İslam ve Medya
Günümüz dünyasını tanımlarken en çok başvurulan ifadeler bilgi çağı, enformasyon çağı ya da bilgisayar çağı gibi iddialı ibareler. Ancak bugünün dünyasında ilimden ziyade bilginin, anlamdan maada imajın, samimiyetten öte yapaylığın öne çıktığı artık hemen her ortamda ve herkesçe dile getirilen bir gerçek. Bu duruma gelinmesinin en büyük müsebbiplerinden biri ve belki de en başta geleni şüphesiz kitle iletişim araçlarının ortaya çıkması ve bu denli yaygınlaşması.
İnsanların, bilgi yönetimindeki eksiklik ve aksaklıklar nedeniyle yaşadığı sorunlar bir yana küresel medya, özellikle 11 Eylül sonrası İslam’ı insanların gönlünden ve belki de yeryüzünden silme misyonunun en önemli sacayaklarından biri olma görevini yüklenmişe benziyor. Bu anlamda İslamofobi de, medyanın üretip körüklediği ve bir heyula gibi dünyanın geleceğini tehdit eden korkunç canavar rolünü üstleniyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu geçtiğimiz günlerde “Dünyevileşme Olgusu Karşısında Din Hizmetleri Çalıştayı” düzenledi. Ülkemizde önde gelen birçok ilim adamının katıldığı çalıştayda din hizmetlerine yansıyan yönüyle dünyevileşme problemi ele alındı. Çalıştayın en dikkat çekici açılımlarından biri Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Özafşar hocadan geldi. Özafşar, günümüzde Müslümanların dünyevileşme probleminden ziyade “dünyevileşememe sorunu”ndan söz edilebileceğini söyledi. Gerçekten de günümüzde Müslümanların bütün problemlerinin dünyevileşmekten ziyade dünyevileşememekten ya da yanlış dünyevileşmekten kaynaklandığı görülüyor. Bu alanların en başında da maalesef medya geliyor. Bugün dünya çapında yayınlarıyla etkin konumda bir televizyonun, bir haber ajansının, bir gazete ya da derginin olmaması ya da İslam ülkelerindeki medya organlarının tirajları dikkate alındığında durumun vahameti daha net anlaşılacaktır. Hâlbuki Allah, Hucurât Suresi’nde “Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın.” buyurmuş. İşte tam da bu noktada ve bu düşüncelerle ortaya çıkmış İslamvemedya.com.
Aynı zamanda akademik çalışmaları da bulunan sayfanın kurucusu Mustafa Çuhadar amaçlarını şöyle özetliyor: “Gazetelerden sinemaya, televizyondan sosyal medya ortamlarına varana dek büyük bir yelpaze içerisinde insanlar, sürekli olarak medya içerikleriyle yaşar konumdalar. Böylesine iç içe geçmişlikte, tüm zamanlara hitap eden İslam’ın hangi ölçülerde, hangi boyutlarıyla, hangi söylemlerle medyada yer aldığını ortaya koymak gerekiyor. İslamvemedya.com böylesi bir amaçla kuruldu. İslami konu ve kavramların medyada nasıl tanımlandığını ortaya koymak; bu bağlamda medya içerikleriyle ilgili yapılan bilimsel çalışmaları okuyucunun ilgisine sunmak; araştırma, inceleme, röportaj, haber ve yorumlarla okuyucuda farkındalık oluşturmak; din adına konuşmak değil, nihayetinde okuyucuyu kaynaklara yönlendirmek amacıyla yayın faaliyetini sürdürüyoruz. Bu amaç doğrultusunda internet ortamında yayınlanan bilimsel makaleleri, araştırma ve inceleme merkezlerinin yayınlarını, kurum ve kuruluşların yayın faaliyetlerini takip ederek okuyucunun ilgisine sunmaya gayret ediyoruz.
“İslam” ve “medya” bağlamında yapılan bilimsel araştırmalar bizim için oldukça değerli. Bilimsel metotlarla, medyada İslami konu ve kavramların nasıl temsil edildiğini ortaya koyan çalışmaları okuyucunun gündemine taşıyarak, medyaya karşı bir bilinç oluşturmaya çalışıyoruz. Hâlihazırda islamvemedya.com, eleştirel bir perspektifle medyayı takip etme çabasında.”
İslamvemedya.com, -her türlü bilgi kirliliğinin yaşandığı sanal ortamda adeta çöldeki bir vaha gibi- bugüne kadar sadece makale ve tez bağlamında incelenmekle yetinilen medyada İslam ve Müslümanların nasıl konu edildiğine dikkat kesiliyor ve bu alandaki derin bir boşluğu dolduruyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.