Batılı batıl bilmek, Hakk’ı hak bilmek kadar önemlidir. Kur’ân-ı Kerîm’de “Batıl” kelimesi türevleriyle birlikte 36 yerde geçmektedir. Kur’ân-ı Kerim, batılı insanlık âlemi için tehlike olarak işaretlemiştir. Batıl; boş, gereksiz, faydasız, abesle iştigal, temelsiz ve devamsız olmak, hakkı, gerçeği örten perde olmak anlamına gelmektedir.

Batıl; onarımla varlık kazanamayacak durumda olup yok hükmünde olan şey demektir.  Aslı ve vasfı meşru olmayan /Allah’ın şeriatına dayanmayan her şey batıldır.

Batıl, Hakk’ın zıddıdır. Allah’tan gelmeyen ve Allah’ın gönderdiği dine uymayan her şey batıldır. Araştırıldığında ya da incelendiğinde hiçbir sübûtunun olmadığı ortaya çıkan şey demektir. Rabbimiz buyuruyor: “İşte böyle. Çünkü Allah, Hak’tır, O’ndan başka yalvardıkları/kulluk ettikleri ise batıldır.” (Hacc Sûresi/ 62) Allah’ın hükmüne ve hâkimiyetine dayanmayan, O’nun gönderdiği Şeriat ile çelişen ve çatışan her ne varsa batıldır. İlgisi, dünyevî ya da uhrevî fayda getirecek şeylerden başka tarafa çevrilmiş olana da batıl denir. (el- Müfredât/ Râğıb el- İsfehanî, Sh: 66, Mısır/ ty.) Bizim dünya ve ahiret saadetimize engel olan her şey batıldır. Mesela dünya hayatımızı dinsiz olarak tanzim etmemizi bizden isteyen laikçilik batıldır. Şunu bilelim ki; laiklik, Allah’a karşı egemenlik savaşıdır. Laikçilik ise fiilen bu savaşı vermektir. Allah’a karşı verilen bu savaş, batılın tâ kendisidir. Batıl, insanı Allah’tan uzaklaştıran her şeydir.  

Batıl düşmanlığı bizim akidemizin bir parçasıdır. Biz Hak geldiğinde batılın zail olduğuna inanmış kimseleriz. Batılın ömrü olmaz. Batıl batmaya mahkûmdur. Rabbimiz buyuruyor: “Ve de ki: Hak geldi; batıl zail oldu/yıkılıp gitti. Zaten batıl yıkılmaya/yok olmaya mahkûmdur” (İsra Sûresi/ 81) Batıla batıl diyemeyenler, Hakk’ı hak bilip Hakk’a ittiba etme hakkını kaybedenlerdir. Batılı batıl olarak bilmiyorsanız Hakk’â bağlı ve bağımlı yaşayamazsınız. Hak’tan ve hakikatten bağımsız bir hayat yaşayanlar, batılın içine düşenlerdir. Batıl, haksız ve hukuksuz sürdürülen hayat serüvenidir. Bu serüvene katılanlar, sürüleşenlerdir.

Asrımızda genelde insanlar özelde ise Müslümanlar hak ile batılı birbirine karıştırmaktadırlar. Bazen şeriatın sahibinden daha şeraitçı olmaya kalkışmaktadırlar. Şunu bilelim ki; “Helaller dairesindeki bir şeyi ayıplayan onu helal eden Allah’ı ayıplamış olur!” Allah’ın tesbit ve tayin ettiği helaller ve haramlar, hükümler ve hududlar konusunda kendilerinde seçmecilik ve sentezcilik hakkını bulanlar, batıla kurban gidenlerdir.

Din bizim, dinin yükü de bizimdir. Din bizim yükü başkasının olsun diyorsanız batıl yolda yürümeye karar vermişsiniz demektir. Bizim dinimiz İslâm, bize yaşadığımız sürece hayat olmaya, dünya ve ahiret saadetimize kefil olmaya, başka sisteme/rejime muhtaç olmadan ayakta kalmaya yetecek güçtedir. İslâm’ın dışında hayat sistemi arayışında bulunmamız batıldır. Allah’ın hükmüne ve hâkimiyetine dayanmayan bütün sosyal ve siyasal rejimler, batıldırlar. Böyle rejimlerden kaçınmak, batıldan içtinap etmek cümlesinden sayılır.

İslâm; aynı anneden doğmayan, ama imanı ana gibi görenlerin dinidir. Müslümana yardımı Müslümanlık saymıyorsanız, sizin İslâm’dan başka bir dininiz var demektir. İslâm’dan başka olan dinin adı ne olursa olsun batıldır. Hak din bir tek olandır. Hiç şüphesiz o da İslâm’dır. İslâm ile birlikte başka dinlerin de hak olabileceklerine inanmış olanlar, batılı batıl bilmeyenlerdir veya batılı batıl bilip de batıldan içtinap etmeyenlerdir. Şunu bilelim ki; İslâm baştan sona Hakk’ı hak bilip Hakk’a ittiba etmek, batılı batıl bilip batıldan içtinap etmektir. Hakk’a olan ittibamız, batıldan içtinabımız miktarıncadır.

“Allah’ım bize Hakk’ı hak olarak göster ve bizi Hakk’a tabi olmakla rızıklandır. Allah’ım bize batılı batıl olarak göster ve bizi batıldan içtinap etmekle rızıklandır!”