Görenler görmeyenler görmezden gelenler!
Günlük gazeteleri “Şaron” turnusoluna tabi tutmak istedim. Yirmi küsur gazetenin birinci sayfasına baktım...
Bu tescilli insanlık suçlusunun gebermesini 1. Sayfadan görmeyen az.
Elbette görmeyenlerin görmeyiş sebepleri de farklı. Gören çoğunluğun görüşleri de aynı şekilde değişiyor. Ölen bir, anlatılan aynı değil.
Şöyle bir bakalım, kim ne demiş?
En garibime giden Akşam’ın başlığı: “Artık Allah affetsin”! Bir insanın, bir müslümanın Şaron gibi bir lanetli için böyle bir temennide bulunması size de şaşırtıcı gelmiyor mu?
Bunu İsrail’dekiler söyler. Çünkü adamın suçu sabit! ABD’dekiler söyler, onlar da İsrail’in paralel ülkesi. Ama Türkiye’de olmaz. Herhalde bir sehiv var!
Takvim 1. sayfada görmeyenlerden. Bugün de aynı şekilde.
Sol geçinenler görmemiş:
Sol, Sözcü. Kürtçüler görmüyor: Özgür Gündem’de yok. Türkçüler de kör: Ortadoğu’da yok, Yeni Çağ’da yok. Ulusalcılar onlardan farksız: Aydınlık’ta da yok...
Bunu nasıl yorumlamalıyız?
Özgür Gündem Kasap Şaron’u görürse, kendi kasaplarını ne yapacak? Ortadoğu ve Yeniçağ için de aynı şey söylenebilir. Solun ve ulusalcıların ilkesizliğine ne diyebiliriz?
Gelelim diğerlerine...Taraf’ın başlığı enteresan “Araplar için Beyrut kasabı idi”. Bari “İsrailliler için de kahraman” deseydi! Bu ne “soğukkanlılık” veya “objektiflik” beyler, bayanlar. Hani Dersim için böyle bir ifade kullanıyor musunuz? Kürtler için, Ermeniler için şöyleydi böyleydi diye...
Sanki adam binlerce insanı, müslümanı, Arab’ı öldürmemiş, öldürme emrini vermemiş gibi. Ki bu İsrail devleti tarafından dahi kabul edilmiş ve Şaron bir süreliğine de olsa bakanlıktan uzaklaştırılmış. Vatan da aynı telden çalıyor: “Sekiz yıl koma, beklenen son. Filistinlilerin Beyrut kasabı, İsraillilerin savaş kahramanı.” Objektifliğinizi sevsinler!
Bu arada eski amiral gemisi, şimdi patronun takası Hürriyet’in ne yazdığını merak edenler olabilir. Ne beklenir ki? İşte beklenen: “8 yıldır komadaydı Ariel Şaron öldü. Sabra ve Şatilla katliamlarından sorumlu tutuluyordu.” Hürriyet haberi layıkıyla değerlendiriyor. Manşet yanından veriyor. Patron’un gazetesinin Siyonist mahfillerdeki itibarı objektiflik görüntüsü ile böylece pekiştiriliyor.
Patronun Radikal yüzü de objektifliği abartarak vazifesini yerine getiriyor: “İsrail”in tartışmalı lideri.” Neyi “tartışmalı” Allah aşkına? Teröristliği mi? Kaatilliği mi?
Daha objektifi Milliyet’inki olabilir mi? “Ölüm sekiz yıl sonra geldi”. Sevsinler!
Zaman tırnak içinde ‘Beyrut kasabı” diyor. Cumhuriyet de öyle. İki farklı mecra arasındaki bu paralellik nasıl yorumlanmalı?
Bir Gün “Filistin kasabı”, Güneş “Kasap Şaron”, Türkiye “Beyrut kasabı 8 yılda can verdi”, Habertürk “Kasap” öldü. Sabah: “Sekiz yılda gelen ölüm.” Başlığını atmış. “Sabra ve Şatilla katliamlarının sorumlusu” olduğunu da belirtiyor.
Elbette hakikati ketmetmeyenler, dosdoğru söyleyenler de var. Star: Kaatil öldü. Yeni Asya: Zulümleri ile hatırlanacak. Milat: Kasap Şaron öldü. Yeni Mesaj: Kaatil Şaron öldü....
Hakikat tek! Bunda şüphe yok. Burada gri alan, ihtimal söz konusu değil. Sözü dosdoğru söylemek gerekiyor. Ama herkes meşrebine, mesleğine, çıkarına, kârına göre konuşuyor...
Basının manzarası bu!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.