Faruk Köse

Faruk Köse

Mursi ve Saddam

Mursi ve Saddam

Yanlış anlaşılmasın, “zalim Saddam” ile “mazlum/mücahid Mursi”yi kıyaslamıyorum. Amacım, “ABD ve uşakları”nın “kararı baştan verilmiş göstermelik yargı”larının nereye varacağına dair mukayesede bulunmak. Belki müslümanlar “daha duyarlı” ve “daha aktif” tutum takınırlar diye...

Hem Saddam’ın yargılandığı Irak’ta, hem de Mursi’nin yargılandığı Mısır’da yönetimin arkasındaki “asıl güç ABD-İsrail”dir. Irak “ABD işgali”ndeydi, Mısır “ABD-İsrail destekli Cunta”nın kontrolünde. Hem Saddam, hem Mursi aynı “küresel güç”ün hışmına uğradı.

Saddam, ABD kuklası yönetimin “kararı önceden belli adamlar”ının teşkil ettiği göstermelik mahkemeye çıkarılmıştı. Davaya bakan ilk başyargıç, duruşmalarda “hoşgörülü ve yumuşak tutum” takındığından eleştirilmiş, istifa etmek zorunda kalmıştı. “ABD işgal gücü” ve kuklası yerel yöneticiler, “istedikleri kararı verecek yeni bir başyargıç” atamıştı.

Benzeri Mısır’da yaşandı. Mursi’nin davasına bakacak Anayasa Mahkemesi üyeleri, “sanıkların duruşmalara katılmasının İçişleri Bakanlığınca sağlanamadığı” gerekçesiyle davadan çekildi. Ancak gördük, yerlerine yenileri atandı, Mursi de mahkemeye çıkarıldı. Bu demek oluyor ki, aslında “ABD-İsrail güdümlü Cunta”, tıpkı Irak’ta olduğu gibi, “ne karar vereceğini kestiremediği eski mahkeme heyeti”ni bir şekilde tasfiye ederek mahkemeyi “kararı önceden belli üyeler”den teşkil etti.

“ABD güdümündeki/işgalindeki Irak”ta Saddam’ın duruşması “olağanüstü güvenlik önlemleri” altında yapılmıştı. Yollar trafiğe kapatılmış, gazetecilerin yanlarında kalem-kâğıt getirmelerine bile izin verilmemişti. “ABD güdümündeki Mısır Cuntası” da Mursi’nin mahkemesi öncesi olağanüstü önlemler aldı. Okullar bile tatil edildi. Mahkeme, Mursi’yi savunacak avukatların çoğunun salona girmelerine izin vermedi.

Saddam’ı yargılayan Irak mahkemesi, “hukuka göre değil, ABD’ye hizmet eden yönetimin arzuları”na göre çalışıyordu. Mursi’yi yargılayan Mısır Mahkemesi de hukuka göre değil, yine “ABD’ye hizmet eden Cunta yönetiminin arzuları”na göre çalışıyor.

“Uluslararası Af Örgütü” ile “insan hakları grupları”, Saddam’ın davasında “adalet”e ilişkin kaygılarını dile getirmişti. Mursi’nin davasında da insan hakları örgütleri hukuka uyulmayacağını söylüyor. Ancak ABD bunun önlemini çoktan aldı. Zira Merkezi New York’ta bulunan ve aslında ABD’nin ve maşalarının hukuksuzluklarına hizmet eden İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Mursi’nin duruşmasına gözlemci olarak katılacak. Göreceksiniz, yargılamanın adil olduğunu söyleyecek; böylece her şey kitabına uydurulacak.

Biz bu tür “özel mahkemeler”i çok iyi biliyoruz. Tarihimizde “İstiklal Mahkemeleri” denilen bir kara leke var. Leke de değil, kir, pasak!... Bu yüzden, onlar “zulmü kitabına uydurma”ya da kalkışsa, biz “Kitab”ımızdan başkasını tanımayacağız. Bugün güç ellerinde, ama yarın bunun “öc”ü alınır. Nasıl ki biz 80-90 yıl önceki İstiklal Mahkemeleri’ni unutmadık, Mısır’ın müslüman halkı da bunu unutmayacaktır.

Saddam mahkemeye Kur’an ile çıkmıştı, Mursi duruşma salonunda namaz kıldı.

ABD’nin emriyle toplanan ve ABD kuklası yönetimin “kararı önceden belli adamlar”ının teşkil ettiği göstermelik mahkemede Saddam, kendisini “Irak Cumhurbaşkanı” olarak tanıtmıştı. Salonu terketmesini isteyen mahkeme başkanına karşı, “seni 35 yıl boyunca yönettim, bana nasıl mahkemeden çık diye emir verirsin?” diye posta koymuş, “Irak’ın devlet başkanı olarak anayasal haklarım var” demiş, “mahkemeyi tanımadığını” ilan etmişti.
Görüyoruz ki Mursi de, “ABD-İsrail destekli Cunta”nın “kararı önceden belli” ve fakat “kitabına uydurmak” için göstermelik olarak toplanan mahkemesine karşı, kendisini “Mısır Cumhurbaşkanı” olarak tanıttı. “Ben Mısır’ın meşru cumhurbaşkanıyım. Bu mahkeme tarafından yargılanmayı reddediyorum” dedi. Tutuklu kıyafeti giymedi, yargılanmayla ilgili evrakları imzalamadı. “Rabia işareti” yaptı ve mahkeme başkanına, “senin meşru başkanın benim” dedi. Cumhurbaşkanı sıfatıyla orada bulunduğu için, hakimin, kendisiyle konuşurken ayağa kalkmasını istedi. Sonra da, “meşru bir cumhurbaşkanını yargıladığın için seni ceza mahkemesinde yargılatacağım” dedi.

Mursi bu yiğitliği gösterdi, ancak ABD-İsrail maşası Cunta mahkemesinin bundan etkilendiğini sanmıyorum. Irak’ta olduğu gibi, “verilmiş kararın duruşması” yapılacaktır. Zira gördüğünüz üzere, hem “Mursi ile Saddam’ın yargılanma biçimleri”, hem de bunların “mahkemelerdeki duruşlar”ı birebir benzeşiyor. Çünkü yönetmen koltuğunda aynı güç, ABD-İsrail oturuyor.

Demek ki Cunta iktidarda kalırsa sonuç şimdiden belli: “Ümmet’in yiğit evladı Mursi”, belki de idam edilecek!

Artık şunu iyi anlamalıyız ki, müslümana hayat hakkı tanımayan, “hak ve hukuk bilmez yönetimler”e ve o onları yönlendiren “emperyalist güçler”e karşı “pasif direniş”le bir yere varılamaz.

“Demokrasi beşiği”ne yatırılan ya da “diktatörlere köle” edilen tüm müslümanların, “Ümmet Şuuru” etrafında toplanıp, “küresel emperyalistler ve yerli işbirlikçileri”ne karşı “topyekün cihad”dan başka kurtuluş çaresi yoktur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Faruk Köse Arşivi