Apo Kandil’e gönderiliyor!
İmralı’ya 3 kurşun, PKK’dan iç infaz, sürece derin sabotaj gibi başlıklarla Paris’teki 3’lü cinayeti masaya yatıran Türk medyası 3 şüpheli mercide karar kıldı. Ya Kürt derin güçleri, ya Türk derin devleti ya da Kürtlerin ellerinin altında, emir-komuta çizgisinde kullanılması noktasında görüş bildiren yabancı istihbarat örgütleri. Artık bunların isimlerini bile ezbere biliyoruz. Başta ABD olmak üzere, İsrail, İran, Fransa, İngiltere, Almanya, Belçika, Danimarka, İtalya ve Abdullah Öcalan’ın dünyaya gözlerini açtığı, beslenip büyütüldüğü ve lüks bir villada ağırlandığı Suriye. Bugün hazret artık Suriye’de değil, daha güvenli bir yerde İmralı’da lüks bir villada hayatını sürdürüyor. Sadece denize giremiyor desek ona gösterilen ihtimamı anlarsınız elbet. Onu getirip Türkiye’ye teslim edenler aslında kucağımıza ateşten bir top bıraktılar. Şartlı teslimat yapıldı. Birincisi can güvenliği, öyle ki ona yedirilecek yemekler bile önceden iki subay tarafından yeniliyor, onlara bir şey olmazsa Apo hazretleri sofraya buyur ediliyor. Mahkemede de kurşun geçirmez cam bir mahfazada tutuluyor. Yani tesadüflere asla yer yok, kötü bir sonuç ihtimali sıfıra indiriliyor ve bu güvenlik çemberi içinde zat-ı şahaneleri avukatları vasıtası ile örgütü idare ediyordu. Sonunda Apo’nun örgütle bağlantısı bir şekilde kesildi ya da kestirildi.
Bu süreçte PKK’nın bizzat kendisi olan siyasi uzantı BDP, artık oyunu çok açık oynamaya başlamıştı. Dağdaki teröristlerle kucaklaşma, onlara bizzat milletvekilleri tarafından moral verme, cenazelerinin şehit cenazesi olarak anlı-şanlı kaldırılması artık vakay-ı adliyeden olmuştu. Öyle ki sonunda BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Apo’nun heykelini dikeceklerini bile açıkladı. Kürt meselesinin çözümü için de tek adres gösteriliyordu, İmralı sakini Apo. Hükümet muhatabının restini görüyor ve terörü sonlandırmak için Apo’ya yetkilileri gönderiyor. İşte dananın kuyruğu burada kopuyor. Daha önce ağız birliği etmişcesine BDP ve Kandil’in tek adres olarak İmralı sakini Apo’yu göstermesinin bir anda kocaman bir aldatmaca olduğu ortaya çıkıveriyor. Hükümetten böyle bir hamle beklemeyen Kandil birdenbire su koyveriyor. Ve süreçte kendilerinin de olması gerektiğinin altı kalın bir şekilde çiziliyor.
Hani Apo tek muhataptı? Ardından da PKK’nın kuruluşunda Apo ile birlikte çalışmış, onun en aziz elemanlarından bir hanım ve iki arkadaşı Paris’te bir cinayete kurban gidiyor. İnce hesap yapan stratejistler bunun Apo’ya yerinde otur, etliye-sütlüye fazlaca karışma mesajı olduğunu söylüyor. Efendim kafalarımızın fazlaca karışık olduğu bugünlerde ben de bir senaryo yazıyorum hemen. Türk Hükümeti aniden aldığı bir kararla Apo’yu özel bir kanunla şartlı olarak tahliyeye karar veriyor. İmralı’dan bir hücumbota bindirilen Apo İstanbul’a getiriliyor ve uçakla Hakkari’ye müteveccihen yola çıkıyor. Oradan da askeri bir helikopterle ver elini Kandil! Bu arada telsizle Kandil’deki PKK’nın ileri gelenleri ile temas sağlanıyor. Murat Karayılan, Cemil Bayık, Duran Kalkan ve Bahozer Erdal kod adlı Feyman Hüseyin acil toplanıyorlar. Telsize verilen cevap olumsuzdur. Abdullah Öcalan’ın böyle apar-topar Kandil’e getirilmesine bir anlam veremeyen örgütün ileri gelenleri telsizden öfke ile bağırmaktadırlar:
- Neden böyle bir şeye gerek duydunuz?
Yetkililer bunun hükümetin sürece katkı sağlamak için bir iyi niyet jesti olduğunu, tek istediklerinin Apo’yu aldıkları şartlarla vermek olduğunu, bundan neden rahatsız olduklarını anlamadıklarını söyler. Ezcümle Apo’yu taşıyan Türk askeri helikopterinin Kandil’e inmesine izin verilmez. Türkiye ile görüşen görevlilere yeni rota olarak Erbil ABD elçiliği gösterilir. Helikopter Erbil’e yönelik ve ABD Büyükelçiliği karşısında bir yola iniş yaparak Apo’yu indirip, tekrar Türkiye’ye doğru hareket eder.
Evet, bu benim yazdığım bir senaryo, ama inanın Kandildekiler için en iyi Apo İmralı’da yaşayan Apo’dur. O gün gelip Kandil’e gitse “Nerden çıktı bu adam?” diyecek bir yönetim kadrosu onu bekliyor. Hatta Kurtlar Vadisi’ndeki Memati gibi biri çıkıp “Nerden çıktı bu adam, sıkalım gitsin” dese eline sağlık bile derler. Sizin anlayacağınız Apo için yine en emin yer İmralı! Orada şanına yakışır bir şekilde ağırlanıyor, karnı tok, sırtı pek, hatıralarını yazmak için bol bol vakti de var. Kapısında kendisini koruyan hücumbotları bile var.
Yatsın-kalksın kendisine vaktiyle bu kıyakları sağlayan MHP’li hükümete dua etsin!