Alkolle laikliğin ittifakı devam edecek mi?
1930’lu yıllarda Türkiye’ye çok sayıda yabancı uzman davet ediliyor. Kimi maliye, kimi idare, kimi eğitimle ilgili. Görüyorlar, inceliyorlar ve raporlar veriyorlar, tavsiyelerde bulunuyorlar.
Yakın tarihle ilgili araştırmaları ile tanınan rahmetli Prof. Dr. Ercüment Kuran’dan dinlemiştim. İsmi aklımda kalmamış, İsveçli bir ilim adamı. Çankaya sofrasına davet ediliyor. Önüne envai çeşit içki konuluyor.
Adam hiçbirine elini sürmüyor!
O zamanın ekabiri buna bir mana veremiyor. Bir Avrupalı, batılı mutlaka alkolle barışıktır. İçmeyeni olmaz, onlara göre.
Biz içmiyorsak, dinimiz men ettiğindendir. Hıristiyanlık men etmiyor. Peki, bu Avrupalı âlim neden içmiyor?
Mesele bu! Türkiye’de dinin yasakları üzerinden yürütülen bir laiklik vardı. İçki içmek laiklikti, çünkü din içkiyi men ediyordu!
Çıplaklık laiklikti, çünkü din tesettürü emrediyordu….
Daha bir sürü örnek.
İslâm’dan kaçtığın oranda laiksin!
İçki ilericilikti, sigara çağdaşlıktı.
Ne oldu peki? Batı dünyası, Amerika’dan başlayarak sigara içmeyi sınırlayıcı uygulamalara giriştiler. Bugün herkes biliyor ki; ABD’de ve Avrupa’da sigara kapalı yerlerde tamamen men edilmiştir. Artık sigara içmek fiyakalı bir iş olmaktan tamamen çıkarılmıştır.
Bu cereyan Avrupa’da başlamasaydı, Tayyip Erdoğan’ın sigara karşıtı tutumu nasıl karşılanırdı?
Tepkiler nasıl ayyuka çıkardı?
İrtica nasıl hortlar, gericilik nasıl bir numaralı tehdit olurdu?
Bunu yapamadılar… Çünkü yöneldikleri, kıble addettikleri ülkelerdeki durum ellerini kollarını bağlıyordu. Güvendikleri kaleler daha önceden birer birer düşmüştü.
Batıda elbette herkes içki içmiyordu. Eskiden beri alkole karşı olan batılılar da vardı. Ama içki batı kültürünün bir parçası. Fakat toplum sağlığını ne ölçüde tehdit ettiği meydanda. Bu yüzden batıda da alkolü tahdit edici bazı atılımlar görülüyor. Elbette tamamen yasaklamak söz konusu olmaz. Fakat tamamen başıboş bırakmak da olmaz.
Başbakan, gazetelerde içki reklamlarının yasaklanacağını söyledi. Elbette sadece bu değil, alkol tüketimini kısıtlayıcı bazı adımlar da beklenebilir.
Batı henüz bu seviyede değil. Fakat yarın batıda da böyle gelişmeler ortaya çıkamaz mı?
Olursa şaşırmayız.
Şimdi şu meşhur “laiklik alkol” ittifakını sorgulamanın tam zamanı.
Bazı devlet organları, mensuplarını böyle testten geçiriyorlardı: “Kendisi ve ailesi içki kullanmıyor.”
Böyle bir raporla, o kurumdaki şerefli geçmişiniz bir kalemde silinip kapının önüne konuluveriyordunuz.
Şimdi yasaklanmıyor ama, reklamı yasaklanıyor, bu aslında ciddi bir tahdit. 1980’li yıllarda televizyonlarda müthiş bira reklamları yapılmaya başlanmıştı. Alkolizm caddelere, sokaklara taşmıştı. İşte o zaman, televizyonlarda alkol reklamı yasaklandı. Turgut Özal zamanı, ANAP iktidarı dönemi. Çok tantana çıktı, fakat geri dönülmedi. Elbette şimdi de kararlı olmak lazım.
Bu vesile ile, o yasağın kanunlaşması için gayret sarfedenleri unutmayalım, bilhassa merhum İsmail Dayı’yı rahmetle analım.
Her şeyin başı sağlıksa, alkolün sağlıklı hayatta yeri olabilir mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.