Bu Film Çok İş Yapar!
Sonunda 14 CHP milletvekili barış sürecine destek veren bir bildiriye imza atmışlar, çok şükür... CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan izin alarak atsalar da yine de güzel. Bu hareket CHP açısından bir geri vitese takıştır. İleride “Biz de barış sürecine gerekli desteği vermiştik” demek için CHP’ye bir koz olarak kullanılabilecek bir malzeme. İşin korkulacak yanı Kılıçdaroğlu’nun her zaman yaptığı gibi çark edip, “Neden imza attınız?” diye imzacılara dönüp onları tecziye etmesidir. Yapar mı, valla bilmem, Kılıçdaroğlu bu... Ne yapacağı belli olmaz.
Birgül Ayman Güler, aslan gibi bir kükrer, o da bakar ki ulusalcılar partide deprem yaratacaklar bir anda dönüp, “Neden imzaladınız, benim haberim yok” diyebilir.
CHP ya geçmişini inkâr edecek, isterseniz bu tabiri biraz yumuşatarak, “Geçmişi ile hesaplaşacak” diyelim ya da barış sürecine “Ne destek veriyor, ne de vermiyor” görüntüsü çizecek. Yani ne şiş yansın, ne kebap! Ulusalcılarla, partideki Alevi tabanı bir arada tutmanın sancısını yaşayacak. Güneydoğulu bir tek milletvekili olan ve onu da AK Parti’ye kaptıran CHP’yi gerçekten zor günler bekliyor.
Öyle ki mezardan Atatürk, İnönü ve Ecevit kalkıp gelseler onlar bile bugünkü CHP’yi kurtaramazlar. Birbiri ile alakasız o kadar nev’i şahsına münhasır adam bir araya gelmiş ki, şaşarsınız. Düşünsenize bir Kamer Genç bile tek başına insanı, hatta binlerce insanı kanser etmeye yetecek yeteneğe sahip. Eli cebinde iken bile çiçek sulama becerisi olan bu adamda küfür var, kadın bakana ve başbakana hakaret var. Bir zamanlar DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, onu nasıl milletvekili olarak partisinde tutmuş, buna bile şaşarsınız. Düşünün, Doğru Yol adındaki bir partide Kamer Genç milletvekili idi. Ardından Gürsel Tekin, bazı özellikleri ile Kamer Genç’e taş çıkartan Muharrem İnce, BDP’den misafir milletvekili olarak CHP’ye günübirlik gelmiş olan Hüseyin Aygün ve Kemalist fetva makamı, Şeyh-ül laik İhsan Özkes.
Allahım böyle bir kadro ne Real Madrid’te var, ne de Milan’da… Film çevirseler Hollywood’u sallarlar. Düşünsenize yönetmenleri de Kemal Kılıçdaroğlu. Filmin adı “Ergenekon’dan Çıkış”… Senaryo Doğu Perinçek! Filmin görsel yönetmeni Süleyman Demirel! Deniz Baykal ve Önder Sav, ağır abi rolündeler, kaset darbesi ile devrilmiş ve hakları yenilmiş, intikam ateşi ile yanıp tutuşan bir ikili. Yapımcı millî merkez...
İnanın bu film yılın bütün Oscarlarını toplar. En iyi çarkçı yönetmen ödülünü kesin Kemal Kılıçdaroğlu alır. En iyi küfürbaz oyuncu ödülü tabii Kamer Genç’in hakkıdır. Çapkın oyuncu ödülü Muharrem İnce’nin hakkı olsa gerek. En iyi senaryo ödülü Doğu Perinçek’e verilmeyip de kime verilecek?
Filmin girişinde bir anons yayınlanabilir: “Bu filmdeki kavga sahneleri gerçektir ve CHP kurultaylarından alınmıştır. Hapishane sahneleri de Silivri’de çekilmiştir. Filmdeki şahıslar ve olaylar hayal mahsulü olmayıp, tamamen gerçektir.”
