Hayâllerini dünyevî kuran bir gençlik yetişiyor
Bugünkü üniversite çağındaki gençliğe baktığımda onları idealizmden çok uzak görüyorum. Hayatı bir oyun gibi algılıyorlar. Maddi beklentileri ise ön planda.
Dünkü üniversite gençliği daha fazla idealleri peşinde koşardı dersem sanırım kimse itiraz etmez. Bugünkü genç nesiller ise idealler peşinde koşmayı fazla anlamlı bulmuyor.
Dünkü neslin büyük hikâyeleri vardı, bunların olmayacak gibi.
Âdil bir dünya tesis etmenin hayâllerini kuran gençlerin yerini, bugün, vakaya teslim olmuş ve genç olmakla pek de uyuşmayan statükocu gençler almış.
Bedel ödemeyi bilmeyen ve sevmeyen bir nesil..
Gençler arasında elbette böyle olmayanlar da var, onlara bir sözüm yok. Ama gözlemlerim kahir ekseriyetin böyle olduğunu, bunun bir trend olduğunu söylüyor.
Bu gözlemlerim son katıldığım üniversiteler tanıtım fuarında iyice pekişti.
10-11 Aralık 2012 günleri Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayında üniversitelerin tanıtım fuarı vardı; yurt içinden ve yurt dışından fuara katılan üniversiteler başarılı öğrencileri çekmek için görücüye çıkmışlardı.
İki gün boyunca farklı okullardan 12. sınıf öğrencileri guruplar hâlinde fuar alanını gezip ileride tercih edecekleri üniversiteler hakkında bilgi aldılar.
Yüksek lisans yapmak isteyen öğrenciler de fuarı ziyarete gelmişlerdi.
Şâhit olduğum diyaloglar üniversite çağına gelmiş gençlerin
Ne iş olsa yaparım abi! fehvasınca, Hangi fakülte olursa okurum hocam tanısındaydı.
Bir kız öğrenci geldi, yurt dışında eğitim veren bir üniversitenin standında durdu, üniversitesini tanıtan görevliye birçok sorular yöneltti.
Görevli, hangi alanda okumayı düşünüyorsa o alanla alakalı bilgi vermesinin daha faydalı olacağını söyledi.
Cevap ise ilginçti; matematik, fizik, siyasal bilimler, sosyoloji, psikoloji, İngiliz dili ve edebiyatı.
Görevli, isterseniz siz önce hangi alanda eğitim almak istediğinize karar veriniz, nasihatını yaptı. Genç kız ise, ben bu bölümlerden hangisi olsa okurum cevabını verdi.
Yeter ki iş garantisi olsun.
Bir başka öğrenci, mezun olduktan sonra en hızlı iş bulmanın hangi fakülteyle mümkün olduğunu sordu.
Bir diğeri de görevliye, sizin üniversitenizi tercih edersem bana iş garantisi verecek misiniz diyordu.
Bu ve benzeri diyalogları esefle izledim; üniversite çağındaki gençler hayatlarına daha fazla anlam katacak bölümleri tercih etmiyorlar.
Hangi alan meyilleriyle daha fazla örtüşüyor, hangi alan onları daha fazla mutlu kılacak, bunlara bakmıyorlar.
Oysa gençlik dediğin değişime açık ve idealleri peşinde koşan nesildir. Benim gördüklerimin çoğu statükocu insan refleksleriyle hareket ediyordu.
Ürkütücü bir şekilde ortayaş ve yaşlı insan hâlet-i ruhiyesiyle hareket ediyorlardı.
Bölüm seçerken; hızlı ve paralı iş sâhibi yapacak alana kapak atma dürtüsü öne çıkıyor. Ve bunun sağlayacağı imkânla iyi bir eş bulma hayâli.
Bir anlamda profesyonel işçi olmak için çırpınıyor gençlik.
Bu hayâllere sâhip olmak kötüdür demiyorum, ama öncelikler sıralamasının maddi beklentilerin tek belirleyen olması yanlıştır.
Hani gençler geleceğimizdir diyoruz ya, her şeyin hızlı yaşandığı bugün belkide gençler artık bugünümüzdür.
Seçme yaşına paralel seçilme yaşının da düşürülmesinin konuşulduğu günümüzde bunu söylemek abartı olmasa gerek.
Statükocu bir gençlik statükoyu değiştirebilir mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.