Fırsat bu fırsat...
ABD’nin sağladığı istihbarat sayesinde, Kuzey Irak’ta bulunan PKK mevzilerini nokta olarak tesbit ediyor ve havadan ya da karadan yapılan atışlarla, yerle bir ediyoruz.
Fena bir durum değil.
Son zamanlarda bütün bir Millet olarak, canımızı sıkmaya tekrardan başlayan terör olaylarının ardından, işin sırrının Kuzey Irak’taki PKK yuvalarının yok edilmesinde olduğuna inandırıldığımız için olsa gerek, rahatladık...
Ama gelinen noktada ferahlığın, rahatlığın yanında; içten içe insanı rahatsız eden bir şeylerin de var olduğunu söylemek gerek.
Belki yüksek politika meselesi bunlar ve biz sıradan insanların aklına bile düşmemesi gerek. Ama gene de merak ediyor insan, mesela: ABD sözkonusu hedefleri neden daha önce bize bildirmiyordu, diye.
Hayır, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yalanladığı şeyin, yani ‘ABD ile gizli anlaşmalar yapıldığı ve PKK hedeflerinin bildirilmesi karşılığında yapılan gizli anlaşmayla, ABD’ye birtakım tavizler verildiği’ iddiasının peşinde değilim.
ABD’nin stratejik ya da taktik değişiklikler yaparak, PKK’yı artık PJAK olarak İran’a karşı yönlendirmek için bu manevrayı yapmış olduğu izahı, tutarlı güzüküyor olsa da içimden bir ses: ‘Bu kadar da, basit değil’ diyor, nedense.
ABD’nin değişen stratejik hesaplarının herhangi bir yerinde, Türkiye’nin çıkarlarını önceleyen bir şey olduğuna inanmak, en azından saflık olur.
Kafamı karıştıran, uzunca bir süreden beridir, TSK’nın muhtaç olduğu adreslerin koordinatlarını elinde bulundurduğu anlaşılan ABD’nin, neden daha önceleri bu adresleri bize vermediği halde, birden bire vermeye başladığından ziyade; vermediği ve vermeyeceği adresler de var mıdır, sorusu...
öyle ya, sözkonusu terör örgütünü kendi hesapları için kullandığı anlaşılan ABD, yarın tekrar ihtiyaç duyduğunda kullanmak isteyebileceği bir örgütü, neden tamamen yok ettirsin ki?..
Yani, ABD’nin günlerden bir gün, ‘tamam bu kadar yeter artık, zaten bitti’ deyip demeyeceği hususunda herhangi bir garantinin sahibi değiliz.
Şu anda silahlı kuvvetlerimizin bir BBG evi gibi izlemekte olduğu görüntülerin, yarın şifreli bir hale getirilip, ‘bunların da bir bedeli var’ sözüyle muhatap olunup olunmayacağını da, bilmiyoruz.
Sınır ötesi Harekat konusu gündeme geldi geleli, birilerinin ülkemizi bir tür ‘dolmuşa bindirmek’ gayretinde olduğu, hep konuşulup duruldu.
Kuzey Irak’a bodoslama dalmamız ve artık önümüze kim gelirse, onunla kavga etmemiz isteniyor gibi bir hal vardı.
Şu anda yapılmakta olanın, daha önce yapmamız için zorlandığımız şeylere nazaran müreccah olduğuna şüphe yok.
Ama yapılanların, PKK’yı bitirmeye yetmeyeceğini, bu bela ile daha uzun yıllar uğraşmak zorunda kalacağımızı da, herkes söylüyor.
Yani dememiz o ki, ABD’nin konjonktürel olarak sağladığı anlaşılan imkanların bir gün başka bir şekil alacağı gerçeğini unutmadan, Güneydoğumuzu ve tabii ki ülkemizi rahata erdirecek formülleri; her ne ise onlar, bir an evvel hayata geçirmekte büyük faydalar var.
çünkü her nasılsa elimize geçen bu fırsatın; bir daha karşımıza çıkmama ihtimali büyük.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.