıca nasihat ehli büyüklerimizi dolaşın/ziyaret edip hayır dualarını alın. Onlara gerçek hayatın nasıl bir şey olduğunu, olaylar karşısında ne yapabileceklerini gösterin. İnsanların nelere gülüp nelere üzüldüğünü öğretin.
Her insan sevgi ve şefkati arar. Çevremizde gördüğümüz arsızlıklar, kural tanımamazlıklar ancak şefkatin duvarlarına çarpmakla durur. Şefkat evlerimizde, işyerlerimizde, ilişkilerimizde hükmederse çocuklarımızı ve çevremizdekileri lâyık oldukları gibi severiz. O zaman çevremizdekiler kötü bir sözün can yakacağını bilirler. Anne-babalar başkasını incitmenin ne büyük bir zillet olduğunu anlayabilirler/anlatabilirler.
Başkalarını düşünebilmek, başkasının iyiliğinden kendisini mesul bilmek çocuklarımıza verebileceğimiz yüce bir değerdir. Unutmayalım ki, merhamet, şiddeti göğsünde eritebilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.