Telekulaklar Muhsin Yazıcıoğlu’nu nasıl bulamadı?
25 Mart 2009, ömrü tecritlerde geçmiş bir vatan evladının Kahramanmaraş dağlarında ölüme bırakıldığı acı tarih! Maraş, üzerinde kirli oyunlar oynanmış mazlum şehir! Havaalanına Muhsin Bey’i karşılamaya giderken, İsmail Güneş’in dakikalarca konuştuğu telefondan yerini tespit edemediklerini öğrendim! Şaşırdığımı hatırlıyorum. 7.000 vatandaşı dinleyenler, o gün onu duymadılar(!). Her şey ortada! Bu millet Muhsin Yazıcıoğlu’nun öldürüldüğünü biliyor ve failleri istiyor. Ancak sizler “fail”in Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söylerseniz, milleti “akılsız saflar” yerine koymuş olursunuz. Gerçi cuntacılar alışkın milleti bir gecede cahil ilan etmeye! Türkiye’nin gayr-i resmi yöneticileri(!) Özal’ı da Yazıcıoğlu’nu da kimlerin öldürdüğünü biliyor. Yeterince güçlenemedik ki failleri bir türlü bulamıyoruz. Muhsin Yazıcıoğlu’nun failllerinin girip çıktığı “kapılar” ile dinleme kayıtlarının teslim edildiği “kapılar” aynı evin içinde!? Tüm çırpınış, bu eve yaklaşılmış olmasından kaynaklanıyor.
7.000 vatandaşı dinleyenler rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu karlar altında kalmışken neredeydi? Yeni montaj kasetler peşinde mi? 5 yıldır failler bulunamıyor. Tape’ler nerede ey vatandaş? Diyelim ki ortada fail yok, helikopter kendiliğinden düştü! Peki “kara kutuyu keçiler mi çaldı” sözünü nereye koyacağız? Eski Kayseri Valisi Mevlüt Bilici’nin “Bana gelen bilgilere göre, kurtarma ekipleri olay yerine ulaştı. Muhsin Yazıcıoğlu yaralı, şuuru açık. Erkilet Havaalanı’na inecek, oradan fakülteye götürülecek. Bir ayağı ile kaburgasında kırık var.” sözleri gerçeğin kendisiydi. Sayın vali doğruyu söyledi. Bu doğruyu çarpıtanlar, bizi faillere götürecek izlerdir. Demek Yazıcıoğlu’nu buldular, ölene kadar da başında beklediler. Türkiye birilerinin üzerimizde plan yaptığı bir ülke, bizler planların birer parçasıyız! Ne zamanki kendi planımızı kendimiz yaparız, işte o gün katilleri kapımızda titretiriz! Bugünkü tüm mücadele esasında bunun için!
Mustafa Destici, “Ak Parti kapansın” diyenlerle omuz omuzayken, Yazıcıoğlu buna karşı ısrarla “milli irade”den yana durdu. 28 Şubat’a, 27 Nisan e-muhtırasına karşı çıkışı çok önemliydi. Geçici dünya için fırıldak olmaya değmez diyordu. Ak Parti’yi eleştiren, ama onu seçen milletin hatırı için milli iradeden yana olan bir lider! Bugün Destici’nin tam tersi istikamette gitmesinin sebebi ayrı bir tez konusu!
Uludere ve Muhsin Yazıcıoğlu Olayı hükümetin üstüne yıkılmaya çalışılıyor. Referandum için “Mezardan kalkıp oy verilsin” sözü sık sık hatırlatılarak bedel isteniyor. Ergenekon’u deşifre etmede katkısı olan grup medyası, gidenlerin yerine gelecekler ile ilgili hangi fikriyata/plana sahipti? Turgut Özal’ın mezarı aç-kapa yapılıp da ortaya saçma ve karmaşık sonuçlar çıkaranlar kimlerdi? Her sorunun cevabı bizi millî olana çıkarır! Turgut Özal konusu bıçakla kesilir gibi nasıl da kapandı değil mi!
Sivas Olayları bir türlü baştan araştırılmıyor. Akit’in “yanarak değil de kurşunlanarak öldüler” haberine rağmen kıpırdayan kıllar oldu mu yoksa diken diken olmakla mı meşguldü tüm tüyler!?
Uludere(Roboski) Olayı’nda bizimle aynı vatanda yaşayan ve eşit yurttaşlık haklarına sahip olduğumuz 35 kardeşimizin “yanlış istihbaratını” kimler verdi? Binlerce vatandaşı dinleyenler, ülkenin evlatları ölürken neredeydi? Mesele Türklük olunca “küt küt” atan yüreklerimiz, mesele Kürtlük olunca “kart kurt” diye mi atıyor? İslam kardeşliğine inanmayan sözde aydınların literatürüne göre hayatımızı belirleyeceksek “batsın bu dünya!..”
Mirzabeyoğlu hâlâ hücrede! Üstelik onu sevenler de hapse girecekleri günü bekliyor. İktidarın elini bağlayan illegal telefon kabloları mı? Mirzabeyoğlu’nun özgürlüğü hangi miladı başlatacak? Sisteme karşı gelmenin dayanılmaz hafifliği! Zulmü nereden başlatalım; 1839 Tanzimat, 1918 Otto Liman von Sanders, 1920 Yozgat, 1925 Şeyh Said, 1937 Dersim, 1960 Menderes, 1978 Maraş; hangisi?
28 Şubat’ta daha rahattık diyen “grup medyası”nın bu rahatlığı neye borçlu olduğu iyice anlaşıldı. Her sorunun bir cevabı var! Sizin cevabınız ise “ihanet veya hizmet” çizgisinin neresinde durduğunuzun imtihan sayfanıza yazılacak sözcükleridir! Seçilmiş iktidar üzerinden, onu seçen aziz millet ile oyun oynuyorlar! Hükümeti suçlamak yerine talep ederek destek olmak millet refahı açısından elzemdir!
Madalyonun öteki yüzüne bir şerh düşelim: Türkiye’nin yönetici kadroları dinleniyor ve engel olamıyorsak, zaafiyetimiz sürüyor demektir. Bu millet dünyaya lider olmak istiyor. Gerekli önlemler İslam’a, vicdana ve hukuka uygun şekilde bir an önce alınmalıdır! Bundan sonrası ancak vebaldir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.