Düşman dayamış hançerini!
Bu şiir parçasını bir yerlerden hatırlıyordum, fakat çıkaramıyordum. Taraf-gir ceridesinin namlı hatun yazarlarından Amberin kadınefendinin feryadı zihnimi açtı!
Hey büyük Namık Kemal! Hâlâ büyüksün!
125 yıl evvel göçtün, fakat mısraların bugün de dillerde!
Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini!
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?
Gel de çık işin içinden! Şimdi bu şiiri Zaman’ın Amberin’i anlar mı dersiniz?
Şart değil! “Cahiller, ‘maden’i ‘mader’ yazmışlar” der geçer belki de!
Kadınefendi’nin vapesin feryadı Trabzon’dan duyulmuş… Yememiş içmemiş, şu ramazan gününde İstanbul’daki rahatını bozmuş, kalkmış Trabzon’a gitmiş. Ne için?
Trabzon’da Fatih Sultan Mehmed vakfı Ayasofya’nın 5 asırlık tabii haline dönmesinden karnı ağrımış.
Madde bir: Bu Selçuklu taş ustalarının eli değmiş kilise ile ilgili tasvirlerinden şunu çıkarıyoruz: Fetih’ten beri, hiçbir şeye halel gelmemiş. Freskler yerli yerinde. Bina korunmuş. Bizans döneminde olduğu gibi ibadet maksadıyla kullanılmış. Fatih fetih hakkı olarak binayı sahiplenmiş ve cami olarak vakfetmiş.
Vakfın şartları belli… Bu şartlara uymayanlara vâkıfın bedduası da âşikar. Buna rağmen bazı eller, bir yerlere yaranmak için beş asırlık camiyi müze yapmışlar. Ruhsuz, boş bir mekân. Sadece geziliyor, geziniliyor! Cami olması gezilmesine de engel değil. (Eğer ille de turistlerin gönlünü yapacaksan, Sultanahmet’i, Süleymaniye’yi de müzeye çevirelim!)
Şimdi cami, vakıflar idaresi tarafından aslına uygun şekilde kullanılacak hale çevrilmiş. Namaz kılınıyor, ibadet ediliyor. Bizans eserinin mimarisine, yapısına dokunan bir şey yok bunda.
Kadınefendi’nin Trabzon’daki Ayasofya’dan önce, gideceği yerler yok muydu?
Hani önce yakından başlanır ya!
Mesela Selânik, mesela Atina! Sonra da Trabzon’a giderdi, kıyaslardı durumu…
Yüzlerce camisi olan Selanik’te bir tek açık cami var mı?
Güzelim Osmanlı camileri ne âlemde? Kaçı ayakta kalabilmiş. Ve fakat ne maksatla kullanılıyor? Ya da kaçı meyhane yapılmış?
Ya Avrupa’nın yegâne camisiz başkenti Atina’yı ne yapacağız? Fatih devrine tarihlenen Fethiye camii ne âlemde? Camisiz Atina’da bu dünya medeniyet mirası yapının bir türlü restore edilmemesine ne buyrulur? Başbakan 2010’daki ziyaretinde bastırmış, güya “restore edeceğiz” demişler… Bina birçok amaçla kullanılmış. Kışla da olmuş, hapishane de… En hafifi sergi yeri olması.
1910’larda çekilmiş bir Selanik resmi var. Denizden çekildiği anlaşılan resme bakıldığından çok sayıda zarif minarenin şehrin görünümüne damgasını vurduğu görülüyor. Ya şimdi?
Bir tek camii yok! 90 yıl sonra ilk defa Yeni Cami’de bir defaya mahsus ezan okunmuş ve namaz kılınmış!
Görenler, Selanik’te camilerin külliyen minaresiz olduğunu söylüyor. Yunanlılar o güzelim minareleri ne yaptılar dersiniz? Ne yaptıkları belli!
(Tuhafsınız yani! Öyle bir kastımız yok elbette! Bire kadar yıktılar!)
Ya Amberin apla! İşte böyle… Eğer Trabzon’a sanat, kültür, medeniyet ve de hümanizma aşkı ile gitti isen, bu aşkın seni önce yakın yerlere götürmesi lâzımdı. Böyle olmadığına göre, kalbine hançer saplanması kaçınılmaz. Eğer vakıf hukuku varsa, o hukukun icabı yapılması lâzım. Ya yoksa? O zaman iş değişir. Tarihi bir eserin hukuka aykırı işgalini onaylıyorsun demektir.
Sırada İstanbul Ayasofya’sı mı var?
Türkiye gerçek hükümran devlet olursa, Ayasofya’yı ibadete açar! Bu kadar net! Ayasofya, Sevr zabıtlarında geçer. Lozan’da adı geçmiyorsa da, neden on yıl sonra camilikten çıkarıldığının bir izahı olması lâzımdır. Böyle bir izah yoktur! Emperyalistlerin bir talebi, bir hayli geç zamanda yerine getirilmiştir!
Amberin apla, o hançeri bağrından çıkar, Atina’nın bağrına sapla! Başka türlü durumu kurtaramazsın!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.