''Uçan Tabut'lar'', Uçuşan Dolarlar Ve Mustafa Sarıgül...
Şimdi bütün gözler Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’de. CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olacak mı, bunu yapabilmek için ilk adım olarak CHP’ye üyelik müracaatı olacak mı, yaparsa kabul edilmeme ihtimali de olur mu filan. Sarıgül de burnundan kıl aldırmıyor. “Kartallar yüksekten uçar” havasında. Sorulan sorulara da “Halkım beni nerede görmek istiyorsa orada hizmete hazırım” gibi beylik laflarla orta sahada top çevirmeye devam ediyor. Burada iki şey söyleyebilirsiniz:
1- Bu adam Deniz Baykal’ın genel başkanlığı zamanında bir takım yolsuzluk iddiaları ile partiden atılmıştı, şimdi nesine güvenerek bu kadar naz yapıyor?
2- Ya da bir CHP’linin dillendirdiği “Sarıgül kazanırsa altından koca bir suç organizasyonu çıkar” gerçeğini Sarıgül de biliyor ve bunun için CHP’ye girme yolunda ayak sürüyor!
Doğrusu bu akçeli işler konuşulurken Sarıgül’ün halkla problemi olmadığı anlaşılıyor, yani halk memnun. O yükseklerde uçtuğu için tıpkı kartallar gibi yükseklerde avlanıyor. Karşımızda Şişli ilçesinde sabahın 6’sında cami cemaati ile buluşan ve 18 saat elini sıkmadığı, gönlünü almadığı bir Şişlili bırakmayan bir belediye başkanı profili var. Robin Hood gibi halka gitmesini de biliyor. Bütün AK Partili belediyeler Çanakkale’ye ziyaretçi taşırken bu yarışta Sarıgül de aynı hizmeti onları bir adım öne geçerek yapıyor. Onlar yemek olarak birer sandviç verirken Şişli’den gelenlere yemek olarak kebap ikram ediliyor ve mola yerlerinde de ihtiyaçları ücretsiz karşılanıyor. Van’da deprem olduğunda da Mustafa Sarıgül ön saflarda karşımızda duruyor. Tam “Helal olsun bu adama” diyecekken Baykal zamanında Mustafa Sarıgül’ün CHP’den atılışının gerekçeleri önümüze çıkıyor ve sesimiz kısılıyor. 57 sayfalık raporun özünde Sarıgül’ü şu suçlamalar yapılıyor:
• Belgeli rüşvet çarkı oluşturmak.
• Kaçak inşaat yapımına göz yummak.
• İnşaat mafyası ile işbirliği.
• İnşaat sahiplerine olağanüstü rant sağlamak.
• 40 binada imar yolsuzluğu.
Şimdi düşünün bu Mustafa Sarıgül’e CHP’nin kapılarının açıldığı ve büyükşehir adayı yapıldığı günü. Tüm medya önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısına yığılarak sorulacak ilk soru:
- Sayın Kılıçdaroğlu, daha önceki parti meclisiniz mi yanıldı, şimdiki parti meclisiniz mi yanılıyor? Deniz Baykal, kendi partisinin bir ilçe belediye başkanına bu kadar ağır suçlamaları nasıl yaptı? Baykal müfteri ve alçak bir adam mı?
