İslâm Âleminde Telaş ve Heyecan
İslâm dünyasında Türkiye’deki yerel seçimler yakından izlendi. Çünkü ciddi bir telaş vardı. Sonuçların, İslâm âleminde özellikle de Filistin’de ve dikta rejimlerine karşı özgürlük mücadelesinin sürdürüldüğü yerlerde büyük heyecana neden olması da bu yüzdendir. Zira Gezi olayları, “yolsuzluk” operasyonları ve toplumda gerginliğe yol açan oyunlar sonrasında iktidar partisinin oylarında ciddi düşme olacağı kanaati oluşması için psikolojik yönlendirme yapılmıştı. Hatta bu olumsuz gidişattan dolayı Türkiye’de hükümetin Mavi Marmara meselesinde siyonist işgal yönetimiyle uzlaşmaya yanaştığı, tazminatlar konusunda ittifak sağlandığı söylentileri bütün Arap medyasında dolaşıyordu.
Yorumlarda seçimlerin sadece yerel yönetimleri belirlemekle kalmayacağı siyasi iktidarın da geleceğini belirleyeceği vurgulanıyordu. Tabii buna, iktidar partisinin oylarında basite alınamayacak bir azalma olacağı varsayımıyla dikkat çekiliyordu. Siyonist işgalle uzlaşma iddiaları da bu tespitlerin tahmin değil teşhis olarak gösterilmesi için dayanak sayılıyordu. O yüzden olacak ki seçimlerin yaklaştığı günlerde Arap medyasından beni arayıp görüş soranlar hep Mavi Marmara ve tazminatlar konusunda uzlaşma sağlandığı iddialarının doğru olup olmadığı, böyle bir şeyin gerçekleşmesi durumunda bunun Türkiye’nin Filistin meselesine ve Gazze muhasarasına yönelik politikasını nasıl etkileyeceği hakkında sorular soruyorlardı.
Bunda tabii ki Türkiye’de Gezi parkı fitnesinin tetikçiliğini yapan medyanın olayları dışa yansıtırken çok yönlü çarpıtma yapmasının büyük rolü var. Çarpıtmanın boyutlarını gösteren ilginç bir örnek:
Burak Karamanoğlu’nun öldürülmesinin hemen ardından Arap medyasında çıkan haberlerde olayın göstericilerden bir kişinin polis tarafından öldürülmesi olarak verilmesini hayretle karşılamıştım. İslâmî duyarlıklı haber sitelerinde bile öldürülen kişinin göstericilerden olduğu vurgulanıyordu. Bu haber bana siyonistlere hizmet eden medyanın Filistin’de yaşananları ABD toplumuna ve hadiseleri yakından izleme imkânı olmayan diğer toplumlara ters yüz ederek yansıtmasını ve şu ilginç örneği hatırlattı.
Şam’da tanıştığım ve papaz olduktan sonra İslâm’ı seçerek Hacı İsmail adını alan bir Brezilyalı Şam’a gelmeden önce, babasının arkasına sığındığı sırada işgalci askerler tarafından öldürülen Muhammed Cemal ed-Durre adlı çocuğu yahudi, onu öldürenleri de “Filistinli teröristler” olarak bildiğini söylemişti.
Pensilvanya çetesinin organize ettiği haber kaynakları son dönemde Türkiye kamuoyuna yönelik yönlendirme çabalarında harcadıkları enerjinin belki iki katını dışa dönük yanıltma çabalarında kullandılar. Arap medyası çoğunlukla onların ajanslarından, haber sitelerinden ve görüntülü medyalarından beslendi.
Bunun iki önemli sebebi var:
Birincisi: İhtiyacı karşılamada öne geçmeleridir. Çünkü dışarıdaki medya organları aç yolcu gibidir. Uğradığı dinlenme istasyonunun “güvenilir” olduğunun söylenmesini yeterli buluyor. Artık önüne konan yemeğin içindeki etin dana eti mi yoksa eşek eti mi olduğunu sorgulamıyor. Pensilvanya çetesinin içeriye yaptığı serviste kullandığı üslup ile dışarıya özellikle de Arap âlemine dönük üslubu farklı oldu. Arapça haber servisi yapan kaynakları daha çok “tarafsız” haber veriyormuş, olayı, vakıayı olduğu gibi yansıtıyormuş gibi görünmeye çalıştı. O yüzden “Türkiye haberleri, Bugünkü Türkiye vs. gibi” başlıklarla yorum ve hakaret dilinden ziyade haber dili kullanarak yönlendirme yaptılar. Dolayısıyla bu üslupla “ne yapalım, hoşunuza gitmese de gerçek budur” mesajı verdiler. Tıpkı ABD merkezli ve uluslararası siyonizmin güdümündeki medya organlarının dünya kamuoyunu yanıltmada izledikleri siyasette yaptıkları gibi.
İkincisi: Vakıa diye yansıtılan, dikta rejimlerine ve onların arkasında duran siyonist işgale hizmet eden medya organlarının hoşuna gitti. Çünkü onların Türkiye hakkında kurdukları hayalleri Pensilvanya’dan yönlendirilen haber kaynakları gerçek gibi önlerine koydu. Onlar da dört elle sarılıp hızla kamuoyuna lanse ettiler. Vatandaş da birçok farklı kanaldan gelen bilgiyi muttefekun aleyh saydı ve üzerinde şüphe olmadığını düşündü. İttifak edenlerin hepsinin haberi tek raviden aldıklarını onun da bir kezzab olduğunu düşünmedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.