Muhalefet cephesinin tüm engelleme girişimlerine rağmen Çözüm Süreci’nin temposu ülke genelinde artarak devam ediyor. Son anketlerde çözüme destek olanların oranının %60, karşı olanların oranının da %30 olduğu görülüyor. Yine anketlere göre kararsızlar da % 10’luk bir kesimi oluşturuyor.

Silahsız çekilme ve “Akil İnsanlar”ın ülke genelindeki faaliyetleri sonrasında bu oranlar “Çözüm Süreci’ni destekleyenler” lehine değişecek ve var olan destek artacaktır.
Ancak unutulmasın ki;
“Çözüm Sürecini” başlatanları, hedefine ulaşması için samimiyetle çalışan “Akil İnsanları”, Sivil Toplum Kuruluşlarını ve her kesimden destek veren halk kitlelerini de; tarih asla unutmayacaktır.
Yaşanan sürecin ciddiyetini halen kavrayamayanlar var.
Bu girişim sadece silahları susturmak veya ülke dışına çekilmesi değildir. Bu girişim topyekûn bir zihniyet ve algı değişimidir.
Hedef ise “Yeni Türkiye’dir”
“Yeni Türkiye” geçmişin karanlığında yaşanan çirkinlikler yerine, herkesin huzur içinde, bir arada, karşılıklı güven içinde, yaşadığı; bizi bir kılan inançlarımızdan beslenen, ortak değerlerimizin yeniden ihyasının adıdır.
Statükocu, Militarist, Milliyetçi ve Ulusalcı dönem kapanmak üzeredir. Bu süreçte tüm siyasi partiler ve Sivil Toplum Kuruluşları; değişim ve dönüşüme direnmek yerine “Yeni Türkiye” projesi doğrultusunda kendilerini yenilemelidir.
Herkes ve her kesim için eşit anayasal haklar doğrultusunda, yeni bir sosyal ve siyasal yapılanma ile bir arada yaşama kültürü yeniden inşa ediliyor.  
Bu ülkeyi seven ve hizmette bulunmak isteyen herkesin; “Tek ırkın üstünlüğünü savunmak yerine; tüm etnik kökenleri içinde barındıran ve herkesin kendini rahatlıkla ifade edebileceği yeni bir anayasanın bu ülkenin ve milletin, birlik ve bütünlüğü için” kabullenmesi gerekir.
Bu sebeple farklı etnik kökenlerden gelmiş olsalar da, aynı bayrak ve toprak için can, kan vermiş, birlikte mücadele vererek bu toprakları vatan edinmiş tüm toplulukların, emperyalizmin oyununu bozarak, yeniden birliğini inşa etmeyi başarması için başlatılan “Çözüm Süreci” bir şanstır, bir fırsattır.
Farklı siyasi görüşlere rağmen artık ülke genelinde herkes “bu ülkede, huzur ve güven oluşsun,  kardeşlik olsun” diyerek barıştan söz ediyor. 30 yıldır ilk defa insanlar güven için de dolaşıyor ve ilk defa şiddetsiz bir çözüm konuşuluyor. Kan ve gözyaşı yerine ortak bir gelecek için hayaller kuruluyor.
Bu girişim bizim için olduğu kadar dünya insanlığı içinde örnek bir model olacaktır. Kimsenin müdahalesini beklemeden kendi sorunlarını çözen bir ülke olarak Türkiye ve Türk milleti tarihe geçecektir. Terörsüz Türkiye çok daha güçlü ve o güçlü ülkenin insanları olarak hepimiz mutlu ve daha huzurlu olacağız. Çözüm; Türkiye’yi bölmeyecek bütünleştirecek ve küçülmeye inat büyütecektir.
Ülkemizde bu baharda sadece toprağın üzeri yeşermedi, toprakla birlikte bu toprağın içindeki ruhlar ve ümitler de yeşerdi.
Bu süreç başarıya ulaşırsa Türkiye’nin uluslararası toplumda küresel bir aktör olmasının önündeki en önemli engel aşılmış olacaktır. Ayrıca teröre karşı mücadele için bütçeden ayrılan kaynak, bölgeye yatırım olacak ve ülkemiz bu süreçten toplumsal ve ekonomik olarak daha da güçlenerek çıkacaktır. Allah korusun olur da aksi bir gelişme olursa hepimiz çok ama çok şeyler kaybedeceğiz…
Şimdi hepimize düşen görev; hep birlikte çözüm sürecini desteklemek ve sahiplenip başarıya ulaşması için büyük bir gayretle çalışmaktır. Çünkü; buna mecburuz başka da şansımız yok…