Muhalefet; kutuplaşmış ideolojik ayrışmayı körüklüyor
Terörü bitirmek adına hükümetimizin başlattığı “Çözüm Süreci”nin ve bu süreç kapsamında oluşturulan “Âkil İnsanlar” heyetinin ülke genelinde kitlesel kabul görmesi ve her kesim tarafından artarak desteklenmesi, üzerine Ergenekon çetesinin uydusu durumundaki birtakım marjinal örgütlerin ve bazı siyasi akımların tabiri caizse kudurduğuna şahit oluyoruz.
Devlet kurumları içindeki hukuk dışı yapılanmanın adı olan Ergenekon’un talimatlarıyla hareket eden bir kesim ulusalcılara, ırkçılara, jakobenlere ve yine bir kesim Kemalistlere; MHP ve CHP’nin de dahil olması ülkemizin geleceği açısından fevkalade üzücü bir gelişmedir.
Yıllardır ülke olarak büyük acılar yaşamamıza sebep olan ve maddi kayıpların yanı sıra; ülke olarak, her alanda gelişmemize engel teşkil eden “terör belasını” bertaraf etmek hem büyük bir cesaret örneği, hem de devlete ve millete büyük bir hizmettir.
Çözüm Süreci’nin hedefi; terörün mazeretlerini yok edecek reformları gerçekleştirerek, özgürlükçü, eşitlikçi ve kucaklaştırıcı bir toplumsal barış sağlamak ve güven ortamını yeniden inşa etmektir.
Bu girişime katılmamak veya bu süreci engellemeye kalkmak, bu ülkenin Başbakanını hainlikle suçlayıp “Çözüm Süreci”ni ihanet planı ilan etmek kelimenin tam anlamıyla bir klinik vakadır.
Her millet, zaman ve gelişen şartlar içinde bazı şanslarla ve fırsatlarla karşılaşır. Karşılaşılan bu fırsatların avantajları yanında riskleri ve sakıncaları da olacaktır. Asıl olan bütün bu gerçekleri rasyonel bir şekilde analiz ederek ülke için sosyal, siyasal ve kültürel anlamda kazanca ve artı değere dönüştürebilmektir.
Devlet kurumlarının işlevliğini harekete geçirerek bu dönüşümü gerçekleştirecek tek mekanizma siyasi iradedir. Bir ülkede siyasi irade sadece iktidar değildir, demokrasilerde iktidar kadar muhalefet cephesi de sorumludur.
Ne yazık ki; ülkemizde hâlâ demokrasiyi içine sindiremeyen ve zamanın şartlarını okuyamayan bir siyasi muhalefet var ve bu muhalefetin yanlış politikaları yüzünden bu avantaj ve şansların değerlendirilmesi gecikmektedir.
Diğer yandan asli görevini iktidarı itibarsızlaştırmak zanneden bu muhalefetin sergilediği yanlış politikalarla ülke kutuplaşmış bir ideolojik ayrışmaya sürüklenmektedir.
HEDEFLERİ; ÜLKEYİ KAOSASÜRÜKLEMEK
Protestonun şekli kanunlarla belirlenmiştir. Bu hak, hukuk çerçevesi içinde kullanılırsa buna müdahale edilmez. Ancak “Silivri duvarlarını kafanıza yıkacağız. Ergenekon’dan çıktık geliyoruz hesap soracağız” gibi tehditlerle, saldırılarda bulunmak eşkıyalıktır, hukuksuzluk ve kanun tanımazlıktır.
Yaklaşık bir aydır, Ergenekon’un sesi olan Aydınlık gazetesi ve Ulusal TV’de yapılan “Yeminler bugün için yapıldı, şimdi isyan zamanı” çağrıları üzerine hukuka meydan okuyan bir eşkıya topluluğu Silivri’yi bastı.
Silivri’yi savaş alanına çeviren Ergenekoncu eşkıyaların akıl hocaları ise CHP’li 41 milletvekiliydi. Bu eşkıyalar sırf olaylar büyüsün, cinnet hali oluşsun diye asker ve polise taş ve sopalarla saldırıp bariyerleri devirdiler.
Bu utanç verici olayları, Ergenekoncu, Ulusalcı ve Kemalist maskesi içindeki marjinal grupların bir zafer olarak ilan etmelerini anlayabiliyorum. Ancak CHP’li vekillerin yaşananları “adalet arayışı” olarak değerlendirmelerini anlamakta zorlanıyorum.
ANLAYAMADIĞIM BİR DİĞER KİŞİ İSE MHP LİDERİ SAYIN BAHÇELİ’DİR.
Bir Genel Başkan’ın sermayesi hakaret ve küfür olamaz. Çözüm arayışı yönünde projeler geliştirme yerine sürdürdüğü bu tavırla itici, ayrıştırıcı ve kışkırtıcı bir görünüm arzetmektedir.
Çocuklarımızın ahlakını bozucu ifadeler kullanarak toplumsal ahlakına zarar vermektedir. Parti içi muhalefeti bastırmak için bazı çıkışlar yapması gayet normalden sayılabilir ancak reflekslerinin alt ve üst sınırlarını iyi belirlemelidir.
Unutulmasın ki; her zamankinden daha çok muhtaç olduğumuz birlik ve beraberlik ile ülke bütünlüğü, bir ortak dili konuşmak ve bizi bir kılan değerlerin güçlendirilmesiyle mümkün olur. İktidar ve muhalefet olmak üzere tüm siyasiler toplumu gerecek girişimlerden sakınmalı ve hakarete varan ağır eleştirilere son vermelidirler.
Aksi halde ülke genelinde üniversitelerde başlayacak öğrenci olaylarında kan akmaya başlar. İşte bugün şiddete davetiye çıkaran o eleştirel üslubu kullananlar o kanın sorumlusu olurlar.
Bir kere daha hatırlatmak isterim ki; kullanılmakta olan siyasi eleştirel dil, demokrasi açısından utanç verici ve siyasi nezaket açısından da yüz kızartıcıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.