Aziz Yıldırım, Atatürk'ü de şikeci yaptınız ya
Ne kadar şaibeli, karanlık ilişkileri olan insan varsa, künyelerine bakıyorsunuz hepsi Atatürkçü! Halil Bezmen Atatürkçü, Ayşegül Nadir Atatürkçü, İlhami Erdil de Atatürkçü. Eminim sağlığında onun yakınından bile geçemezlerdi. Orduya silah satmaya uğraşan bir milletvekilini herkesin içinde azarlayan ve:
- Ya milletvekilliği yap, ya da silah tüccarlığı, ikisi bir arada olmaz! diye inkılapların sahibi milletvekilliği forsunu kullanmak isteyenlere de bu yolu kapatır. Efendim, Fenerbahçe Kulübü’nün adı şike davası ile anılan başkanı Aziz Yıldırım da Atatürkçülüğe ve cumhuriyete sığınmış ve “Bu kulübü cumhuriyet ilkeleri ışığında gelecek nesillere teslim edeceğiz” deyivermiş. Bence şike olayına aracı olarak Fenerbahçe gibi adı Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu’ya silah kaçıran ve bu yönüyle tıpkı Beşiktaş ve Galatasaray gibi adı hafızalarımıza altın harflerle kazınmış bir kulübe sahte bir cumhuriyetçilik elbisesi giydirmek yerine pişmanlık dolu bir itirafname bıraksaydı.
- Kıymetli Fenerbahçeliler, ben şike olaylarına şahsen bulaştım, kulübümün bu işle en küçük bir ilgisi yoktur. Yanlışlar bana aittir, bu pırıl pırıl camiayı kimsenin lekelemeye hakkı yoktur. Bunu yapmaya Aziz Yıldırım’ın da hakkı yoktur. Yanlışlar şahısları bağlar, kulübü değil! Şikenin suçlusu benim ve verilecek her cezayı çekmeye hazırım?
Pekiiy, fiiliyatta olay böyle mi cereyan ediyor, hayııır... Yeni yapılan üyelerle tekrar başkan seçilen Aziz Yıldırım, kendisine oy vermeyenleri de gerçek Fenerbahçeli olmamakla suçluyor. Yeni başkan seçilince ortalık bir anda cumhuriyet mitingine dönüşüyor:
- Atatürk’ün askerleriyiz!
Sanki Fenerbahçe’nin başkanlık seçiminde değil de Cumhuriyet Halk Partisi’nin genel başkanlık seçimindeyiz. Halbuki Aziz Yıldırım, seçimlerde aday olmayıp, kongreye “Şike bir insanlık suçudur” diye başlayan manifesto niteliğinde bir mektup gönderse ve bu da oradaki Fenerbahçelilere okunsa hazret “Azizlik” mertebesine yükselecekti. Bir de Fenerbank kuracağını açıklamış. Ve anında Başbakan Erdoğan’dan cevabını almış:
- 500 milyon dolar borcu var, önce onu ödesin.
Aklınca Fenerbahçe camiasının manevi gücünü arkasına alarak hukuk tanımaz bir adam olarak Başbakan’a kafa tutacak. Şimdi dönüp yakın tarihimizdeki başka Atatürk istismarcılarına bir bakalım:
Halil Bezmen, Ayşegül Nadir, İlhami Erdil, Bedrettin Dalan, Muharrem İnce, Kamer Genç ve Cem Uzan.
Hele Cem Uzan, 250 kişilik dev bir reklamcı ekibin ve 10 adet gazete, televizyon ve radyonun desteğiyle % 7 oy alarak siyaseten bir rekora imza atıyordu. Barajı aşabilse 40-50 milletvekili çıkarabilecekti. Sayın Uzan’ın seçim kampanyası boyunca kullandığı en önemli argüman da Atatürkçülük’tü. Allah’tan karşısına Recep Tayyip Erdoğan gibi bir demir leblebi çıkacak ve Uzan’ın midesine oturacaktır. O güne kadar pek çok bürokratın da gizlice çekilen kasetler sayesinde tehditle ve korkutularak Uzan’ın hizmetine girdiği anlaşılacak ve Kasımpaşalı onun ipliğini pazara çıkaracaktır.
Onun da pislikleri ortaya çıkarılırken “Atatürkçülük elden gidiyor!” diye feryad ettiği hepimizin malumudur. Kasımpaşalıya gelinceye kadar Atatürkçülük hep üçkağıtçılığa giydirilmiş ve sonuç da alınmıştır. Gecekondu yapıp, bahçesine de bir Atatürk büstü dikenin kaçak yapısının yıkılamadığı günlerden bugünlere geldik. Şimdi bu pis istismara “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyerek ortalığı kan gölüne çeviren, yakıp yıkan İP’çilerden sonra Aziz Yıldırım da sarılıyor. Ne yapsın adam, çaresiz... Kendisi boğulurken, başkalarına sarılarak onları da denizin dibine çekiyor. Aziz Yıldırım’ın bundan sonra yapacağı tek şey, Atatürk’e ait şikenin faydaları üzerine bir yığın yalan uydurup, Nutuk’a eklemek ve bunlardan on binlerce bastırıp stadyumlarda dağıtmaktır. Üzerine Yıldırım düşmüş bir kulüp başkanının paratoner olarak Atatürkçülüğe sarılmasını hayret ve dehşetle seyrediyoruz.