"Dekolte giyerim, şarabımı da içerim..." diyen kafalar...
Halk TV’yi ilgi ve merakla izliyorum. Ne kadar kelaynak kuşları gibi nesli tükenmiş adam varsa oraya demirlemiş. Bir kaçının adını zikredip şecaat arzederken yaptıkları garabete ayna tutalım. Güya sosyal demokrat kanalın ülkücüsü, ulusalcısı, siyasette havlu atmış, MHP’de de yer bulamamış “Ne yaşar, ne yaşamaz”ı Yaşar Okuyan, yanında da bir dönem Anavatan Partisi’nde Ticaret Bakanı ve Kültür Bakanı olarak da görev yapmış, her limanda konaklayan ülkücü Agâh Oktay Güner olduğu halde Türkiye’nin gündemini yorumluyorlar. Okuyan’ın partneri Güner, bakınız memleketteki kötü gidişatı nasıl tesbit ediyor:
- Sayın Okuyan, Ankara’da Çukurambar vardı, gecekondu bölgesi, orası gökdelenlerle doldu, yine başkentte 45 tane AVM (alışveriş merkezi) açılmış, şu hale bakınız, kimdir bunların sahipleri? Nereye gidiyoruz?
‘Al bir kaya, nerene dayarsan daya!’ derdi ninem böyle tuhaf durumlarda. Adam AK Parti’yi kötüleyeceğim derken reklamını yapıyor. Gecekonduların yerlerine gökdelenler yapılmış ve 45 adet de AVM. Öyleyse batıyor ekonomi... Sahi siz Ticaret Bakanı idiniz sayın Agâh Oktay Güner. Böyle mi idare ettiniz o koca bakanlığı?
Tahtakale’de çekirdekten yetişmiş bir ilkokul mezunu, vallahi Çukurambar’daki gökdelen olayını sizden daha iyi yorumlardı. Bu ne bilgisizlik, cehalet paçalarınızdan akıyor. İnanınız cahilliğin böylesi ancak tahsille mümkündür. Hazret Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirmiş, yıllarca avukatlık yapmış. Bir sürü telif ve tercüme eseri var. Hukukçu olmasına rağmen ekonomi üzerine doktora yapmış, Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmış, Milli Prodüktivite Merkezi’nde Bakan Yardımcılığı yapmış ve ekonomi alanında da iki eseri var; Verim Ekonomisi, İsraf Ekonomisi.
Bana bu iki eski siyasetçimizin de yaptıkları programın, israf ekonomisine en iyi örnek olduğunu düşünüyorum. Çukurambar ve 45 AVM olayını böylesine yorumlayan bir öğrenci, fakültede sınıfı bile geçemez, kaldı ki Ticaret Bakanı olup ülkenin ticaretine yön verecek.
Geliyoruz anlı-şanlı televizyon programcısı Uğur Dündar’a. O da Halk TV’ye kapak atanlardan. Dündar’a sorarsanız bu acıklı durumun da sorumlusu Başbakan Erdoğan! Aydın Doğan’ı sıkıştırıp diplomasını eline o verdirdi diye düşünüyor. Gezi olayları sırasında halkı isyana teşvik sıralamasında ön sıralarda yer alan Halk TV bu haliyle iftihar ededursun Uğur Dündar’ın programı sırasında sık sık görüntü kayboluyor ve bir telsiz anonsu yayına karışıyor. Yani ülkeye ihraç ettikleri anarşi, yayınlarına da bulaşıyor.
Efendim Dündar’ın konukları birinci bölümde CHP İstanbul Milletvekili Muharrem İnce, ikinci bölümde de CHP milletvekili Şafak Pavey’in annesi gazeteci Ayşe Önal.
Muharrem İnce yine Müjdat Gezen’i aratmayan bir tempoda konuşuyor. Sahneye çıksa ve stand-up yapsa Cem Yılmaz’ın pabucunu dama atacak adam. Hoşuna giden bir twitten bahsediyor. Sosyal medyada yayınlanmış. AK Parti’li hükümetin karma evler hamlesi ile güya dalga geçiliyor.
Efendim hükümet, önce yasama organını, sonra yürütme organını, sonra yargı organını ve son olarak da üreme organını hedef almış!
Öğrenci velisi dul bir kadına attığı cinsel taciz dolu SMS’lerle haklı bir şöhrete kavuşan Muharrem İnce televizyonda üreme organı derken adeta mest oluyor. Şaşırıyorum, İnce’nin bu haline. Kişi, herkesi kendi gibi bilirmiş. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin de “evlatlarımızın karma evlerde kalmasını asla istemeyiz” derken Muharrem İnce hükümetin yaptıklarından bayağı rahatsız olmuş. Sonra sıra Meclis’e başörtülü giren AK Partili kadın vekillere geliyor. İnce, AK Parti’nin ekmeğine yağ sürmemek için Meclis’te ses çıkarmadıklarını söylüyor ve ekliyor:
- Benim bacım da başörtülü, herkes bilir bunu.
Uğur Dündar’ın ikinci konuğu Ayşe Önal da yine tuhaflıklar yumağı bir konuşma yapıyor. Yine aynı yiğit ve demokrat kadın muhabbetleri. Önal, CHP milletvekili Şafak Pavey’in annesi. Bir dönem mahallesinde kavga etmiş ve yokluğa mahkûm edilmiş, evine kapanmışken Kanal 7 ona kapılarını açmış ve tekrar mikrofonla buluşturmuştu. O da icabettiği zaman bu hakkı teslim etmişti. Recep Tayyip Erdoğan’la belediye başkanlığı döneminde başlayan iyi ilişkileri vardı. Sayın Önal, Dündar’ın programında Erdoğan’la tanışma sürecini anlatıyor ve:
- Biliyorsun Dündar, ben özgürlüklerine düşkün bir kadınım, şarabımı da içerim, dekolte de giyerim, Erdoğan’la ilişkilerimiz de Hrant’ın ölümü ile bitmiştir. Ben o dönemde Erdoğan’ın görevini tam yapmadığına inanıyorum.
Önal, Erdoğan’ın AK Parti’yi kurarken kendisine kuruculuk dahil, milletvekilliği ve başka makamlar teklif ettiğini, kendisinin ise bunları elinin tersi ile ittiğini söylüyor.
İyi ki de kabul etmemiş, AK Parti kimsenin özel hayatına karışmaz, ama kendi elbisesini giydireceği insanlarda da kadın veya erkek belli özellikler ister. Baksanıza CHP de bir müftüyü alıyor, eziyor, büzüyor ve adeta tanınmaz hale getiriyor. Yani kendi rengine boyuyor. Bunu CHP yapınca normal oluyor da AK Parti yapınca özel hayata müdahale mi oluyor bunun adı?
CHP’lilere SMS atmak yakışıyor beee...
Şarap içmek, dekolte giyinmek de öyle.