Siyonist işgal ve yayılmacı politikaları engellenmeli!...
Tüm uyarı ve protestolara rağmen, İsrail, hem devlet terörü uyguluyor, hem de işgal ettiği Filistin topraklarında yeni yerleşim merkezleri oluşturmaya devam ediyor.
Bir yanda Suriye’deki iç savaş, diğer yanda Mısır’da darbeci yönetimin uyguladığı siyasi baskılar, Irak içinde Kuzey’deki Kürdistan Yerel Yönetimi ile merkezi yönetim arasındaki anlaşmazlık ile ülkede yaşanan terör gibi olumsuzlukların bölgede sebep olduğu kavga ve kargaşa ortamından istifade eden İsrail yönetimi, adeta dünyaya meydan okuyor.
Bu meydan okuyuşun merkezinde işgal ve yayılmacılık var. Filistinli 26 mahkûmu serbest bırakan İsrail, dikkatleri başka tarafa çekerek, işgal altındaki bölgelerde Yahudi yerleşim yerlerine ek olarak yaklaşık 3 bin 360 yerleşim yeri yapılması planlanıyor.
1967 yılı Temmuz ayında diğer bölgelerle birlikte Doğu Kudüs’ü işgal etmesinden bu yana sürekli olarak yeni yerleşim birimleri oluşturma politikasını sürdüren İsrail’in asıl hedefi ise; bu yerleşim yerlerine yeni Yahudi göçmenleri yerleştirerek Filistin topraklarındaki işgali kalıcı hale getirmektir.
Bölgede devlet terörü uygulayan İsrail, Filistinlileri bölgeden uzaklaştırarak işgali meşrulaştırmak istiyor. Alınmış olan BM Güvenlik Konseyi kararlarına rağmen “yeni yerleşim merkezleri” oluşturmayı inatla sürdürmesi kelimenin tam anlamıyla bir külhanbeyliktir. Beynelmilel hukuka ve Uluslararası Topluma meydan okuyan anlamına gelir.
Ancak ne hazindir ki!..
İsrail’in bu meydan okuyuşuna karşı hiç bir karar almayan veya alamayan BM ve AB ile ABD, böyle yaparak aslında kimin tarafında olduğunu göstermektedir.
Görünürde kınama ve uyarılar yapılsa da İsrail’i durdurmaya yönelik hiç bir ciddi girişim başlatılmıyor. 1967 işgali sonrasında başlatılan diplomatik girişimlerin tümü sonuçsuz kaldı. Bir yandan devlet terörü diğer yandan da işgali meşrulaştırma girişimleri devam ederken Filistinliler ise; öz vatanlarında esir muamelesi görüyor.
İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜ İSRAİL ENGELLİYOR
Bölgede sürekli olarak yeni yerleşim birimleri oluşturma politikasını sürdüren İsrail, Filistin’e bağımsızlık imkanı veren iki devletli çözüme de yanaşmıyor.
Filistinliler, Doğu Kudüs’ü gelecekte kuracakları Filistin devletinin başkenti olarak görürken, İsrail, bölgede yeni yerleşim birimleri inşa ederek bu girişimi baltalamaya çalışıyor.
Filistinliler, İsrail tarafından zorla inşa edilen yerleşim alanlarını ve gelecekteki başkenti olarak düşündükleri Doğu Kudüs’ün Batı Şeria’dan fiili olarak ayrıldığı bir devleti nasıl kabul edebilir?
Böyle bir durumda ortaya çıkacak şekil bir devletten çok yamalı bir halıya benzeyecektir. Böyle bir devletin ayakta kalması da ayrıca mümkün değildir.
Filistin’in kendi kaderini tayin etme rüyası böylece bir maskaralığa dönüşecektir.
ABD, BM, AB İLE ULUSLARARASI TOPLUM, İSRAİL’İN HAMİSİDİR…
Aslında İsrail’in bölgede sürdürdüğü devlet terörüne tüm dünya şahit. Kaldı ki; İsrail dünyaya gücünü göstermek için hiçbir sansür uygulamadan dünya basınına bu acımasız görüntülerin servis edilmesine müsaade ediyor.
Tüm insan hakları ihlalleri ve BM kararlarına muhalefeti ile İsrail, Beynelmilele hukuka göre suç işlemektedir. Göstermelik bir kınama ve devamında sadece uyarı yapılarak, maalesef cezasız bırakılıyor.
Yine yapılan uyarılar ve önerilerde;
Ülkede bağımsız bir insan hakları kurumu kurulmasına izin vermesi ve bütün uluslararası insan hakları mekanizmalarıyla işbirliği yapması yer aldı.
İsrail’in bütün ayrımcı uygulamalara, zorla gözaltına alma, kötü muamele ve işkenceye son vermesi talep edilen raporda, Hıristiyan ve Müslümanlarca kutsal kabul edilen bölgelerde yasa dışı uygulamalara başvurulmaması gerektiği belirtildi.
Ülkedeki Filistinli, Suriyeli ve Arap tutukluların salıverilmesi çağrısında bulunulan raporda, İsrail’in işgal altındaki Filistin ve Arap topraklarından çekilmesi de talep edildi.
Gazze’deki ablukanın sona erdirilmesi gerektiği vurgulanan raporda, İsrail’in işgali altındaki topraklarda Yahudi yerleşim yerleri açılması uygulamasına son vermesi istendi.
Ayrıca İsrail’in bütün BM kararlarına, uluslararası anlaşmalara ve hukuka uyması da talep edildi.
Bu talepler, uyarılar ve çağrılar ile öneriler güzel de bunlara uyan kim... İsrail tarafı, bunlara cevap verme tenezzülünde bile bulunmuyor.
İsrail bu gücünü BM, AB ve ABD’den alıyor.
Unutulmasın ki; Ortadoğu’da İsrail kadar İsrail’in suç işlemesine sessiz kalanlar suçludur.
Bu yanlı ve yanlış tavırları nedeniyle, bu ülke ve kuruluşlar; yani BM, ABD, AB ve Uluslararası toplum suçludur.
Şu bir gerçek ki; adaletten yoksun olan BM, yeniden yapılanmaya muhtaçtır.
ÜMMET UYANMADAN…,
BM’NİN YAPISI, AB VE ABD’NİN POLİTİKALARINI DEĞİŞTİRMEDEN ORTADOĞU’DA BARIŞTAN SÖZ ETMEK MÜMKÜN OLMAYACAKTIR…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.