Belediye seçimlerine 6 ay daha zaman olmasına rağmen seçim kampanyaları başladı. CHP ve MHP, AK Parti ile arasındaki makası küçültebilmek için büyük şehirler hariç adaylarını gruplar halinde açıklıyor. Seçimlere kurumsal olarak diğer partilerden çok önce başlayan iktidar partisi ise şimdilik aday açıklama yerine sandığa sahip çıkacak kadroları eğitmeyi öncelikli vazife biliyor. Yani istim arkadan gelecek. Her ne kadar mahalli seçimlerde adayların ön planda olduğu bir hakikat ise de AK Parti’nin iktidar olarak yaptıkları, güvenilirliği ve 3. dönemin de de % 50’nin üzerinde seyreden halk desteği belediye seçimlerinde de bu durumun onlara bir avantaj olarak döneceği tahmin ediliyor. Bir de bunlara CHP ve MHP’nin tutarsız, her iyi şeyi bile kötülemek hususundaki ısrarı eklenince AK Parti’nin pek çok il ve ilçede ipi göğüsleyeceğine kesin gözü ile bakılıyor. Flash TV’de MHP’nin ağır toplarından Oktay Vural ve yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısı Sadir Durmaz’la programa katılmışlar. Bakıyorum resmen o iki saati bir mirasyedi edasıyla harcıyorlar. Ben Vural’ın ne yapacaklarını anlatacağını beklerken programın sonunda koskoca bir sükut-u hayâl yaşıyorum. Sayın Vural, iki saat boyunca Başbakan Erdoğan’ın değirmenine su taşıyor. Eminim programı seyreden pek çok kararsız AK Parti’nin yolunu tutacak. Adam başlıyor Erdoğan’la, bitiriyor Erdoğan’la. Başbakandan reklam ve tanıtım parası istese hakkı. Öte yandan geçen mahalli seçimlerde Ankara’da Melih Gökçek’e yakın oy alan MHP Büyükşehir adayı Mansur Yavaş’ın bu defa aday yapılmaması da dolaylı olarak Gökçek’in ekmeğine tereyağı sürmek olarak yorumlanıyor.

CHP de aynı hastalıktan muzdarip. Genel başkan yardımcılarından İstanbul Büyükşehir için aday adaylığını açıklayan Gürsel Tekin, konuşuyor, konuşuyor, ama ne söylediği, hangi parti adına konuştuğu belli değil. Adam İstanbul’un trafik sorunu olduğunu söylüyor ve güya Kadir Topbaş’ı eleştirecek. Eleştirirken aslanlar gibi Kadir Topbaş’ın reklamını yapıyor. Hazretin trafik için çözümüne bakın ve çay demleyin:

- Bu işin tek bir çözümü var dünyada, metro ve raylı sistem.

Pekiii, Kadir Topbaş ne yapıyor? Metro ve raylı sistem. Adam İstanbul’un altını köstebek gibi oyuyor ve yeni yeni hatlar işletmeye açılıyor. 29 Ekim’de Marmaray’ın açılışı var, Avrupa ve Asya deniz altından birbirine bağlanıyor. Boğaz geçişi 4 dakikaya iniyor. Ayrıca 2 yeni tüpgeçit projesi yolda. 3. Köprünün ise ayakları görünmeye başladı, inşaatı 24 saat devam ediyor. Oysa CHP hâlâ bu köprünün adı Yavuz Sultan Selim olmasın, o civarda ağaç katliamı olur, köprü güzergâhında rant alanları oluşur diyerek bu işten vazgeçilmesini istemekle meşgul. CHP vaktiyle 1. köprüye de karşı çıkmıştı, 2. köprüye de (!) iddiaları bu köprülerin ayakları çevresinde rant alanlarının oluşacağı idi. Teklifleri neydi biliyor musunuz? Anadolu ve Avrupa yakaları arasında 14 arabalı vapur iskelesi yapılıp araç trafiğini arabalı vapura yönlendirmek. Şaka yaptığımı sanmayınız, aynen bu teklifi yapmışlardı. Bu CHP’den bir Allah’ın kulu çıkıp da:

