Latif Erdoğan

Latif Erdoğan

Kanbağı olan konular

Kanbağı olan konular

Petrole kan aşısı yapılıyor. İslam düşmanlarının, dindaşı dindaşa kırdırtma taktiği tutmuşa benziyor. Batı, hem kendi etrafında, hem de güneş etrafında dönen gezegenimiz gibi. Egoları kendileri; güneşleri çıkar, menfaat. Onların gece-gündüzleri, onların mevsimleri hep böylesi bir dönüşün sonuçları. Şimdiki mihverden çıktığında batının kıyameti kopmuş demek. Kıyametleri yakın; lakin İslam dünyası için ah basiret, ah feraset.

Türkiye’yi güçlü ülke görmekten rahatsızlık duyan zihniyet cinnet geçiriyor. Saddam’ı kendileri için tehlikeli görenler şu sıralarda onlarca Saddam’ı semirtmekle meşgul. IŞİD, çok yönlü taşeronluk hevesinde. Kesin olan şu ki; Türkiye aktif müdahalede bulunursa bu hem bölge, hem de Irak adına süresiz bir kurtuluş anlamına gelecek. Başkasının müdahalesi ise bölgeyi ve Irak’ı süresiz kaosa terk anlamını taşıyacak. Tarih, en güvenilir tanık..

Abdülhamid dehasıyla halledilmiş problemlerin onun hal edilmesiyle birlikte nasıl sökün edip üzerimize üşüştüklerini yüz senedir acı tecrübelerle yaşıyoruz. Böylesi bir dehanın, siyaset ve diplomasinin serbest oyunlarını oynayacağı vakte kadar da acı tecrübeleri yaşamaya devam edeceğe benziyoruz. Bir deha hamlesine muhtacız; akıl ve cesareti sentezleyebilmiş mefkure birikimi eksikliği yolumuzu tıkayan en büyük engel gibi gözüküyor..

Küresel siyasetin, uzakları yakın eden ilişkileri, bölgede yaşanan kanlı kaosun iç siyasetimizi kilitleyen Cumhurbaşkanı seçimiyle kan bağı olması ihtimalini güçlendiriyor. Hükümet, özellikle de Başbakan Recep Tayyib Erdoğan bölge şartlarıyla preslenmiş bir halin bağlayıcı atmosferine sıkıştırılarak yanlış reaksiyonlara sürüklenmeye çalışılıyor. Muhalefetin bütün atraksiyonları onu Cumhurbaşkanı adayı olmaktan vazgeçirmeye yönelik işliyor. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun muhalefet tarafından çatı adayı gösterilmiş olması böylesi bir işleyişin son örneği. Ya kötü bir yanılgı; ya kötü bir ironi..

Türkiye siyasetinin yükselen kalitesini anlamayan veya anlamak istemeyenler, AK Parti öncesi kısır çekişmelerin sahnelendiği eski döneme ricat peşindeler. Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdikleri bir kişiye izafe edebilecekleri başkaca olumlu özellik bulamama fukaralığını çağrıştıran bir üslup denemesiyle söz konusu adayın eşinin açık olmasını bu kadar öne çıkarma gayretini başka türlü nasıl izah edeceğiz? Abdullah Gül ve Hayrunnisa Gül’ün el ele gayretleriyle aşılmış bir statüko engelini tekrar gündeme taşıma sizce de bir ricat, bir geri dönüş değil midir? Böylesi bir dayatmanın özgürlükle, insan hakları ile, seviyeli siyaset ile uzlaşır bir yanı var mıdır? Cevabınız olumsuzsa, böylesi bir dayatmayı davet eden söz konusu başı açıklığı öne çıkarma gayretkeşliği sizin için itici, kaygılandırıcı bir tutum değil midir?

Ekmeleddin İhsanoğlu’nun kişiliği üzerinde spekülasyon yapmaya bence gerek yok. Onayladığı, kabullendiği temsil içeriği onun kişiliğinden daha önemli bir konu. O, şimdi kimi temsil ediyor ve böylesi bir temsili hangi gerekçelerle içine sindirebiliyor? Mursi olmak istemediğini biliyorduk; lakin Sisi olmaya bu kadar hevesli olduğunu bilmiyorduk; bu kadarı da bizim gafletimize yazılsın..

Turgut Sunalp, “kazanmaya mahkûmuz”, diyerek bu milletin zekâsını hafife almıştı. Ekmeleddin İhsanoğlu’na da bu tür bir telkin yapıldığı açık. Açık olan bir gerçek de, sonuçların aynı olacağı. Tavsiyem, sayın muhalefet adayının bu gerçeği erken görmesi, ona göre bir tavır sergilemesi..

İhsan Kalkavan anlatmıştı: Cenk Koray’ın annesinin cenaze namazını kılmak üzere saf bağlamışlar. Fanatik bir Beşiktaşlı olan Cenk Koray, hemen İhsan Kalkavan’ın solunda duran fanatik Galatasaraylı Ekrem Bora’ya duyurmak niyetiyle, biliyor musun, diyor, vefatından önce annemi zorla Galatasaraylı yaptım..İhsan Kalkavan “Niye?” diye sorunca da, cevap veriyor: Hiç olmazsa bir Galatasaraylı ölmüş olsun diye..

CHP-MHP, neden Ekmeleddin İhsanoğlu’nu aday göstermiş olabilirler? Çok sebep var. Fakat bir sebep de şu düşünce olabilir: Nasıl olsa kaybedeceğiz, hiç olmazsa bizden olmayan biri kaybetsin..

Öncesinde olaydı neyse; fakat Abdullah Gül’den sonra Ekmeleddin İhsanoğlu.. Tatlıdan sonra turşu.. Millet olarak bizim ise, ağzımızın tadını bozmaya hiç niyetimiz yok..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Latif Erdoğan Arşivi