Bu kaostan kurtulmak için
H. Salih Zengin’in, Sabah gazetesinde, Prof. Dr. Kemal İnat ile yaptığı röportaj ufuk açıcı bilgilerle doluydu: Dünyada en az seksen silahlı örgüt faal halde bulunuyor. Gözler “ Ortadoğu” ya dikili; halbuki eli silahlı militanlar dünyanın her tarafında kaos üretiyor. Son elli senenin katledilen insan sayısı bilançosu tam altmış milyon. Bahaneler farklı, etnik ayrılıklar öncelikli bahane. Din ve mezhep ayrılıkları hemen ikinci ve üçüncü sırada. Elbette söz konusu bahanelerin hiç birinin gerçekle alakası yok. Gerçek sebep, politik, ekonomik.
Bir de “Ortadoğu”yu kaosun merkez adresi yapma planı geçerli. İslam’ı ve Müslümanları kötü, öcü, itici gösterme onlar için her şeyden daha önemli. Başarılı olmadıkları da söylenemez. Kürt- Türk- Arap ırkçılığına dayalı çatışma sebepleri iflas edince, Sünni- Şii ayrışmasının açmaza kilitli hali devreye sokuldu. Barut ateş alırsa, fitne yangının söndürülmesi imkânsız hale gelecek. Dünyanın efendisi olmaya hevesli yapının ve taşeron olarak kullandığı aracıların sabırsızlıkla bekledikleri bu en korkunç, bu en tehlikeli sonuç..
Kemal İnat, farklılıkların çatışmaya dönüşmesini engellemenin çaresini Avrupa Birliği yapılanmasının model alınmasında görüyor. “Avrupa’nın tarihinde mezhep savaşları, din savaşları, Almanya ile Fransa arasında olduğu gibi etnik çatışmalar, komünizm- liberalizm- kapitalizm arasındaki sınıfsal çatışmalar yoğun yaşanmış. Şu an ise Avrupa Birliği diye bir yapı var ortada. Aralarındaki en büyük çatışma olan İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurdukları sistemin altmış küsur yıldır Avrupa’yı çatışmadan uzak tuttuğunu görüyoruz.”
Elbette, buraya Batı’yı bir arada tutan unsurlardan birinin de düşmanda birliktelik olduğu notunu düşmemiz gerekiyor. Dün komünizm böyle bir düşmandı; onun çöküşüyle yeni bir düşman icat edildi ve adına da İslam denildi. Batı’nın sürekli İslam’ı düşman göstermesinin dini temele dayalı bir yanı bulunsa da günümüz açısından değerlendirildiğinde kendi aralarındaki birlik ve beraberliği koruma refleksinin dini temele dayalı yanından daha öncelikli olduğu söylenebilir; birbirini gaddarca öldüren Müslüman görüntülerinin dünyaya sürekli servis edilmesinin söz konusu imajı canlı tutmak için yapıldığında ise hiç kuşku duymamak gerekir.
Sayın İnat, Avrupa Birliği yapısının başarısını “algı”ya bağlıyor: Avrupalılar birbirlerine olan olumsuz algıyı tamir ettiler. “Ortadoğu”nun çatışma gerekçesi ise farklılaşan algılar..
Bediüzzaman, Hutbe-i Şamiye isimli eserinde bizim kronik derdimizi altı maddede özetler:
1- Ye’sin, ümitsizliğin içimizde hayat bulup dirilmesi.
2- Sıdkın, doğruluğun içtimai ve siyasi hayatta ölmesi.
3- Düşmanlığa sevgi beslenmesi.
4- Ehl-i imanı birbirine bağlayan nurani rabıtaları bilmemek.
5- Çeşitli bulaşıcı hastalıklar gibi yaygınlaşan istibdat.
6- Şahsi menfaati çalışmaların merkezine çekmek.
Yüz sene önce yapılmış bu tespitlerin hayata geçirilmesidir ki, “Ortadoğu” da farklılaşan algıları tamir etmemize yardımcı olacaktır. Aksi halde kaosun merkez adresi olmaktan kurtulmamız çok zor görünüyor.
Aziz Dostlar,
Ramazan aynın nurlu, huzurlu, bereketli, ruhani iklimine girmiş bulunuyoruz. Peygamber Efendimiz, karşılığını Allah’tan bekleyerek bu ayı oruçlu geçirenin geçmiş günahlarının af olacağı müjdesini veriyor. Ve yine Efendimiz: “Beş vakit namaz, iki Cuma namazı ve iki Ramazan, büyük günahlardan sakınıldığı takdirde aralarında işlenen küçük günahları temizler” buyurarak, idrak ettiğimiz vaktin ne büyük fırsatlarla dolu olduğuna dikkatimizi çekiyor. Ramazanımızı böylesi nurani, bereketli, feyizli hale getirmenin gayretinde olalım. Ve birbirimizle, bütün ümmeti içine alacak ölçekte dualaşmayı da asla ihmal etmeyelim..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.