Bazı insanlar daima yüksek ahlak sahibi olma yolunda, temiz ve kutsal olduğuna inandıkları ilkelere bağlı kalarak ülkesi ve milletine hizmet etmeyi kendilerine gaye edinirler.

Onlar; kendi arzu ve isteklerini bir kenara iterek büyük bir fedakârlık içinde, istikbalden önce istiklali hesap ederler ve bir dava adamı sorumluluğu içinde ömürlerinin sonuna kadar mücadelelerini sürdürürler.

Onlar; samimi inanç sahibi, müstesna ve takdire şayan şahsiyetlerdir.

Ancak; karizmatik liderliklerinin yanında onlar, yetenekleri, temsil kabiliyetleri, bilgi birikimleri, tecrübe ve becerileriyle inandıkları değerler doğrultusunda gerçekleştirdikleri hizmetleri ve bıraktıkları eserleriyle tanınır ve bilinirler.

Onlar; kula kulluk etmek değil, Allah’a kul olmak ve Allah’ın yarattığı insanlar arasında ayırım yapmadan onlara hizmet etmek suretiyle O’nun rızasını kazanmayı şereflerin en büyüğü kabul ederler.

Onlar; aynı inanç değerlerini paylaştıklarıyla beraber olurlar. Aynı ilkelerde buluşmadıkları halde ve dünyaları farklı kişilerin siyaseten birilerinin önünü kesmek için kendilerini kullandırmayacak kadar ilkeli, izzetli, şerefli ve haysiyetli insanlardırlar.

Onların; bir misyonu, bir vizyonu vardır. Onlar, âşıktır ve onların gönlünde ve ruhunda âşık oldukları sevdaları vardır. Onların aşkı ve sevdası, idealleridir. Onların ufku geniş, idealleri ise çok büyüktür.

İslam’ın evrensel değerleri ve bu değerleri gerçekleştirme uğruna yeni bir medeniyetin öncüsü olan Osmanlı’nın cihan mefkûresi onlar için bir ölçüdür. Sadece mensup oldukları millete değil, Allah’ın yarattığı tüm insanlara hizmet  etmektir onların hedefi. Yani onlar bir ırkın üzerinden milliyetçi değil, inandıkları değerler üzerinden “milli”dirler yani Milleti İbrahim’dendirler. Onlar küçük çekişmelerin içinde olmazlar, dedikodulara ise hiç aldırmadan doğru bildikleri yolda dik durur ve yürürler.

Biz millet olarak tarihten bugüne bu değerleri taşıyan liderlere ve onların yetiştirdiği kadrolara sahip olduğumuz sürece yükselmiş ve yücelmişiz. O liderler ve kadroları kaybettiğimiz devirlerde ise dağılmış ve küçülmüşüz. 1913 yılında 4 milyon 980 bin km2 olan o muhteşem Osmanlı’nın toprakları, 10 yıl sonra izdüşümü yüzölçümü ise 779.452 km2’ye düşüşü bunun en acı örneğidir.

Osmanlı sonrası kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi tarihinde önemli siyasi çalkantıların örnekleri vardır. İflas etmiş ekonomiler, yasakçı, inkârcı ve de, baskıcı dönemler yaşayan bu millet; ekonomik kalkınmanın yanında demokratikleşmede, insan hak ve özgürlükler alanlarının genişletilmesinde, kansız devrimler niteliğindeki reformlarıyla çağ atlatan liderler gelmiştir.

Ne hazindir ki; baskı ve tehditlere rağmen, vesayetçi güçlere boyun eğmedikleri için kimileri demokrasi şehidimiz oldu, kimileri karanlık ellerin ihanet planlarıyla zehirlenip yok edildi ve kimileri iktidar koltuğundan namlunun gölgesinde indirildi. Ama onlar üzerlerine düşeni yerine getirmenin huzuru içinde bu dünyadan göç ettiler. Milletçe onları rahmet ve minnetle anarken, onlara ihanet edenleri ise lanetledik, lanetliyoruz…

O, HERKESİN CUMHURBAŞKANI OLACAK…

Bugün cumhuriyet tarihinde ilk defa cumhur, devletin başını yani cumhurbaşkanını seçecek. 12. Cumhurbaşkanı olacak ancak tayin edilen ve bir kesimin seçimiyle değil, halkın seçtiği cumhurbaşkanı seçilmiş olacak. Diğerlerinden farkı budur…

 Dünya ve bölgemizde fevkalade önemli gelişmelerin yaşandığı bir sürece denk gelen cumhurbaşkanlığı seçimi fevkalade önemlidir. Siyasiler partiler ve sivil toplum kuruluşların yanında  çeşitli halk kitleleri nezdinde yapılan değerlendirmelerden sonra dün AK Parti’nin grup toplantısında büyük bir coşkuyla ve tüm milletvekillerinin imzasıyla Başbakan R.Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanlığına adaylığı açıklandı.

“O bunu hak etmiş midir? Bu göreve layık mıdır?” Soruları onun için geçerli değildir. Çünkü o, bu ülkede her faniye nasip olmayan büyük siyasi zaferler kazanmış bir siyasetçi, bir devlet adamı ve bir liderdir.

İdrak gücü sahibi ve işini çok iyi bilen, istidat sahibi bir lider olarak, yapılması gerektiğine inandığı şeyleri büyük bir cesaret örneği göstererek korkusuzca yerine getirmekten asla vazgeçmemiştir.

Her işte kendi nefsinin isteklerinden sıyrılarak, ülke ve milletinin beklentilerini önemsemiştir. Birileri ona, idam edilen rahmetli Menderes’in ve zehirlenerek öldürülen rahmetli Özal’ın akıbetlerini hatırlatarak tehditlerde bulundu. Birileri haince pusular kurup, suikastlar düzenledi ve birileri yolunu kesmek için şer güçlerle işbirliği yaparak ihanet derecesinde operasyonlar düzenledi. Ama o; kefenini koltuğunun altına alarak tarihin derinliklerinde kalan ve bizi biz yaban o yüce değerleri yeniden ihya etme adına mücadelesini korkmadan ve yılmadan yürütmeyi başarmıştır.

Ülkemizde ekonomik kalkınmanın mimarı, siyasette ve demokratikleşme ile insan hak ve özgürlük alanlarında çok önemli mesafelerin öncüsü olmuştur. Ülkemizi milletler camiasında en iyi şekilde temsil etmiş bir lider olarak dünyada sözü dinlenen bölgesinde etkili bir ülke konumuna yükselmemizi o sağladı.

O, bu ülkede cumhurbaşkanlığı makamının hakkını verecek bir örnek şahsiyet, bir örnek siyasetçi ve devlet adamı ve de güçlü bir liderdir. Herkesi ve her kesimi kucaklayan tavrıyla kitlesel kabul bulacağına inanıyor ve destekliyoruz. Çünkü, o herkesin cumhurbaşkanı olacağı gibi onun cumhurbaşkanlığıyla Türkiye’de yeni bir dönem başlayacaktır…