Paralel AK Parti
Bizim Şuayip amca bir zamanlar “Benim adım Tayyip değil Şuayip” derdi. Geçenlerde “Dünya’da Tayyip, Türkiye’de Şuayip” diyerek büyük değişimi o da aksettirdi. Değişim devam edecek!
Paralel yapılar Türkiye’de temizlendikçe Dünya Haritası’nda domino etkisi yapacak. Nasıl mı? Arap Baharı 18 Aralık 2010’da Tunus’tan değil de Suudi Arabistan’dan başlasaydı, daha aktivist bir coğrafyada yaşıyor olurduk. Zira Arabistan “Suudi” değil “Muhammedî”dir! Dünyanın merkezi Kâbe, ümmetin merkezi Türkiye’dir. Burada oynayan taşlar New York’ta deprem yapar! Bu taşlarda CHP’nin zihniyetine yer yok. Zaten iyice sahillere sıkıştılar, önümüzdeki seçimlerde denize dökülebilirler!
Başbakan’a “oy vermeyenler” bile ona ekseri güveniyor. Bunun yanında Başbakan’a oy verdiği halde AK Parti içindeki “bazı yetkililere” güvenmeyenler de var! Hülasa, % 45 almakla iş bitmedi, bilakis yeni başlıyor ve Başbakan bunun farkında! Milletin genel kanaati ve isteği, önümüzdeki seçimlere kadar AK Parti içindeki paralellerin de temizlenmesi yönünde! Amerikan film repliklerindeki “Lanet Federaller” sözü çoktan “Lanet Paraleller” sözüne evrildi. Esasında TC’nin kuruluş felsefesi olan paralel yapı sade bir cemaatle sınırlı değil! 1924 Anayasası’ndaki “Devletin dini İslam’dır” maddesi 4 sene sonra kaldırılıyorsa bu iki devlet anlayışı arasındaki “paralellik” dikkate alınmalı.
AK Parti’den istifa edenlerin yaptıklarına herkes şahit oldu. Hani bunlar güya milletin adamıydı! AK Parti içinde bu zihniyeti taşıyıp hâlâ partide duranlar yok mu? Hatırlayın, 40 vekilin istifa edeceği söylenirken birkaç vekil istifa etti. Diğerleri ne oldu!!? Düğmeye bassan tel tel dökülecekler!
30 Mart sonrası artık dinleme skandalı istemiyoruz! Bizim muhatabımız paraleller değil hükümettir. Milletin verdiği yetki doğru kullanılmazsa müsebbibi artık dışarıda ara(ya)mayız. Pensilvanya’nın “gayri milli” sesini kesemeyen hükümetin meşruiyeti tartışmaya açılırsa bunun önünde durmak zor olur. Yeni tartışmalar Gezi Parkı’na veya 17 Aralık’a benzemez! 2015 seçimlerinde milletin önüne köhnemiş vekil adayları çıkarılırsa vatandaş belki Erdoğan’ın hatırına oy verir; fakat Türkiye’nin hedefleri raydan çıkar. Önümüzdeki dönem Erdoğan olmayabilir, sonrasında da olmayabilir. Bu sebeple milletin meclisine % 100 milletin adamları gönderilmeli. Maddi karizması olanlar değil; milleti tanıyanlar ve sevenler “vekil” olmalı. Onlar kendilerinin “vekil”, vatandaşın “asıl” olduğunu unutmaz!
Bize zamanında “hasta adam” diyenler sadece nezle olduğumuzu anlayamadı. Büyük Türkiye, Güçlü Ümmet ideali şayet in’ler temizlenirse 21.yüzyıla damga vuracak! Marjinal solun yanında paralel sağ da temizlenmeli! Bu “kelle” alarak olmaz, “kelle” koymayarak olur! Bir de “ordu” meselesi var. Türkiye ordusu dünyada 8. sırada! Savaş çıksa bizi “maddi” anlamda yenecek 7 ordu var. En güçlü orduyu hak etmiyor muyuz? Dünyada akan kanın sebebi; Türkiye’nin yeteri kadar güçlü olmayan ordusu! Güçsüz demeye dilim varmıyor! Biz bu satırları yazarken ve siz bu satırları okurken veya dinlerken, Afrika’da başı taşla ezilerek öldürülen müslüman kardeşlerimize Türkiye haricinde el uzatacak hiç kimse yok! Türkiye Ordusu “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesini revize etmeli!
AK Parti her seçimde yeni bir şarkıyla meydanlara çıkarken, CHP eski şarkılar veya yeni olsa bile güdük bestelerle meydanda! Düşünün “Geliyor Kılıçdaroğlu, dürüst bir insanoğlu” şarkısında “insan oğlu” olduğuna özellikle vurgu yapma ihtiyacı hissedilmiş! Tam bir melodram! Önümüzdeki seçimde CHP’den Dede Efendi’ye kadar gitmesini bekliyoruz. Bir de “sordum sarı çiçeğe” ilahisine başvururlarsa bu tam Mustafa Sarıgül’lük olur! Size bir de şarkı sözü yazayım da kıyağım olsun, telife gerek yok: “Sordum sarı çiçeğe neden hep öfkelisin, çiçek der ki seçmen baba millet oy vermiyor ki” Nasıl, berbat değil mi? Tam CHP’lik yani! İki nokta üst üste, aç parantez!
CHP Ankara’yı alsaydı Kılıçdaroğlu partinin başında kalmaya devam ederdi(!) CHP Ankara’yı alamadı ama o hâlâ partinin başında! Bu denklemde sıkıntı var. YGS’de soru olarak gelse cevaplayacak şık bulamazdık. CHP “her acının tiryakisi” noktasına geldi. Duvarlara artık “çare arabesk” yazabilirler! Neyse 23 Nisan yaklaşıyor, Kılıçdaroğlu bir günlüğüne de olsa hükümet koltuğuna oturabilir. Sayın hükümet, lütfen ona bu şansı ver! Yoksa dâr-ı dünyadan o koltuğa sırtı değmeden göçecek, kıyamam!
Türkiye’nin geleceği adına son ipucu: Erdoğan’ın seçimlerden sonra ilk iş olarak 3. köprüyü ziyaret etmesi Türkiye’nin büyümeye devam edeceğini ve içerdeki neron’lara rağmen hedeflerinden sapmayacağını göstermesi açısından çok önemli! Merhum Erbakan’ın yetiştirdiği “siyâsî nesli” milletin teveccühüne mazhar olan Erdoğan’dan da bekliyoruz. Başarırsa dünya değişir!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.