Ya dağlar ya Meclis, yapın tercihinizi!
-Lütfü Bey; PKKlılarla kucaklaşan, PKK propagandası yapan BDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması gündemde. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
-Abdullah Öcalan idama mahkum edildiğinde, içinde MHPnin de yer aldığı koalisyon hükümeti işbaşındaydı. Ancak bu hükümet bile Abdullah Öcalanı idam etmekten kaçındı. Peki niye kaçındı? Bu hükümetin sözcülerine göre, Abdullah Öcalanın asılması Türkiyenin zararınaydı. Onun asılmaması Türkiyenin daha bir hayrınaydı. Nitekim Emin Çölaşan gibi o hükümete yakın yazarlar bile, Abdullah Öcalanın asılmaması Türkiyenin hayrınadır diye yazılar yazdı. Hiç şüphesiz MHP de, Emin Çölaşan gibi yazarlar da duygularının sesini dinlediklerinde Abdullah Öcalanın asılmasını istiyorlardı. Ancak duygularının sesi Abdullah Öcalan asılsın derken, mantıklarının sesi Abdullah Öcalan asılmasın diyordu. İşte şimdi de bu BDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda duyguların sesi ile mantığın sesi çarpışmıyor mu? Duyguların sesi Suç işlemişlerse elbette herkes gibi BDP milletvekilleri de yargılansın; dokunulmazlıkları kaldırılıp Meclis dışına çıkartılsın derken, mantığın sesi BDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması, onların Meclis dışına çıkartılması kanunen doğru olsa bile siyaseten doğru olur mu ve de bu Türkiyenin hayrına olur mu demiyor mu? Öyle ya, PKK bu durumu dağa çıkmayı teşvik etmek için kullanmaz mı? PKK Kürt halkına Görüyorsunuz işte, size dağa çıkmaktan başka yol bırakmıyorlar diye propaganda yapmaz mı? Sonuçta da Kürt gençlerinin dağa çıkışı hızlanmaz mı? Bu da şiddeti azdırmaz mı; daha çok kan akmasına yol açmaz mı? Evet, şimdi de duyguların sesi Suç işliyorlarsa elbette BDP milletvekilleri de yargılansın; dokunulmazlıkları kaldırılıp Meclisten çıkartılsın diyor. Ama mantığın sesi de Onları Meclisten çıkartırsanız, dağa çıkartırsınız! diyor. Duyguların sesine mi kulak verilsin, yoksa mantığın sesine mi? BDP milletvekillerinin ve onlara oy verip Meclise gönderenlerin yeri dağlar mı olsun, yoksa Meclis mi; yapın tercihinizi!
HAYATLARI ÇALMAK HIRSIZLIK,BUNU SAVUNMAK ARSIZLIK!
- Lütfü Bey; darbe yapanların, darbe dönemlerinde edindikleri mal varlıklarına el konulmasını yıllar önce ilk kez siz önermiştiniz. İşte şimdi Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonuna gönderilen Mali Suçları Araştırma Kurulunun raporuna göre, darbeciler ve yakınları dudak uçuklatan servetlere sahipler. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Evet, Mali Suçları Araştırma Kurulunun medyaya yansıyan raporuna bakılırsa, darbecilerin yakınlarına ait servetlerin bırakın tamamı, onda biri bile dudak uçuklatıyor. İnsana Bunca servet bir general maaşıyla nasıl yapıldı diye sordurtuyor. Malumunuz 12 Eylül darbesini gerçekleştiren beş generalden biri olan dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkayayı, dünyanın en saygın dergilerinden TIME dergisi, Dünyanın en zengin generali diye kapak yapmıştı. Tahsin Şahinkaya ne yapmıştı da general maaşıyla dünyanın en zengin generali olacak ölçüde bir servet yapmıştı? Ve de Mali Suçları Araştırma Kurulunun raporundaki servetleri darbeciler ve yakınları nasıl yapmıştı? Geçin 12 Eylül darbesini, örneğin 28 Şubat darbesinin yol açtığı ortamda batırılan bankalar vasıtasıyla milletin yüzlerce milyar dolarının çalındığı biliniyor. Bu batırılan bankaların yönetim kurullarında generallerin yer aldığı da biliniyor. İşte bütün bunların araştırılması ve darbe dönemlerinde elde edilen haksız servetlere el konulması gerekiyor. Ancak bakıyoruz da Kemalistlerin, Atatürkçülerin sözcülüğünü yapan bazı gazeteler ile kalemler, darbeci generallerin ve yakınlarının dudak uçuklatan servetlerini gösteren raporu karalamak için ellerinden geleni artlarına koymuyor. Bunlar Bu servetlerin bırakın tamamı, onda biri bile bir general maaşıyla nasıl yapılır diye sormuyor. Dahası, bunlar darbeci generallerin yargılanmasına bile karşı çıkıyor. 90 yaşına gelmiş generaller yargılanır mı, onlara bu zulüm yapılır mı diye yazılar bile yazabiliyor. Ya o darbeci generallerin bu milletin evlatlarına yaptıkları? Ya o darbeci generallerin bu milletten çaldıkları? Bu darbeci generaller hiçbir şey çalmadılarsa bile, yaptıkları katliamlarla bu milletin evlatlarının hayatını çalmadılar mı? Seçilmiş hükümetleri devirip bu milletin iradesini, oyunu çalmadılar mı? Darbe yapıp milletin iradesini, katliamlar yapıp milletin evlatlarının hayatını çalmak da hırsızlıktır! Bu hırsızlıkları savunmak ise arsızlıktır!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.