Ödül töreni için masraftan çekinmeyiniz, bütün içki firmaları sponsor olmak için sıraya girerler. Seç, beğen al, rakı, viski, bira, şarap, votka firmalarını. Adamlar CHP’li belediyeler sayesinde ayakta durmuyorlar mı? En görkemli kutlama için hurra! Yürüyün Taksim’e.
Halk bize oy vermezmiş, iktidar hayalmiş, ne gam... Olsun, bugüne bugün biz Mustafa Kemal’in askerleriyiz!
İki İhsan Hocanın yükselişi
CHP milletvekili İhsan Özkes ile AK Parti milletvekili Bülent Turan arasında bir tartışma yaşandı. Turan, “Özkes, daha önce defalarca AK Parti’ye girmek istedi ve kabul edilmedi, şimdi anlıyoruz ki isabetli davranmışız. Allah’a hamd olsun” diyor ve Özkes de bu iddiayı kesin bir dille yalanlıyor. Ben Bülent Turan’ın doğru söylediği, Özkes’in o günleri bile bile unuttuğu kanaatindeyim. Hazreti iyi tanırım. Onunla 20 yıllık bir tanışıklığımız ve dostluğumuz da olmuştur. O Üsküdar Müftüsü idi ve ben de Üsküdar FM’in yayın yönetmeni. Sonradan da Üsküdar İmam Hatip Lisesi Okul Aile Birliği’nde karşılıklı bir çalışmamız olmuştu. Ardından kendileri Refah Partisi’nden belediye başkan adayı olmak istediler. Refah onu kabul etmedi. O da gitti DSP’den aday oldu. O günlerde Rahşan ve Bülent Ecevit’e hayranlığına şaşırırdınız.
Seçimi Yılmaz Bayat kazandı ve Özkes, bu işe çok öfkelendi. O günlerde Bülent Ecevit, yamalı hükümetin başbakanı olarak iktidarda idi. Özkes, ilçe seçim kurulunun altını üstüne getirdi, oylar 3 defa sayıldı, nafile. Ama Özkes’de müthiş bir siyasi hırs vardı, yılmadı bu defa CHP’ye demir attı ve orada belediye başkanı aday adayı oldu. Kendisini tanıtmak için girdiği Üsküdar Bülbülderesi’nde ilçenin doğrucu davutlarından Foçoğlu Gıda’nın sahibi onu kapıda durdurup:
“Lütfen içeriye girme. Melekler ikimizin birden resmini çekmesinler. Seninle birlikte kayıt altına alınmayayım” deyiverdi.
Ve ardından bağırdı:
- Be adam, bir müftü olarak CHP’yi nasıl içine sindiriyorsun!
Özkes, o seçimde de aday olamamıştı. Ama yılmadı. Bu defa Türkan Saylan’ın cenaze namazını kıldırarak Türkiye’nin gündemine oturdu. Kararlıydı, o meclis denilen yere adım atacaktı. Bu arada AK Parti’yi yokladı, kapı açılmadı. O da daha önce kapısında çok beklediği, sabahladığı CHP’ye yoğurt çaldı. CHP’nin böyle laik bir şeyhe ihtiyacı vardı. Zira vitrindeki Yaşar Nuri Öztürk hoca ayrılmış ve postu boş kalmıştı. Kılıçdaroğlu, onu İstanbul’dan seçtirerek postu sahibine teslim etti.
Ne diyelim tepe tepe kullanın. Ama şunu da unutmayın o kuzu postuna bürünmüş bir kurttur. Bir gün Kılıçdaroğlu’nun bile makamına göz dikerse şaşırmayın.
Önümüzdeki günlerde iki İhsan’ın yükselişini göreceğiz. Biri İhsan Eliaçık, diğeri ise İhsan Özkes!
İhsan Hocalar devam... Ne de olsa Kemalistlerin de fetvaya ihtiyacı var!