Her “kirli tezgâh” Başbakanı güçlendiriyor
Türkiye’de yolsuzluk ve rüşvet iddialarında “kirli bir tezgâh” daha ortaya atıldı.
CHP başta olmak üzere muhalefet cephesi, Başbakanı köşeye sıkıştırmak adına, bu montaj ses kaydına arlanmadan ve utanmadan sahip çıkıyor. Ancak Türk milleti, şimdiye kadar bu ve benzeri kirli tezgâhlara inanmadı, bundan sonra da inanmayacaktır... “Bu sefer bitirdik. Bu sefer 12’den vurduk” naralarıyla ortaya attıkları her “kirli tezgâhtan” Başbakanı güçlendirdiğini mitinglerindeki o muhteşem kalabalıklar ve o müthiş coşkudan anlamak zor değil....
Bunun sırrı şu; bu millet Başbakana inandığı için desteğini esirgemiyor.
Şimdiye kadar yapılanların hedefinin Başbakanı tasfiye etmek ve Türkiye’yi siyasi istikrarsızlığa sürüklemek olduğu açıkça belli oldu. Türkiye’de ne zaman güzel bir şeyler olmaya başlasa bu ve benzeri oyunlar tekrarlanmaktadır... Bu oyunların ekonomik ve siyasi ayağı var. Bu işin içinde “Yeni Türkiye” desömürü düzenini sürdüremeyen rantçı iç ve dış sermaye ile onlarla birlikte çalışan faiz lobileri bile var. Bunların hepsinin ötesinde “çözüm sürecini” sabote etmek var.
Türkiye istikrarlı bir şekilde yol alırken bir yandan da devlet içindeki hukuk dışı yapılanmalar temizleniyor. Vesayetçi güçler ve onların uzantıları olan Ergenekon yapılanması dizginlenirken şimdi sıra paralel yapıya gelmiştir. Bu ihanet çetelerine yeni katılan paralel yapı; dinleme, montaj ses kayıtları ve her türlü ahlak dışı şantajlar ile korkutma yollarına başvurmaktadır.
Bu paralel yapının hem içte hem de dışarıda kökleri bulunmaktadır. Bu yapının ipi “Güçlü Türkiye” istemeyen dış güçlerin elindedir. Önce din kisvesi altında güven vererek kullandılar, sonra maskeleri düştü ve şimdi kullanamayacaklarını anlayınca da tiksindirici, yalan ve iftiralarla başlattıkları ihanetlerini şer güçlerle işbirliği yaparak sürdürüyorlar.
PARALEL YAPININ İHANET HAMLELERİ
“Eğer güçlü olursanız uluslararası güçler sizi muhatap alır. Eğer siz güç olduğunuz halde onlarla yarışma veya hesaplaşma yerine onlara da faaliyetlerinizle hizmet ederseniz o zaman size engel olmazlar. Amerika ve Yahudi lobileriyle onun için işbirliğimizi geliştirmeliyiz. Başka türlü güç olmamız imkansız olur…” Bu görüşler paralel yapının temel ilke ve görüşleridir.
Din üzerinden bir güç olmayı başardıkları bir gerçek. Şimdi o gücü “Bir cihan gücü” yapmayı hedefliyorlar. İktidarları bu güçle kullanıp devletin önemli noktalarına sızmaya ve devlet için de örgütlenmek üzere iken ihanetleri onları ele verdi. Başbakan Erdoğan, bunların iyi niyetli olmadıklarını din ve eğitim üzerindeki samimi cemaati kullanarak paralel bir yapı oluşturduklarını anlamış ve açık bir şekilde tavrını almıştır.
Artık Başbakan Erdoğan’ı kullanamayacaklarını anlayınca, ihaneti çok daha ileriye taşıyarak din ve İslam düşmanlarıyla ittifaklar kurarak bazı gizli ve de karanlık ilişkiler içine girmişlerdir.
Bunların hepsi bir yana; devlet ve millete ihanet derecesindeki girişimleri asla affedilmeyecektir.
Çünkü; millet ve devlete karşı işlenen suçlara “ihanet” denir ve bu suçu işleyenler de HAİNDİR… Tarih paralel yapıyı oluşturup işletenleri HAİN olarak anacaktır. HAİN’in tarihteki yeri de bellidir, ele geçirilip kellesi vurulur…
KILIÇDAROĞLU NE YAPTIĞINI BİLİYOR MU?
Benzer bir kirli oyunla CHP’ye Genel Başkan olan Kılıçdaroğlu ilkesiz ve tutarsız bir tavır sergilediğine şahit oluyoruz.
Belki de yeni kurulan ittifakın gereği budur… Bunu bilemeyiz ama siyasetin seviyesi asla bu olmamalıdır…
Ana muhalefet parti lideri olan Kılıçdaroğlu; bu ülkenin Başbakanına utanmadan ve arlanmadan “yalancı, hırsız başı” diyorsa bu sözler Başbakan nezdinde millete yapılan en büyük hakarettir.
Çünkü Başbakanı bu millet seçmiştir.
Önemle belirtmek isterim ki; Millet nezdinde Kılıçdaroğlu bu açıklamalarıyla büyümüyor; küçülüyor. Kaldı ki “Ben bu ülkeyi yönetmeye hazırım” diyen bir devlet adamı; dış destekli hukuk dışı yapılanmaların ürünü olan hiçbir bilgi ve belgeye itibar etmemelidir. Ama Sayın Kılıçdaroğlu bu tarz bir devlet adamlığını kendine yakıştırıyorsa söyleyecek sözümüz yok!
SAYIN BAŞBAKANIM…
Milletimize ve ülkemize hizmet yolunda açtığınız ufuk gelecek nesillere de örnek olacaktır. Samimiyetle çıktığınız yolda bu millet de sizi yalnız bırakmadı, bırakmıyor...
Sizin başlattığınız “Yeni Türkiye” yürüyüşünde önemli bir hamle olacağına inandığım bu seçimlere çok katılmak isterdim. Fakat; şu günlerde lösemi hastası olarak, Bezmialem Üniversitesi Tıp Fakültesinde tedavi görmekteyim.
Ancak; en ağır ihanetlerle mücadele ederken bir yanda da seçim meydanlarında halkımızla bütünleşmenizi, o coşku ve o müthiş katılımları sevinç gözyaşları içinde hasta yatağımdan izliyorum.
Sizin samimiyetinizin milletimiz nezdinde kitlesel kabul bulmasını görünce ellerimi kaldırıp size sağlık ve güç vermesi için dua ederken ihanet eden hainler için de “Ya Rabbim; onları ıslah eyle ve kalplerine merhamet ver ki kendilerine ve ülkemize zarar vermesinler…” diyerek yalvarıyorum.
Çünkü siz bize “bedduaya lanet, duaya davet” diyerek yol gösterdiniz.
Sizi ve sizinle yürüyen milyonları, aziz milletimizi buradan selamlıyorum. 30 Mart zaferini şimdiden kutluyorum… Çok yoğun bir tedavi süreceğinden yazılarıma ve mücadeleme ara vermek zorunda kalıyorum. Belki de son yazım olur bilemem…
Ama şunu biliniz ki; en ağır şartlarda bile dilimin döndüğünce, o dönmüyorsa kalbimin derinliklerinde sizin için hayır dualarım olacaktır… Benim şifa bulmam ve tekrar sağlıklı bir şekilde aranıza dönmem için dualarınızı lütfederseniz çok sevinirim.
Allah yar ve yardımcınız olsun…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.