“Arkadaşlar, Anadolu ve Avrupa arasında kurulacak olan 14+14 arabalı vapur iskelesi de yeni bir rant alanı oluşturacaktır. Bu işin tabiatı böyledir” diyemedi. İdrakleri mi bu kadardı, yoksa aklına gelenler de parti disiplininden korkup söyleyemediler mi bilinmez. Ama hafızalarımıza kalın harflerle bir şey kazıdılar ki bu CHP her şeye karşı çıkar, işleri yapmak değil, yıkmaktır. Bereketsiz bir partidir. CHP’nin yayın organı Yurt gazetesinin sahibi Yol TV’de konuşuyor. Adamcağız adeta ağlıyor. Çankaya’yı mutlaka almaları lazımmış. Ankara 20 yıldır Melih Gökçek’in ve onun düşüncesindekilerin işgali altında ve kurtarılmalı imiş.

Hele Çankaya CHP’nin elindeki tek ilçe belediyesi olup AK Parti’ye kaptırılmamalı imiş. Çankaya deyince biliyorsunuz aklımıza hep CHP’li belediye başkanının dinlemeye takılan konuşması geliyor. Adamcağız CHP’li müteahhitleri kastederek:

“Yamyamları doyuramıyorum. Her gün yeni bir istekle geliyorlar” demişti.

Bugün de bakıyoruz CHP’nin Çankaya Belediye Başkanlığı için 30 kadar aday adayı başvurmuş. Diğer ilçelerde ise üçer-beşer aday CHP’nin adını kurtarmak için aday olmuşlar. Yani yamyamları doyurmak için başvurmak isteyenler rekor düzeyde. Bir de CHP’de Mustafa Sarıgül problemi var ki, 900 yıldır çözülemeyen matematik problemleri gibi.

Deniz Baykal, Mustafa Sarıgül’ü CHP’den ihraç etmişti. Gerekçe ise onun bazı yolsuzlukları olduğu idi. CHP’li bir vekil de katıldığı bir programda Sarıgül için:

- Üstündeki örtü kaldırılırsa altından koskoca bir suç örgütü çıkar deyiveriyor. Belli ki CHP Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bilhassa İstanbul ve Ankara adaylıklarında bayağı zorlanacak gibi görünüyor. İstanbul’dan bir aday bulunamazsa Eskişehir’den Yılmaz Büyükerşen’i ithal edip İstanbul’da piyasaya çıkarabilirler. Ben daha önceki bir yazımda da geçmişteki parlak kariyerini göz önüne alarak Nurettin Sözen’i teklif etmiştim. Buna bir de Refah Partisi’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısında 2.80 yerlere uzanan o zamanın CHP adayı Zülfü Livaneli’yi eklemek istiyorum. Bence o da aday yapılabilir ve yıllar sonra da olsa Erdoğan’dan 20 yıl öncesinin rövanşını alabilir (mi?) Livaneli’ye bu şansı vermek lazım bence. Üstelik hani “yenilen pehlivan güreşe doymaz” diye bir de atasözümüz var. Tam da Livaneli için söylenmiş bu atasözü!

Hatta kanunda bir değişiklik yapılsa da, mesela CHP bir değil, iki değil, üç de değil, tam dört adayla AK Parti’nin adayının karşısına çıkarsa böylece belki de daha adil bir karşılaşma olabilir. Ezcümle mahalli seçimlerin ilk raunduna bakınca tüm partilerin kendilerini ve projelerini anlatmak yerine AK Parti’ye çatarak onun bilerek ya da bilmeyerek reklamını yaptıklarını söylemeliyim. Adeta Başbakan iki kalecisi -Kılıçdaroğlu ve Bahçeli- olan bir kaleye sürekli hücum futbolu oynuyor, her defasında 90’dan golü yapıştırıyor, ama kaleciler kale arkasında uyudukları için bu tek kale oyun seyredenlere pek zevk vermiyor.

İnanıyorum ki Başbakan Erdoğan, günde 5 vakit namazlardan sonra “Allahım Kemal Kılıçdaroğlu’nu CHP’nin başından, Devlet Bahçeli’yi de MHP’nin başından eksik etme!” diye dua ediyordur.

Böyle muhalefete can kurban!