Müdahalenin Hedefindekiler
Bu günlerde dikkatler katil Baas rejiminin kimyasal katliamını cezalandırma amacı taşıdığı ileri sürülen müdahale planına odaklandı. Biz İran ve Rusya’nın Baas diktasını koruma amacıyla gerçekleştirdiği tüm müdahalelere ve hâlen devam eden fiili işgale karşı olduğumuz kadar Suriye halkının siyasi geleceğini rehin alma amacına yönelik ABD müdahalesine de kesinlikle karşı olduğumuzu her zaman vurguladık.
Ancak bugün ABD’nin böyle bir müdahale planını gündeme getirmesi Baas zulmünü ve ona destek verilmesini meşrulaştırmayacağı gibi bu zulme karşı yürütülen haklı mücadelenin meşruiyetini de ortadan kaldırmaz. Bunları dile getirdikten sonra bugünkü yazımızda müdahale planıyla ilgili olarak kamuoyuna yansıyan bazı bilgileri tahlil etmek istiyoruz.
Bilindiği üzere Baas diktası yüz binden fazla insanı katlettiği gibi bunun iki katından fazla insanı da istihbarat organlarının işkence merkezleri olarak kullanılan sorgulama merkezlerinde gözetim altına almış durumdadır. ABD’nin müdahale planıyla ilgili haberlerde Baas’ın istihbarat örgütlerine ait merkezlerin de saldırının hedefinde olduğu söyleniyor. Baas yönetiminin de bu yöndeki tehdit yüzünden söz konusu merkezlerdeki elemanlarını, araçlarını ve dokümanlarını okul, hastane gibi daha güvenli yerlere naklettiği, tutsakları ise istihbarat merkezlerinde kaçamayacakları şekilde sıkı engellemeler altında bıraktığı haber veriliyor. Bu durumda istihbarat teşkilatlarına ait olduğu tespit edilen ve hedefe yerleştirilmiş olması ihtimali bulunan bazı noktaların vurulması Baas diktası tarafından esaret altında tutulanların hayatlarının tehlikeye sokulması anlamına gelecek. Böyle bir taktiğe başvurulması arka planda kirli bir işbirliğinin bulunması ihtimali konusunda şüpheye düşmemizi de haklı kılacaktır.
Müdahalenin kısa süreli olacağı ve özellikle hava silah depolarının imha edilmesinin amaçlanacağı yine konuyla ilgili haberlerde vurgulanıyor. ABD’nin bundaki öncelikli amacının Baas tehdidine karşı Suriye halkını güvenceye almak mı yoksa söz konusu silahların Beşşar sonrasında iktidarı alacak siyasi gücün eline geçmesini engellemek ve böylece bu silahların siyonist işgal devleti açısından oluşturacağı tehdidi ortadan kaldırmak mı olduğu üzerinde düşünmek gerekir. Bu silahların geçen otuz ay içinde Suriye halkına karşı tehdit oluşturmasından rahatsız olmayan ABD ve Batı’nın bugün kimyasal katliam münasebetiyle rahatsız olmasını pek de samimi ve inandırıcı bulamıyoruz.
ABD'nin açıklamalarından da anlaşıldığı üzere saldırının amacı Beşşar otoritesine son vermek olmayacak. Fakat Suriye’de, Mısır ve Libya’da olduğu gibi özellikle İslâmî hareketin yeniden yapılanmada aktif rol alabileceği bir açıklık bırakılmaması için formüller üretilmeye çalışıldığı da anlaşılıyor. CIA’nin bu amaçla ordu içinden bazı kişilerle irtibata geçtiği ve askerî operasyonun ardından siyasi operasyonun başlatılması için bunlardan yararlanmak istediği haberlerde dile getiriliyor. Yani Suriye’nin Sisi’sinin, halkın seçimini yapmasından sonra değil önce devreye sokulması ve seçme özgürlüğünün belli sınırlarda tutulması, özellikle bazı İslâmî oluşumların işin başında kara listeye alınması suretiyle siyasi yapılanmaya katılmalarının, kendilerini halka takdim ederek oy talep etmelerinin engellenmesi için zeminin oluşturulması çabalarının başlatıldığı yönünde bilgiler var.
CIA'nin irtibat kurduğu bazı generallerin ve üst düzey askeri yetkililerin askerî müdahale merhalesinde veya hemen akabinde istifa ederek, Beşşar’sız siyasi yapılanmaya geçiş merhalesini başlatmak amacıyla harekete geçmeleri için şimdiden ikna edildiklerine dair haberler var. Gelinen noktada Beşşar’ın gazının bitmek üzere olduğu anlaşılıyor. Ancak ABD onun hemen tasfiyesi için acele etmeye gerek görmüyor. Bazı çıkar hesaplarından yararlanarak bir General Sisi veya Nuri el-Maliki formülü üzerinde düşünüyor olabilir. Sisi formülünde Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleriyle ortak hesaplarından, Nuri el-Maliki formülünde de İran ve Rusya’yla ortak hesaplarından yararlanması mümkün. Bütün bu devletlerin temel yönetim felsefeleri haline gelen makyavelist anlayış hepsine açık.
Ama tabii bunların hepsi plan, proje düzeyinde ve ne kadar başarılı olabileceği gelişmelere bağlı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.