Latif Erdoğan

Latif Erdoğan

Fasıldan fasıla

Fasıldan fasıla

Olanlar/olaylar gösteriyor ki, en büyük istidatlar, en büyük iyilik kadar en büyük kötülükleri de yapabilirler. Kötülük tahrip nevinden olduğu için de eğer kötülük yaparlarsa kötülükleri iyiliklerinden daha büyük olur.

Deneyimlerin dili diyor ki: Büyük insanları büyük yapan büyük işler yapmaları değil; ne kadar küçük olursa olsun lüzumlu olanı yapmalarıdır. İman hizmeti yapanlar için bu lüzum, kalp dairesiyle sınırlıdır. En küçük dairede en büyük; en büyük dairede ise en küçük vazife vardır. Himmet ali tutularak en büyük hizmete talip olunmalıdır. En büyük dairedeki, bizler için lüzumsuz ve malayani sayılacak meselelerle vakit zayi edilmemelidir.

Tarihi tekerrür bir daha açığa çıkardı ki, layık olmadan kazanılan, müstahak olmadan kaybedilir. Bu sebeple de, Cenab-ı Hak’tan, nimetten önce nimete liyakat istenilmelidir.

Yeni Akit gazetesinin benimle yaptığı röportajın kimlerde nasıl intiba bıraktığını bilmiyorum. Hiçbir değerlendirme ve yorumu okumadım; baştan kararım öyleydi, şimdi de öyledir. Müspet ve olumlu yaklaşımların tümüne teşekkür ediyorum. Maksadı aşan söylemler varsa; tanıdık söz sahipleri hiç endişe duymasınlar. Eğer bir yerde yüz yüze gelirsek, utanıp yüzlerini kaçırmasınlar; çünkü ben onları bilmiyor olacağım.

Sabrımı test etmeye niyetlenenlere de bir anekdot aktarmadan geçmeyeyim:  Hocaefendi ile güncel bazı sıkıntılar hakkında konuşuyorduk. Elbette sıkıntılar önce ve bütün şiddetiyle kendilerine tosluyordu. Biz ise onda yansıyan ıstırabı görebildiğimiz ölçüde, sıkıntıların şiddetini, musibetlerin baskı ve baskınını anlamaya çalışıyorduk. Söz arasında dedi ki: Bazen sıkıntılardan boğulacak hale geliyorum; o sıra aklıma sen geliyorsun. Senin çektiklerini düşününce sıkıntılarım hafifliyor, kendime, bak o nelere sabrediyor, diyorum. Hakikaten sende peygamber sabrı var..

Bugünlerde dost meclislerinde benden sorulan en öncelikli soru, “Cemaat CHP’ye oy verir mi, Hocaefendi, CHP’yi destekler mi?” sorusudur. Bu sorunun ilk bölümüne, söz konusu röportajda cevap verdim: Cemaatin sempatizanları, kesinlikle CHP’ye oy vermez ve vermeyecektir. Diğer kesim ise eğer Hocaefendiden bir emir gelirse, emre itaat doğrultusunda hareket eder; fakat bu kesimin oyları hiçbir seçimde ve hiçbir yerde sonuca tesir edecek güçte olmaz. Peki, Hocaefendi, CHP’yi destekleme hususunda tabilerine emir verir mi?  Açıktan böyle bir emir vereceğine hiç ihtimal vermiyorum. Benim bildiğim, tanıdığım Hocaefendi bilge bir insandır. En hissi olduğu demlerde bile, karar verirken, mantıklı davranır, itidalini korur. Sonunda bütün harmanını yakacak böyle bir karara, bir başka zorlayıcı durum söz konusu değilse evet demez.

Diyelim ki, evet, dedi; ve CHP’nin desteklenmesini istedi. Bu durum karşısında, kendisine muhabbeti olanlar nasıl davranmalı?

Aziz dostlar, öncelikle şunu şeri bir ölçü olarak bilelim ki, Peygamberlerin dışında hiç kimse masum değildir. Dolayısıyla her insan hata yapabilir. Buradaki hata kelimesi, günah karşılığı kullanılmamaktadır. Günah insanın Allah’la kendi arasında bir durumdur. Tövbe ve istiğfar zaten onun için vardır; ilahi emirle de tövbe ve istiğfara bütün kullar teşvik edilmektedir. Peygamber Efendimiz de “Ben günde yetmişten fazla istiğfar ediyorum” buyurarak, bu yöndeki ilahi emirlere pratikte açıklık getirmektedir. Meseleye önce bu perspektiften bakılmalı ve hiç kimse “hatasız kul” formatına sokulup öyle değerlendirilmemelidir. Hele konu güncel ise, bu durum ihatayı engeller; ve kararlarda pek çok isabetsizlikler olabilir. Yine size bir hatıra nakledeyim: Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarıldığı, sığınacak ülke aradığı günlerdeydi. Ben, Zaman Gazetesindeki haftalık yazımda, Abdullah Öcalan’ın yakalanarak Türkiye’ye getirileceğini iddia eden bir yazı yazmıştım. O günün akşamında Hocaefendiyle beraberdik. Kalabalık bir topluluk da vardı. Hoceefendi, her zaman olduğu gibi, mesafeyi koruyan, perdeyi yırtmayan fakat oldukça sert bir üslupla, bazıları Öcalan’ın yakalanıp Türkiye’ye getirileceğini iddia etse de, hiçbir zaman böyle bir şey olmaz, böyle söyleyenler bazı şeyleri bilmiyorlar, bilmedikleri için de böyle söylüyorlar, dedi. Aradan geçen süreyi şimdi hatırlamıyorum, ancak kısa bir süreydi. Abdullah Öcalan yakalanarak Türkiye’ye getirildi..

Eğer, cevabımın bu kadarı yeterli değilse, sözümü sürdüreyim: İmam Gazali, bazen emir dinlememek edeptir, buyurur. Sonucun yanlışlığı apaçık ortada iken emre itaat etmek değil, etmemek edeptir. Sizler de böylesi bir edeple davranır; hem kendinizi hem de size emir vereni ömür boyu sürecek vicdan azabından kurtarmış olursunuz..

Hepimizin, kendimizi tenkit etme hakkımızı sonuna kadar kullanmamız gereken çok önemli bir süreçten geçiyoruz. Yanlışta ısrar değil, yanlıştan dönmek erdemdir. Her insan, her zaman kendisine yeni bir mazi kurabilir; ve mutlu yarınlarını bu yeni mazi üzerine inşa edebilir. Ürkmeye, korkmaya, umutsuzluğa sebep yok..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Latif Erdoğan Arşivi