Demokratikleşme ve toplumsal barış adına önemli bir adım!..
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir süredir beklenen “Demokratikleşme Paketi”ni açıkladı. Demokratikleşme paketinin günlük hayatımızda neleri değiştireceğini yazmayacağım. Çok sayıda köşe yazarımız zaten bu konuyu yorumlayacaklar.
Ben daha çok Türkiye’deki değişim konusunda çok önemli bir adım olduğuna inandığım bu demokratikleşme manifestosunun dünya başkentlerinde nasıl karşılandığı ve dünya medyasında ne şekilde yer aldığı konuları üzerinde duracağım.
Ayrıca yazımın son bölümünde de Muhalefet cephesinin demokrasi ve özgürlükler konusundaki yanlış politikalarının bize neler kaybettiğini hatırlatmaya çalışacağım.
DEMOKRATİKLEŞME HAMLESİNİN DÜNYA
BAŞKENTLERİNDEKİ YANSIMALARI
Türkiye’de herkes tarafından dikkatle izlenen Başbakanın açıklaması, AB ve değişim sürecindeki Arap ülkeleri başta olmak üzere tüm dünya başkentlerindeki siyaset merkezlerinde de dikkatle takip edildi.
Dünya medyasında geniş yer bulan paket siyaset çevrelerinde de çeşitli tartışmalara sebep oldu. Bazı siyasiler ve köşe yazarları tarafından da “demokratikleşme manifestosu” olarak değerlendirilen “Demokratikleşme Paketi” Türkiye demokrasisi açısından çok önemli ve başarılı bir girişim olarak yorumlandı.
Seçim sisteminden, anadilde eğitime, özel okullarda Kürtçe eğitimin serbest bırakılması, kamuda başörtüsü yasağının kalkmasından, il ve ilçe isimlerinin iadesine dek pek çok reform vaadinin yer aldığı “Demokratikleşme Paketi” dünya medyasında “Türkiye’nin Berlin duvarı yıkıldı”, “Erdoğan Devrimi” ve ‘’Türk Başbakan başörtüsü yasağını kaldırdı’’ gibi başlıklarla manşetlere taşındı.
Ayrıca, 30 yıllık çatışmayı barışçıl yöntemlerle çözüme kavuşturma adına “Çözüm Süreci”ni başlatan Başbakan Erdoğan’dan “cesur ve kararlı bir siyasi lider” olarak söz edildi.
İnsan Hakları ve demokratikleşme alanlarında sürekli Türkiye’yi eleştiren hatta suçlayan AB; Başbakan Erdoğan tarafından açıklanan “Demokratikleşme Paketini” başarılı buldu. Türkiye’nin ilerleme raporunda demokratikleşme paketine geniş yer verilecek olması Türkiye-AB ilişkileri açısından çok anlamlıdır.
Elbette paket ile ilgili farklı görüşler de var. Bazı siyasiler ve medyada “Erdoğan Türkiye’yi İslamlaştırıyor” iddia ederken bazıları da “olumlu ancak yetmez” yorumunda bulundular.
Bu paket Cumhuriyet tarihinde demokrasi adına atılmış en büyük adımdır. Eksik olan tarafları elbette var ancak Başbakan Erdoğan’ın zaten ısrarla “bu ne ilktir nede son olacaktır” diyerek eksiklerin ve meşru taleplerin (ki bunların başında Jandarmanın İçişleri Bakanlığına bağlanması, Alevilik ve eksik olan Kürtlerin talepleridir) zaman ve şartlar oluştuğunda o talepleri giderecek paketlerin de yolda olduğuna işaret etmiştir.
Bu paketin en anlamlı yanı; toplumsal talepler samimiyetle ele alınmış olması ve ülke içindeki sorunların halli için bir değişimi adres göstermiş olmasıdır. Ayrıca tek bir kesim için değil bütün kesimlerin meşru talepler dikkate alınarak hazırlanmış olmasıdır.
Bu demokratikleşme hamlesi aynı zamanda ret ve inkar politikalarını uygulayan Ceberut devletin değiştiğini göstermektedir.
MUHALEFETİN KATKISI YOK
Muhalefet cephesi “bu değişimi AK Parti yapmasın” istiyor. Başörtüsüne karşı olmadığını ve ülkenin demokratikleşmesini istediğini her fırsatta dillendiren CHP lideri Sayın Kılıçdaroğlu diğer yandan demokrasiyi içine sindiremeyen 12 Eylülcü darbeciler, 28 Şubatçı ve BÇG’nin öncülüğünü yapan baskıcı ve yasakçı kadroları partisine taşımaya devam ediyor.
Toplumun farklı kesimleriyle buluşmayı beceremeyen CHP; bu yanlışlarından uzaklaşarak demokratikleşme konusunda iktidara destek vermiş olsaydı bugün bu pakete ihtiyaç olmaz ve demokratikleşmemiz önündeki engeller çoktan kalkmış olurdu.
MHP lideri ve kadroları, toplumun bir kesimi tarafından duyulan korku ve endişeleri kışkırtmakta ve korku duvarlarını yükselterek hükümeti zorlamaktadır. Tek ırkın üstünlüğü üzerinden hareket ederek farklı etnik kökenleri inkar etmek, yok saymak Türkiye’ye fayda yerine zarar vermekte olduğu gerçeğini MHP artık anlamalı ve politikalarını değiştirmelidir.
Irkçı söylemleri seslendirerek bölücülüğü kışkırtan BDP ise; karşılanması zor taleplerde bulunarak toplumsal barış adına çok tehlikeli ve yanlış bir yol izlemektedir.
Muhalefet cephesinin tüm engelleyici tavrına rağmen hükümetin samimiyetle demokratikleşme yolundaki yürüyüşünü sürdürüyor olması gerçekten takdire şayandır.
Başbakan Erdoğan’ın cesaretli ve kararlı tutumu sayesinde demokratikleşme yolunda benzer paketler açılmaya devam edecektir. Geçmişiyle yüzleşen “Yeni Türkiye” de inkar ve dayatmacı algı değişerek her alanda güçlenen Türkiye’ye doğru gerçekleşecek reformlarla ilerleyişimiz devam edecektir.
Bu konuda Başbakan Erdoğan ve hükümetine büyük güven duyulmaktadır. Kitlesel kabul bulan demokratikleşme hamleleri beraberinde çeşitli halk katmanlarında hükümete desteği artırmaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.