28 Şubatçıları yargılama mümkün oldu, mertlik bozuldu!
Balyoz ve Ergenekon’dan sonra da şimdi 28 Şubatçıların yargılanma süreçlerini dikkatle ve ibretle izliyoruz. Güler misin, ağlar mısın... Bir kere tamamı Erbakancı oldu hazretlerin, hem de en koyusundan. Neredeyse paşa mahkeme heyetine dönüp:
- Sayın hakimler, öğle namazı geçmek üzere, lütfen mahkemeye biraz ara verelim. Namaz molası yani. Benim Allah’a şükür kazaya kalmış hiç namazım yoktur. Muhterem Necmeddin Erbakan Hocamızı da bu yüzden çok severim. 28 Şubat günü de rahmetli hocamız Milli Güvenlik Kurulu’nda namazın faziletlerini öyle bir anlattı ki tüm komutanlarımız gözyaşlarına boğulmuşlardı. Ne mübarek insandı bi bilesiniz. O dönemde tankların modernizasyonu yapılacaktı. İsrail 5 milyar dolara bu işi yapacağını söylemiş ve bu yönde de teklif vermişti. Biz Milli Güvenlik Kurulu’nda hocamıza devlet terbiyesi içinde gerekli uyarıları yaptık. “Hocam” dedik “Bu Siyonistler bizim kanımızı emecekler. Biz bu işin Türkiye’de en alasını yaparız, sadece de 1 milyar dolara malolur, tüyü bitmedik yetimlerin parasını elin gâvuruna neden yedirelim ki?” Erbakan Hoca çok duygulandı ve:
- Aziz kardeşlerim, işte Türk ordusunun şerefli subaylarından böyle bir davranış beklenir. Bizden önceki Morison’lar İsrail’e vermeye kalkmışlar bu tank yenileme işini. Bakın artık biz geldik ve milletin menfaatini hep birlikte koruyacağız. Allah sizden razı olsun. O işi İsrail’e vermeyelim ve kendi tesislerimizde yapalım.
Hakim paşaya döner:
- Yemek molası veriyoruz.
Paşa, hakime saygı ile cevap verir:
- Sayın hakimler heyeti, yemek değil namaz molası istiyoruz. Zira bugün kandil, hepimiz niyetliyiz. Kandil günlerinde yapılan tüm Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında Erbakan Hocamız da niyetli olur ve su servisi yapılmazdı. Toplantıyı dualarla kapatırdık. Kaç defa niyetlendim, bir kere umreye gitmek kısmet olmadı. Hayatta en büyük arzum umreye gidip hacı olmaktır. Beraat eder etmez, çoluk-çocuk umreye gidip hacı olacağız inşallah!
Hakimler mola vermek için fısıldaşarak konuşurlarken bir başka paşa söz alıverdi:
- Sayın hakimler heyeti, bugün Türkiye’nin manevi mimarı, ağır sanayi hamlesinin deha ismi, ASELSAN, Askeri Telsiz Sanayii’nin kurucusu, Kıbrıs’ın gerçek fatihi, iktidarında kurduğu havuz sistemi ile ekonomiyi düze çıkaran, D-8’ler örgütünü kurarak dünyada sessiz bir devrim gerçekleştiren, Milli Görüş hareketinin efsanevi lideri Prof.Dr. Necmeddin Erbakan Hocamızın ölüm yıldönümü münasebeti ile tüm arkadaşlarımızı ve muhterem mahkeme heyetini onun aziz, latif, mücella ruhuna birer Fatiha okumaya davet ediyorum.
O ana kadar sabırla paşaları dinleyen hakim birdenbire patladı:
- Ulan, Necmeddin Erbakan’ı bu kadar seviyordunuz da...
Birden paşa konuşuverdi:
- Tabii seviyoruz efendim, hem de çoook. Şüpheniz mi var?
Hakim öfkeden mosmor kesilmişti:
- Sağlığında sayın Erbakan’a etmediğinizi kıt koydunuz. Böylesi asıl ve vatansever bir başbakanı sırf küresel ve ulusal faiz lobisinin ve İsrail’in hortumlarını kestiği için irtica yaygarası ile karalayıp halkın oylarını hiçe sayarak alaşağı etmeye kalktınız. Osman Özbek denilen küfürbazı ona küfretmesi karşılığında ödüllendirdiniz. Haber gönderip, başbakanlığı bırakmazsa o makamdan yerlerden sürünerek çıkarılacağı tehdidini savurdunuz. Öylesine alçaklaştınız ki İçişleri Bakanı Meral Akşener’e, “Geldiğimizde seni bakanlığın önünde kazığa oturtacağız” demeye kadar vardırdınız azgınlığınızı! Şimdi utanmadan, sıkılmadan hepiniz Erbakancı kesildiniz. Yaşarken değil ama yargılanırken bari onurunuzu koruyun!
Kıymetli dostlar, bu mizansenin yaşanmasına az kaldı. 28 Şubat’ta Erbakan Hocamıza kan kusturup, “Kızılcık şerbeti içtim” dedirten bu paşalar yakında “Onun cenazesi Anıtkabir’de uygun bir yere defnedilsin ve Kızılay’da da heykeli dikilsin!” derlerse şaşmayacağım. Ona doğru gidiyoruz...