Mehmet Koçak

Mehmet Koçak

Egemen güçler, PKK ve Çözüm süreci

Egemen güçler, PKK ve Çözüm süreci

Yıllardır Irak’ın Kuzeyini hem konuştuk hem de tartıştık. Bu coğrafyadan bahsederken bazı kesimler burayı “Irak Kürdistan’ı” diye adlandırırken, biz hep “Irak’ın Kuzeyi” diyorduk. Şimdi Suriye’nin Kuzeyi için benzer bir olayı yaşıyoruz. “Yarın sıra ya Türkiye’ye gelir mi?” Sorusu ister istemez akla gelmektedir.

“Kürdistan” bir bölgenin veya bir coğrafyanın adı da olsa; Türkiye’de bir kesim “Kürdistan” ismini kullanırken bölücü bir algı içinde ayrı bir heyecan duymaktadır. Fakat bir diğer büyük kesim “ülkenin bölünmesini anımsatıyor” korku ve endişesinden hareketle bu kelimenin kullanılmasına tepki gösteriyor.
Bu sert tepkinin iki önemli sebebi var. Birinci sebep;  resmi ideolojinin yasakları ve korkutucu bir dille aleyhteki politikalarının etkisidir. İkinci sebep ise PKK terör örgütünün bu ismi ayrılığın sembolü imasında bulunan bölücülük propagandalarıdır.
Bunların ikisi de yanlıştır. Çünkü Kürdistan ismi, bir bölge adi olarak Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde pekâlâ kullanılmış, İran’da hala kullanılmaktadır.
“Diyâri Kürdistan” sadece günümüz Türkiye’si sınırları içinde yer almaz. Türkiye dışında;  bir kısmı Suriye, Ermenistan Irak ve İran toprakları içinde olan bir bölgeyi kapsar. Kürdistan bölgesinde sadece Kürtler değil, Türkler, Ermeniler, Farslar ve Araplar başta olmak üzere çok çeşitli farklı milletler bir arada yaşarlar.
Asırlarca “Kürdistan” ismi bölücülüğü ve bir ırkı çağrıştırmamıştır.
Ancak Osmanlıyı parçalayan emperyalist egemen güçler,  I. Dünya Savaşı sonrası, Kürdistan Bölgesini, kuzey-güney ve doğu-batı şeklinde dörde bölmüş ve bu bölgeyi ırkçı söylemlerle düzenli olarak kışkırtmaktadırlar. Bu şer güçler;  yerli işbirlikçi taşeron örgütler oluşturarak kendi istekleri doğrultusunda kullandıkları bir gerçektir. Bu örgütlerden en önemlisi de bölücü terör örgütü PKK’dır.
Emperyalist güçler, tarih boyunca,  Ortadoğu’da farklılıklar üzerinden kışkırtıcı ve bölücü faaliyetleri desteklemiş ve bölgenin parçalanıp küçük devletçiklere bölünmesine öncülük etmişleştir. Aynı güçler; mezhep ve etnik köken farklılıklarına rağmen aralarındaki sınırları kaldırmak suretiyle birleştiren ve ortak bir devlet olma adına Avrupa Birliği’ni oluşturmuşlardır. Bu politikalarıyla Egemen güçler; Ortadoğu’da tarihin derinliklerinden gelen oyunlarından vaz geçmediklerini bölgede onların kışkırtmalarıyla yaşanan olaylardan görmekteyiz.  
Egemen güçlerin ihanetleri
Bugün; bölgede siyasi istikrarsızlık ve iç savaşlar ile işgaller sürmektedir. Farklılıklar bir yana, aynı etnik köken ve inanç değerlerine sahip olan milletlerin kendi aralarında savaş halinde olmaları hep o Batı emperyalist güçlerin fitne ve fesat politikalarının eseridir.
Afganistan ve Irak İşgali, Pakistan’daki istikrarsızlık, PKK terör örgütünün varlığı ve sürdürdüğü kanlı eylemleri, Suriye’deki iç savaş, ve Mısır’da yaşanan olaylar ile İsrail’in işgal ve saldırıları hep o ihanet planının bir parçasıdır.
Bu güçler Irak’ı işgal edip böldüler. Şimdi Suriye’de aynı oyunu tezgâhlıyorlar. Emperyalist güçlerin geleceğe yönelik planlarında ve hesaplarında Türkiye’nin olmadığını hiç kimse iddia edemez.
PKK’yı kimler yönlendiriyor?
Türkiye Hükümeti büyük bir risk alarak PKK terörü ile ilgili olarak “Silahsız çözüm ve kardeşlik hukukuna dayalı bir milli uzlaşma” adına “Çözüm Süreci”ni başlatmıştır.
Görünürde bu süreç egemen güçler tarafından da desteklenmektedir. Ancak gerçekte bölücü terör örgütünü bu günler için himaye eden bu şer güçleri; destek şöyle dursun “Çözüm Süreci”ni sabote etmek için gizli ve sinsi planlarla PKK’yı kullanmaya devam etmektedirler.
Örgütün Kandil kanadı; Apo’nun çağrısına uyuyor ve çözüm konusunda üzerine düşeni yapıyor görüntüsü veriyor. Ancak; Örgüt demokratikleşme ve siyasallaşma yolunda sürece destek olma yönünde bugüne kadar kayda değer hiçbir olumlu davranış örneği gösterememiştir.
“Süreç bozulmasın” diyerek hükümet bazı olumsuzluklara rağmen operasyon başlatmazken, PKK geçmişin alışkanlığı olan tehdit ve meydan okuma tavrını sürdürerek sürece zarar vermektedir.
Bilhassa BYD tarafından Resulayn kasabasının kontrol altına alınan sınır bölgesinde kontrolü ele geçirmesi PKK’yı şımartmıştır. Irak’ın kuzeyinden sonra Suriye’nin de Kuzeyinde kendine yeni alanlar oluşturmaya devam etmektedir. PKK’nın Suriye uzantısı PYD (Demokratik Birlik Partisi) sınırımızın ötesinde bayrak dalgalandırmaktadır. KCK ve Kongra-Gel’in 12 Haziran’da gerçekleşen 9. kongresin de ilanı ettiği; On maddelik “Tutum Belgesi” çok iyi okunmalıdır.
Örgütün pervasızca davranışları ve Emperyalist güçlerin ülkemize yönelik siyasi ve ekonomik müdahaleleri ile sürece yönelik kışkırtıcı gizli girişimleri endişe verici boyutlardır. Bu girişimler mutlaka ciddiyetle takip edilmeli ve gerekli tedbirler alınmalıdır. Aksi halde ortak değerimiz olan “bir arada yaşama kültürü” telafisi zor bir sürece girer…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Mehmet Koçak Arşivi