Kuduz Köpekler Meclise Nasıl Girdi
Önce Mısırlı Müslüman Kardeşlerimizden özür diliyoruz. Zira geçen yazımda uluslararası şer odaklarının Türkiye’de kaybettiklerini, Mısır’da ise kazandıklarını söylemiştim.
Oysa Mısır halkı Rabiatül Adwiye meydanını doldurarak küresel sömürü odaklarına ve yerli tetikçilerine “Bizi korkutamayacaksınız, Muhammed Mursi’i almadan gitmeyiz!” restini çekiyor. Doğrusu böyle bir direnişi beklemiyordum, sanırım dış mihraklar da beklemiyorlardı.
Mısır’la eşzamanlı olarak yeniden Taksim Gezi Parkı’nı kaşımaya başladı şeytanın uşakları. Hani çevreci idiler, ağaçlar, çiçekler, böcekler içinde bütün düşleri Taksim’de yeni ağaçlar dikilmiş, yeni çiçeklerle meydan adeta bezenmişti. Ama niyetleri üzüm yemek olmayan, bu şeytanlar yeniden Taksim’e çıktılar ve çıkış yolunda onları polisten başka bekleyenlerde vardı.
Polisin elinin kolunun bağlanması ile işin başa düştüğünü düşünen iki esnaf ellerinde satırlarla göstericilere saldırdı. Yakalanıp karakola götürüldüklerinde de bu melunlar yüzünden çok zarar ettiklerini ve kendilerini kaybettiklerini söylediler. İktidara burada söylenecek tek söz “Artık polisin elini daha fazla bağlamayınız, değilse esnaf örgütlenip, kendi göbeğini kendisi kesecek ve daha fazla kan dökülecek, lütfen yüzde yüz haklı olan bu iki esnafın bir patlamanın işaret fişeği olabileceğini gözardı etmeyiniz. Adamların yaptığı bal gibi nefs-i müdafadır!”
Polislerin yerine kedinizi koyun bir de, empati yapın, kaldırım taşlarının yağmur gibi yağdığı bir yerde görev yapıyorsunuz, her an ölümle burun burunasınız ve yine de kötü k işi sizsiniz. Başbakan “Ben polisimin arkasındayım” dese de polisi etkisizleştirmek için medyanın sürekli salvo atışları karşısında iki de bir de “O polisler için soruşturma açıldı, açığa alındı” haberleri sadece Taksim’deki polisleri değil, şahsen beni ve eminim benim gibi milyonlarca insanı yürekten yaralıyor.
Bu işin okunu çıktığını düşünüyorum. Eskiden karakloda tokatlanan kötü söz ve muameleye tabi tutulan vatandaşlarımızın durumundan nasıl rahatsızsak, bugün de onlara karşı yapılan Taksim’de ki düştükleri aciz durumdan tutun BDP’li bazı seviyesiz vekillerin tokat atmaya varan çirkinliklerinden de o derece rahatsızız. Polisin onuru bizim onurumuzdur, bunu hiç bir zaman hatırımızdan çıkarmamalıyız. Polise bakarken ifrat ve tefrit çizgisinde olursak olaya yanlış teşhis koyarız.
Şüphesiz her polisten bahis açıldığında Osmanlı’nın son Cumhuriyet’in ilk polislerinden olan dedem Faik Aldağ aklıma gelir. Babam öldüğünde, Konya’da O’nun şefkatli kanatları altına sığınmıştık, bizi o büyüttü, çocukluğumuz bir polisin tarih kokan hatırlaarını dinlemekle geçti.
Bir diğer unutamadığım polis gıyabında tanıdığımız bir dönemin ünlü polis şeflerinden Hortumcu Süleyman saygıyla anıyorum. O, Beyoğlu batakhanelerini kurutmak için ölümüne bir mücadeleye girişmişti. Kullandığı yöntemler kimilerine ters gelse de ben de gazeteci Hıncal Uluç gibi yaptıklarını onaylamıştım. Hortumcu Süleyman işine devam etseydi, belki bugün Beyoğlu daha temiz, daha güvenli olabilirdi. Medyanın hedef tahtasına koyduğu ve “Hortumcu Süleyman” lakabını taktığı bu polis şefi başladığı işini tamamlayamadı.
Polis deyince hatırladığım bir diğer şahısta şüphesiz Sadettin Tantan’dır. Tantan, bir zamanlar fuhuş yuvası olarak anılan Şirinevler’deki kadın tacirlerini dize getiren bir polis şefi olarak çok hayır duası aldı. Nerede bir bataklık varsa o ikibi ile birlikte orasını kurutmaya memur edilirdi. Tantan’ın da kendisine has usulleri vardı.
Hayal dünyamızda ve ruh dünyamızda halâ saygıyla ve sevgiyle andığımız bu polis şefinin, sonradan siyasete atılıp, ulusalcı bir çizgiye gelişini de hayretle takip ettik. Sayın Tantan memleketi kan gölüne çeviren, yakan, yıkan polise kaldırım taşları ile saldıran güruha nasıl sempati ile bakabiliyordu, ben bu bulmacayı çözemedim.
Son nokta Şırnak AK-PARTİ milletvekili Mehmet Emin Dindar, mecliste kuduz köpeklerin saldırısına uğramış. Efendi adam, “hoşt” bile dememiş. Meclis Başkanı Cemil Çiçek, Dindar’ı kaşından ısıran bu köpeklerin Meclis’e nasıl girdiklerini araştırmak için inceleme başlatımış. Kendisi de doktor olan sayın Dindar’a her ihtimale karşı aşı yapıldığını öğrendik. Biz de kendisine geçmiş olsun diyor, Allah’tatn acil şifalar diliyoruz. Rabbim hepimizi kuduzların şerrinden korusun, amiiin!