Tevhid-i Tedrisat ve zihnî Anıtkabir’i kaldırmak
Adamlar Osmanlı Türkçesi ve Arapça düşmanı, ama kanunun adı Arapça! Tevhid-i Tedrisat kanunu, yani öğretimde birlik; güzel ifade! “Gelin canlar bir olalım, bu dünya kimseye kalmaz” sözlerini sevmeyen yoktur. Bizdeki “birlik” anlayışı “tektipleştirme”, “dayatma”, “karşıdakini yok sayma” şeklinde tezahür edince güzellikler siliniyor. Üstelik Türkçülüğün Esasları’nı yazan bir Kürt, İstiklal Marşı’nı yazan bir Arnavut iken! Eğitimde bir’lik kanunu çıktığı gün İslam bir’liğini sağlayan halife sürgün edildi! Milleti aldatmanın yalın hali! Artık beynimize gusül abdesti aldırsak olmaz mı? Buyrun:
DİLDE BİRLİK: Dilde bir olacağız diye diğer diller ülkede yazılmayacak mı? Dilde bir olacağız diye Allah’ın yarattığı diğer dilleri yok mu sayacağız? Öyle bir “algı yönetimine” maruz kalmışız ki nerede “çawani başi” yazısı görsek elinde kalaşnikofla bir peşmergenin ortalığı tarayacağını düşünenler var. Lütfen antenlerinizle oynayın, yabancı yazılımlardan kurtulmanın zamanıdır! Evet, Türkiye’nin resmi dili Türkçe’dir. Ülkede “bir” resmi anlaşma-yazışma dili olacak. Bunun yanında diğer dillere de yaşama özgürlüğü vermek “ihsan” değil “insan” hakkıdır. Tabelalara özgürlük!
FİKİRDE BİRLİK: Tüm konularda “aynı” şeyleri düşünme mecburiyetimiz yok. Hal böyleyken neden dayatmalara gidiyoruz? Türkiye’nin müreffeh ve lider olma fikrinde birlik olabiliriz. Ama ben “gezine gezine doğurmak” zorunda değilim. Ben “Hepimiz Ermeniyiz”ci olmak zorunda değilim! Ben “Mustafa Kemal’in askeri” olma fikrindeki “diğerini yok sayma” kanaatine katılmak zorunda değilim! Ben heykellere çiçek sunmak zorunda değilim! Dileyen gitsin en güzelinden sarı laleler alarak heykellerin önüne atsın, “leküm diniküm veliyedin” elhamdülillah!
İŞ’TE BİRLİK: Hangi iş’te birlik? Madem İş’te bir olacağız, CeHaPe yönetimi İş Bankası’ndaki %28 hissesine milleti ortak etse de İŞ BANKASI’ndaki hisselerde birlik olsak! Ama yok, sen her işte birlik olabilirsin; söz konusu para olunca ayrılırız. Faşistiz ama para bizde, ürettiğimiz laflarla karnı doymak sizde! Doyulacaaaak, doy, doy, doy! Yaşasın halk ekmek fabrikası!
EĞİTİMDE BİRLİK: Çocuğuna farklı eğitim vermek isteyen velilere ülkemizin devleti izin vermez. Yassah kardeşim yassah! Biz ne veriyorsak çocuğunun beynine o gidecek! Bugün “paralel devlet” yapılanmasının sebeplerinden birisi Tevhid-i Tedrisat’tır ki gerçek manada zaten bir tevhid-i tedrisat olamaz, ancak zorlama ile olur. Askeri okul müfredatı ile Fen Lisesi müfredatı aynı olmak zorunda mı? Öyleyse gelin topluma da baskı yapmaktan vazgeçin! Bir kısım dersler ortak olsun. Bunun dışındaki müfredata veliler karar versin! Vatandaş da dilediği eğitimi veren okula gitsin! Vatandaştan korkan devlet Vatandaş’ın Cumhuriyet’i değil sadece imparatorluktur: Korku İmparatorluğu!
“ANITKABİR DENEN O BÜYÜK TÜRBE”
Anıtkabir tapınaklaştırılmış yer halini alalı epey oldu! Birileri onu kutsalları arasına aldı. Bundan dolayı bu mezarlığın, gayr-i İslami türbenin yerinde kalması elzemdir! Kaldırılması gereken mezarlık zihniyetidir! Devletin işkenceci safları derhal gözlerini faltaşı kıvamına getirse de durun kalabalıklar bu sokak çıkmaz sokak! Anıtkabir, Ankara’daki yerinde dursun; biz sizin gibi din hürriyetini engellemeyiz! Yüksek ve ultralüks keyfinizin kahyaları müsaade ederse itiraz etme hakkımı kullanıyorum. Sen tut Türkiye’deki türbeleri yıllarca karala, ölüden medet umulmaz (ki hakikaten öyledir) diye haykır, tekke-zaviye-medrese ne varsa kapat; ondan sonra da Anıtkabir gibi koskoca bir “türbe” inşaa et! Oraya da bir defter koy, ölmüş birine mesaj yazılsın! Ülkemize hangi Başbakan, Cumhurbaşkanı gelse mutlaka bir mezar ziyareti yaptırıyoruz! Bu niçin mecburi? Anıtkabir birileri tarafından kutsal sayılıyor! Bakın biz de buna “toplumsal barış ve müslümana saygı adına” saygı duyuyoruz; ancak bizi zorlamayın diyoruz! Sizin kutsalınıza dokunacak, yıkılmasını talep edecek değiliz; ancak kutsallarımız aynı olmak zorunda değil! Sen de bana “kutsal” dayatması yapma!
Anıtkabir’e Ankara’da askerken gittim, ama hiç çaput bağlamadım(!) Anıtkabir’e devlet adamlarının resmi günlerde gitmesini zorunlu olmaktan çıkarın, bırakın insanlar oraya zorunlu olarak değil, mesela müze ziyareti için gitsin! Dileyenler de orada medfun olan şahsın ruhuna Fatiha okusun! Bunun için önce mezarın giriş kapısını açın! İnsanlar mermer mozeleye değil, toprağa baksınlar! Mümkünse artık Atatürk’ü halka açın ve soyadının sadece ona ait olması kuralını da kaldırın!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.