Ehl-i küfür acımasızdır
İçinde bulunduğumuz zaman diliminde hemen hemen bozulmayan bir şey kalmadı. Bu olumsuzların içinde yaşamak her Müslümana ciddi sıkıntılar veriyor.
Aslında bozulan her şeyi bozan insanlardır. Kâinatta bozulan her şey insan tarafından bozulmuştur. Bozmak kâfirlik vasfıdır. Bozmamak veya bozulan şeyi düzeltmek, düzene koymak Müslümanın vasfıdır.
Son zamanlarda haber programlarında vurma, kırma ve öldürme vak’aları bir hayli arttı. Birileri tavuk öldürür gibi insanların canına kıyıyor. Böylesi insan canına kıyanların dünyaları da, ukbaları da felâkettir.Cenâb-ı Hakk Kur’ân-ı Kerîm’de açıkça buyuruyor ki:
“Kim bir mü’mini kasten öldürürse onun cezası ebediyyen cehennemde kalmaktır.” (Nisa suresi, ayet: 93)
“Haksız yere bir insanı öldüren bütün insanları öldürmüş gibi olur.” ?Mâide suresi, ayet: 32)
“Mü’minler haksız yere insan öldürmezler.” (Furkan suresi, ayet: 68)
Bunlar Kur’ân’da beyan edilenlerden bir kaçıdır. Şunu anlıyoruz: Haksız yere adam öldürmek kâfirlik vasfıdır.
Muhterem Müslümanlar!
Mekke’nin fethinden sonraki Huneyn günleriydi. Bugünlerde bir sahabe grubu şehrin dışında âni baskınlara fırsat vermemek için devriye geziyorlardı. Bir ara bu devriye gezen grup bir atlı ile karşılaştı. Atlı onlara selâm verdi; onlar da selâmını aldılar. Selâm verip almak her iki tarafın da Müslüman olduklarını ifade ediyordu.
Buna rağmen devriye halinde gezenlerin içinde bulunan Muhallim bin Cessâme okunu çekti, attı ve adamı atından düşürüp öldürdü.
Öldürülen Âmir bin Azbat’tı. Âmir’in yakınları toplanıp Peygamber (SAV)Efendimizin yanına geldiler. Kısas talebinde bulundular.”Muhallim’i bize teslim et, cezasını biz uygulayalım” dediler.
Peygamberimiz: “Size diyetini vereyim, kısastan vazgeçin” diye ölenin yakınlarını razı etmeye çalışmış, bunda da muvaffak olmuş, 100 deveye sulhü temin etmişti.
Ancak Muhallim için mesele bitmedi. Çünkü Muhallim, selâm veren bir adamı öldürmüştü.
Arkadaşları Muhallim’e dediler ki:
-Git, Rasulullah (SAV)’dan özür dile; senin için Allah’tan af talebinde bulunmasını iste, böylece kurtul” dediler.
Muhallim, arkadaşlarının telkini üzere onların dediğini yaptı; söyle dediklerini söyledi.
Peygamber Efendimiz af isteyen Muhallim’e hiç görülmedik tarzda tavır koydu ve şöyle sordu:
“Selâm veren adamı nasıl olur da öldürdün? Sana bu selâhiyeti kim verdi?”
Muhallim özür dilediyse de, Efendimiz:
“-Çık git buradan!” diyerek onu huzurundan kovdu.
Huzurdan uzaklaşan Muhallim bir hafta yaşamış, üzüntüsünden ölmüş, yakınları da onu mezarlığa defnetmişlerdi.
Haksız yere adam öldüren Muhallim’i mezar da kabul etmemiş, sabahleyin bakanlar onu toprağın dışarıya attığını görmüş, gelip durumu Peygamberimize haber vermişlerdi. Peygamberimiz, “O’nu gömün buyurdu. Buna rağmen bu birkaç defa aynı şekilde devam etti. Bunun üzerine Efendimiz, “Toprak onu kabul edecek. Ancak Allah (CC) size ders vermek istiyor. Mâsum bir adamı öldürmenin Allah indindeki kötülüğünü göstermek için size bir ibret örneği veriyor. Sakın haksız yere cana kıymayın, selâm vereni öldürmeyin, demiş oluyor” buyurdu.
Muhterem Müslümanlar!
Bizler yeryüzünde Allah’ın emrettiği sulhü gerçekleştirmekle mükellefiz. Öldürmeye değil, diriltmeye memuruz.Allah’ın rızasına ermemizin yolu da budur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.