24 Mart günü kuşe kağıda baskılı birer tehdit mektubu aldık. Bu mektubu sahibinin sesi Ekrem Bey yazmış, hepimize bir korku imparatorunun fermanını ileterek kafalarımızı dizayn etmeye kalkmış! Oysa çukur’un bile bir haysiyeti olmalı değil mi? “İçimize sinmiyor” diye yazdığı tehdit mektubu aklıma Bülent Ecevit’in diline pelesenk olmuş “içime sindiremedim” sözünü getirdi. Ecevit, neredeyse hazımsızlıktan mevta olacaktı ama yaş haddinden yol aldı! Ecevit’e kim şefaatçi olmayı dilemişse, Merve Kavakçı’nın şahsında milletin ötelenen hakkını da Allah ondan sorsun!

“Keşke” diyerek şeytanın kanatlarından tüy koparan Ekrem Dumanlı ve açık/gizli ağaları;

Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ni ve içindeki 76 milyonluk kitleyi terazinin bir kefesine; kendi camianızı terazinin diğer kefesine koyarak dış kuvvetlerle saf bağlayıp millete kafa tutmanız içimize sinmiyor!

Başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere milyonlarca vatandaşın bizzat “yetki” verdiği bir lider üzerinden millete ve peygamberimize (sav) ağza alınmayacak hakaretler etmeniz içimize sinmiyor!

Bir dönem itimat edip, “Acaba İsrail ve Amerika’nın koynundan çıkarak öz vatanları olan Türkiye ile işbirliği yaparlar mı?” diye umduğumuz sizlerin her gün gazete, radyo ve televizyonlarında şenî (alçakça, utanç verici) yalanlara başvurması içimize sinmiyor!

Dershane kapatma konusunda takip edilen “Gerekirse tüm Türkiye batsın ama biz çıkalım” tarzındaki sinsi taktikler ve fakir fukaraya eğitim verdiğiniz yalanları içimize sinmiyor!

Okullarda ve yurtlarınızda kalan gencecik yavrularımıza baskılar yapılması, milletin seçtiği hükümetin karalanması, sorgu odalarında başı açılan kızlara bir tekme de sizin vurmuş olmanız içimize sinmiyor!

Binlerce kilometre ötede güya Türk okullarında vazife yapan yiğit Anadolu çocuklarını 500 dolar gibi bir ücretle “hizmet” kelimesi altında “köle” gibi çalıştırmanız; Türkçe yerine İngilizce, İslam yerine Çokkültürlü(!) eğitim vermeniz içimize sinmiyor!

Nezahet ve nezaket zannıyla bir zamanlar Türkiye vatandaşlarının kurban derisi, zekat, fitre paralarıyla destek verdiği camianızın(!) bu paraları ne yaptığı hususunda şüpheleri giderememeniz ve takındığınız tutum içimize sinmiyor!

Sosyal medyada insanların kızları ve oğullarının mahremini ortalığa saçarak; gizlice ve alçakça çekilmiş görüntüleri servis ederek kendi insanını umursamayan ve bu ülkeyi dünyaya rezil eden şantajlarınız içimize sinmiyor!

Bankaları hortumlayanlara ses çıkarmayanların, sıra şahsî çıkarlarına gelince kendi bankalarını kurtarmak uğruna Türkiye’yi batırmak için dış devletler eliyle baskı yapması içimize sinmiyor!

Yolun başında çok sesli demokrasi, ecnebiye hoşgörü, Papa’ya saygı diyenlerin milleti “aptal” kendilerini “akıllı” sanması; haçlı zihniyetiyle diyalog, müslümanlara gelince daya’log yapması ve herkese hükmetmeye çalışması içimize sinmiyor!

Şeffafiyet adına yapılan tüm çalışmalara rağmen milletin kurumu olan MİT’in elemanlarına silah çekmeniz, milletle dalga geçmeniz, kendinizi tek kudret görmeniz, her şeyi bir kenara iterek devlet içinde devlet kurmaya çalışmanız içimize sinmiyor!

Gördüğünüz gibi Fethullah Gülen ve Ekrem Dumanlı saflarını açıkça belli ederek “AK Parti’ye oy vermeyin” çağrısında bulundu. İşin garibi, omurgalı bir duruş göstermeyerek hangi partiye oy verilmesini istediklerini söyleyemediler. Onlar için müslüman millet hiç önemli değil diye düşünmeden yapamıyor, bu konuları geçelim desek de demeden edemiyoruz!

Ötelenen, yok sayılan, vurulan Türkiye değil; dünyaya lider olacak Türkiye istiyoruz! Milleti topyekün şantaj mektuplarıyla korkutmaya çalışanları önce Allah’a sonra aziz millete havale ediyoruz! 30 Mart’ta millet ne istiyorsa o olacak! Ya zelil ve rezil olacağız ya emin adımlarla yolumuza bakacağız!

Not: 24 Mart’ta Birlik Vakfı Antalya Şubesi’nde “Paralel İşler” konulu bir konferans verdik. Nazik davetlerinden ve misafirperverliklerinden dolayı Şube Başkanı Bekir Asri Beye, Başkan Yardımcısı Bilal Zeki Verimli Beyefendiye ve teveccüh buyurup gelen misafirlere teşekkür ediyorum.