Günahlardan arınma mevsimi, üç aylar: Recep, Şaban ve Ramazan - 7
Üzülerek belirtmeliyim ki, üç aylara yine, dünyada ve yakın çevremizde yaşanan savaşın, şiddet ve terörün, sonu gelmeyen kin ve ihtirasın, düşmanlık ve ayırımcılığın iyice tırmandığı, bütün bunların vicdan sahiplerini umutsuzluk ve karamsarlığa sürüklediği bir ortamda giriyoruz.
Ne var ki, bilim ve teknolojide baş döndürücü bir ilerleme kaydeden insanlık, manevi ve ahlaki alanda ciddi bir aşınma ve gerileme yaşamakta ve bunun olumsuz sonuçları da bireysel ve toplumsal boyutta, bölgesel ve küresel ölçekte her geçen gün daha yakından hissedilmektedir. Günümüzde küresel ısınma ve kirlenme, ormanların ve doğal çevrenin yok edilmesi, çarpık şehirleşme gibi pek çok çevre sorunun, dünyanın her tarafında can almaya devam eden savaş, şiddet ve terör belasının, insanlara din ve inançları, renk ve cinsiyetleri, bölge ve kültürleri sebebiyle uygulanan ayırımcılığın, cinsel istismarın, yapılan hak ihlallerinin, karşılıklı saygı ve anlayışın yerini, ötekinin düşünce ve davranışı üzerinde tahakkümün almasının temelinde bir dizi manevi ve ahlaki çürümenin bulunmadığını kim söyleyebilir?
Hiç bir din, hiç bir mezhep ve hiçbir dindar, masum insanları, kadın ve çocukları, sivil yerleşim mekanlarını, hastane ve mabedleri hedef alan saldırıları hiçbir gerekçeyle ve kimden gelirse gelsin onaylayamaz. Hepimize düşen asıl görev barış ve huzuru, hoşgörü ve sevgiyi herkes için ve her zaman içtenlikle savunmak, herkesin gözü önünde cereyan eden bu insanlık dramının sorumlularını teşhis ederek ve kınayarak kavga ortamına sürüklenmeye fırsat vermemektir.
Bu durum karşısında, Müslümanlar olarak, iyilik ve kurtuluş arayışımızı sadece kendimizle sınırlı tutmak yerine gücümüzün yettiğince herkes için hayır ve rahmet kaynağı olmaya, karşı karşıya olduğumuz ağır insani ve ahlakî problemlere çare üretmeye, İslam’ın rahmet çağrısını öz hayatımızda örneklendirerek bütün insanlara götürmeye çalışmalıyız. Bu mübarek ay ve günlerin bizlere sunduğu durup derinlemesine düşünme fırsatını kullanarak fert, ülke ve dünya ölçeğinde durum değerlendirmesi yapmalı, bütün insanlığa ve Yüce Yaratanımıza karşı ödevlerimizi tekrar hatırlamalıyız. Bir ibadet şuuru içinde ülkemizin hem maddi hem manevi imarı için bütün gücümüzle çalışmalı, kalp kırmaktan kaçınmalı, elimizi ve gönlümüzü uzanabileceğimiz herkese açmalı, ihtiraslarımızı dizginleyip küçük menfaat çekişmelerinden uzak durmalı, kardeşlik ve beraberliğimizi güçlendirmeye, birlik ve beraberliğimizi korumaya, insani ve ahlaki meziyetlerin yeniden yeşermesine gayret göstermeliyiz.
Bu duygu ve düşüncelerle bu mübarek üç ayların aziz milletimizin ve bütün İslâm aleminin birlik ve beraberliğine vesile olmasını, insanlığın ortak huzurunu tehdit eden terör ve şiddetin, savaş ve düşmanlığın yerini birbirimizi olanca farklılıklarımızla severek ve sayarak barış içinde yaşama sorumluluğunun, barış ve huzurun almasını, bu mübarek üç ayların Rabbimizin istediği mânâda ihya edilmesini, değerlendirilmesini ve bu mübarek üç ayların mü’minlerin mağfiret-i ilahiyyeye nail olmalarına vesile olmasını ve bütün İslâm alemine birlik ve beraberlik; insanlık alemine de barış ve huzur getirmesini Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.