Dualarımızın kabul edilmesini ve sevgili ağabeyimiz ömür Lütfi Mete'nin sağlığına kavuşarak bir an önce aramıza dönmesini beklemekteyiz.

Biliyoruz ki her şeyin hayırlısı Allah'tandır.

Yaratan da O'dur, yaşatan da.

Aldığımız nefes de O'nun sayesindedir, verdiğimiz nefes de.

Amentü açık ve net...

* * *

Bunları biliriz ama yine de biz hep kendi açımızdan bakarız.

Biraz bencillik ederiz.

Biraz abartırız.

Ve isteriz ki sevdiklerimiz hep yanımızda olsun.

Bizden ayrılmasınlar.

* * *

Hastalık mı?

Ara sıra olacaktır elbet.

Ama fazla sürmesin isteriz.

Canımızı acıtmasın, bizi çok üzmesin...

çünkü biçareyiz. Aciz durumdayız.

Elimizden fazla bir şey gelmez.

Dünyanın en büyük doktoru da olsak yapacağımız sınırlıdır.

* * *

Zor ameliyatlardan çıkan doktorların, hasta yakınlarına söyledikleri aşağı yukarı aynıdır.

“Biz yapacağımız her şeyi yaptık, gerisi Allah'a kalmış” derler; “eğer inanıyorsanız dua edin.”

çok sevdiği bir yakını, hastanedeki yatakta iyileşmeyi beklerken, doğrusu o ki insan en sağlam ve en güçlü dayanak olarak inancı bulur.

Doktorlar dua etmeyi tavsiye etmese bile en saf duygularla ve son derece içten dua ederiz.

* * *

Doktorlar da inanç yönünden farklı düşünenler bulunabileceğini hesaba katarak ve hastane içinde, ameliyat sonrası tebliğ vazifesi ile mükellef olmadıklarını bildiklerinden “Neye inanıyorsanız dua edin” derler; “Allah'a, büyük güce, Gök Tanrı'ya, Ulu Manitu'ya.”

* * *

Biz, tek sahibimiz Yüce Mevlâmız'a el açarak, gözyaşı dökerek, hastalarımızın sağlığına kavuşmasını niyaz ediyoruz.

Riyadan uzak, olabildiğince samimiyetle, içimiz acıyarak yalvarıyoruz.

ömer Lütfi ağabeyimiz ve benzer durumdaki diğer yakınlarımızın, bu dünyada yapacak işlerini henüz tamamlamadıklarını düşünüyor, Rabbimiz'in onları bize bağışlamasını istiyoruz.

* * *

Yerlerin ve göklerin sahibi...

âlemlerin Rabbi...

Rahman ve rahim olan...

Esirgeyen ve bağışlayan Cenabı Allah'ın...

Dualarımızı kabul edeceğine inanıyoruz.