Merak etmeyin, aynı soru Deniz Baykal’a da sorulacak. Kılıçdaroğlu ve Baykal’ın cevabını kamuoyu gibi ben de merak ediyorum. Herkes Mustafa Sarıgül aday olursa “Kadir Topbaş’ı yenebilir mi, yenerse oradan aldığı rüzgarla CHP genel başkanlığına fırlayabilir mi?” bunu konuşuyor. Oysa konuşmamız gereken Sarıgül’ün kumaşı daha önceki CHP parti meclisinin iddia ettiği gibi defolu mu? Bu sorunun cevabını vermeden Sarıgül’ün kumaşından elbise dikmek yanlış olur. Şimdi Akit gazetesinin gündeme taşıdığı Sarıgül’le ilgili bir iddia ortalığı karıştırıyor:
Efendim İspanya’nın CASA adı ile üretilen askeri nakliye uçakları, nam-ı diğer UÇAN TABUT’lar bir dönem Türkiye’ye de pazarlanmış. Komisyoncusu Erdem Holding’in sahibi Zeynel Abidin Erdem. Bu uçaklar tüm dünyada kaza yapma rekorları kırarken her ne hikmetse Türk ordusu tarafından takdire şayan görülüp alınmak istenmiş. O dönemin SHP’li vekillerinden Tevfik Koçak, Meclis’e bir önerge vererek bu uçakların sakatlığına dikkat çekmiş. Ve hemen ticaretin inceliklerini bilen Zeynel Abidin Erdem, bir diğer SHP milletvekili Mustafa Sarıgül’ü devreye sokmuş. Sarıgül de el çabukluğu ile Tevfik Koçak ile Zeynel Abidin Erdem’i bir kahvaltıda buluşturmuş. Koçak, CASA’lar konusunda ikna edilmesini istemiş. Bu arada da ne hikmetse Meclis’e verdiği soru önergesinin akıbetini hiç sormamış ve zaman içinde ufak tefek uyarılar almış, mesela Milli Savunma Bakanı Sefa Giray, bu uçakları askerlerin istediğini, daha fazla karıştırmamasını istemiş Koçak’tan. O da üç ay sustuktan sonra yeni kurulan hükümetin Meclis Başkanı Kaya Erdem’e önergesinin akıbetini sormuş, şu şaşırtan cevabı almış:
- Siz önergenizi geri çekmişsiniz.
- Nasıl olur, ben böyle bir şey yapmadım.
Anlaşılmış ki önerge sahte bir imza ile çekilmiş. O gün Kaya Erdem’in hemşehrilik damarı kabarmış, ne de olsa o da Erdem, Zeynel Abidin de Erdem.
- Sayın Koçak demiş, bu işi fazla kurcalarsan Meclis’in itibarı zedelenir. Ben gereğini yaparım.
Tevfik Kocak da Kaya Erdem’e:
- Asıl yapılan bu sahtekarlık Meclis’in itibarını zedeler, ben mesullerin ortaya çıkarılmasını istiyorum diye bastırmış.
Ve dosya sizin anlayacağınız sümenaltı edilmiş. SHP Edirne Milletvekili Erol Kalkan, bu önergeyi sahte imza ile çekenin o dönem SHP Milletvekili olan Mustafa Sarıgül olduğunu söylüyor. Ve işin başka ilginç yanı da bu uçaklar Türkiye’de ard arda düşüp 38 vatan evladı şehit olunca devrin Milli Savunma Bakanı Selahattin Çakmak veciz bir ifade ile olayı şöyle yorumluyor.
- 3 kaza da tamamen kötü bir tesadüf.
Analar bir yandan nasıl olsa doğuruyor ya... Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir. Bu satıştan Erdem Holding’in sahibi Zeynel Abidin Erdem’in 50 milyon dolar komisyon aldığı da iddialar arasında. Şimdi Erdem susuyor, Sarıgül susuyor. Susmanın bizim literatürümüzde ne anlama geldiğini bilirsiniz. Bence “Dut yemiş bülbül gibi” susacaklarına konuşmalılar. Hiçbir şey her hesabın en adilce görüleceği o güne kalmamalı. Bu dünyanın hesabı burada görülmeli. Ki, Sarıgül de yüz akı ile Topbaş’ın karşısına geçebilsin. O önerge Meclis arşivlerinden çıkarılıp imzanın kime ait olduğu kriminal incelemeye de tabi tutulabilir. Tahminim Meclis Başkanı da bu hususta müdahil olabilir. Ayrıca o CANLI TABUT’larda şehit olanların aileleri devlet karşısında nasıl bir muameleye tabi tutuldular? Ölenler geri gelmiyor, ama hiç olmazsa maddi ve manevi tazminat alabilirler mi, bence bunlar da açıklığa kavuşmalıdır. Kimbilir, gerçek suçlular ortaya çıkarsa belki de onlara bile tazminat davaları açılabilir. Adaletin taze bir kan olarak damarlarımızda dolaştığı bugünlerde UÇAN TABUT’ların hesabının geç de olsa sorulmasını bekliyoruz.
Çok şey mi istiyoruz?