Fitne Libya’dan elini çekmedi
Tam da Libya halkının, zulme başkaldırının başlangıç tarihine işaretle 17 Şubat Devrimi adı verilen halk devriminin üçüncü yıl dönümünü kutlamaya hazırlandığı sırada birilerinin ortalığı karıştırmaya ve Sisi cuntası benzeri bir cunta için darbeye kalkışmaları dikkat çekiciydi. 14 Şubat Cuma günü yayınlanan “Fitneden sonra darbe girişimi” başlıklı yazımızda Libya’ya yönelik oyunun arkasında da Mısır’ı karıştıran kirli ellerin olduğuna dikkat çekmiştik. Gelişmeler tespitlerimizi teyit etti. O kirli ellerin siyasetleri hakkında inşallah ayrıca bir değerlendirme yapmaya çalışacağız. Ancak o ellerin kullandığı Tümgeneral Halife Haftar’ın darbe girişiminin engellenmesine rağmen Libya’da suların henüz durulmadığı görülüyor. O yüzden bugünkü yazımızda ağırlıklı olarak Libya’daki paralel yapı tarafından gerçekleştirilen ikinci darbe girişimi hakkında özet bilgi vermek ve genel değerlendirme yapmak istiyoruz.
Tümgeneral Haftar’ın, darbe duyurusu yaptığı ve Devrimi Koruma Yüksek Konseyi adı verilen askerî konseyin yönetime el koyduğunu, ülkenin geçici parlamentosu ve Türkçe haber kaynaklarında genellikle Milli Genel Kongre (MGK) olarak anılan ancak bizim Genel Ulusal Kongre adı verdiğimiz Arapça adı da el-Mu’temeru’l-Vataniyyu’l-Âmm olan meclisi ilga ettiğini bildirdiği halka hitap konuşmasını sadece Suudi Arabistan güdümlü el-Arabiyye kanalının yayınlaması düşündürücüydü. Oysa Haftar treni çoktan kaçırmıştı ve onun adamları yönetime el koyamadan yönetim enselerine yapışmayı başarmıştı. Ama Suud medyası darbe planının başarılı olduğu havası vermekte ısrarlıydı. Muhtemelen işin burada bitmeyeceği, devamının geleceği konusunda bazı bilgi ve beklentileri vardı.
Suud medyası bu olayların sonrasında izlediği tutumunda darbecileri bayağı şişiriyor ve paralelcilerin ilerlemeye devam ettikleri mesajları vermeye çalışıyordu. Haber ve yorumlarında “bunlar bizim adamlarımız, kendilerini sonuna kadar destekleyeceğiz” der gibi bir hava estirmesi bu açıdan dikkat çekiciydi.
Halife Haftar’ın tutuklandığına dair açıklamanın üzerinden fazla zaman geçmeden Yıldırımlar ve el-Ka’ka’ Tugayları aynen General Abdülfettah Sisi’nin yaptığı gibi bir ültimatom yayınlayarak Genel Ulusal Kongre’ye sadece beş saat süre tanıdığını, bu süre içinde istifa etmemesi durumunda yönetime el koyacağını bildirdi. Adamlar Sisi’den de insafsız davranarak sadece beş saat süre tanımışlardı.
Şu işe bakın ki BM Libya Özel Temsilcisi Tarık el-Mitri, ültimatomcuları biraz insafa getirmek için hemen devreye girdi ve sürenin en azından 72 saate çıkarılmasını istedi. Onlar da güya kabul edip süreyi 72 saate çıkardıklarını duyurdular. Bu çok sinsice bir oyundu. Mühleti uzatma formülüyle çözüm üretme iddiasında bulunulması her şeyden önce ültimatomu geçerli hale getirmek, karşı tarafı da tehdidi ciddiye almış göstermek için başvurulan iblisliktir.
Başbakan Ali Zeydan’ın “hikmet ve anlayış” ile hareket edilmesi çağrısı yapması ültimatomcuları ciddiye alma değil kan dökülmesine neden olacak bir fitneye kapı açılmasına fırsat vermeme amacı taşıyordu. Gerçekte S. Arabistan ve BAE gibi fitne finansman merkezleri tarafından açıkça sahiplenilen ve onların medyası tarafından desteklenen çetelerin abartıldığı kadar güçlü olmadıkları gibi onlara pabuç kaptırmamak için alarm durumuna geçenlerin sayısının da hayli fazla olduğu kısa sürede ortaya çıktı.
En başta başkenti koruma sorumluluğu taşıyan Trablus Büyük Askeri Konseyi meşru yönetim olarak Genel Ulusal Kongre’yi tanıdığını ve üyelerini koruyacağını, fitnecilerin Trablus’u karıştırmalarına fırsat vermeyeceğini duyurdu.
Misrata Askeri Konseyi de tüm mensuplarının alarm durumuna geçmelerini isteyerek kimsenin 17 Şubat Devrimi’nin kazanımlarına dokunmaya kalkışmamasını istedi ve demir yumruklarının böyle bir şeye kalkışanların kafalarına ineceğini hatırlattı.
Zeliten’deki Libya Devrimcileri de çapulcuları tehdit ederek Genel Ulusal Kongre’nin devletin meşru kurumu olduğunu ve ona uzanan eli kıracaklarını bildirdi.
Sivil kurumlar da çapulculara pabuç kaptırmayacakları ve devletin meşru kurumlarını tehdit eden bu tür paralel yapıların mutlaka dağıtılması gerektiğini dile getirdiler.
Gelişmeleri değerlendirmeye devam edeceğiz inşallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.