Oruç ve Kur’an
Oruç tutmak Ramazan ayının en bâriz ibâdetidir. Bu hususta birçok hadis vardır. Meselâ bir kudsi hadiste Efendimiz (sas) Allah (c.c)’nün şöyle buyurduğunu nakletmektedir:
“Oruç benim içindir, onun mükâfatını ben vereceğim, oruçlu yiyecek ve içeceğini benim için bıraktı.” (Buhari: 6/2723, hn. 7054)
Amellerin en hayırlısını soran bir sahabiye de Efendimiz (sas) şu cevabı verir: “Sana orucu tavsiye ederim, zira onun bir eşi yoktur.” (Süneni Nesai: 4/165, hn. 2222)
Bu mübarek ayın faziletleri saymakla bitmez. Meselâ Efendimiz (sas) şöyle buyurmuştur: “Ramazan geldiğinde cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapatılır, şeytanlar bağlanır.” (Müslim: 2/758, hn. 1079) Bir diğer rivâyette de: “cennetin kapıları açılır” yerine “Rahmet kapıları açılır” denmiştir. (Müslim: 2/758, hn. 1079)
Hadiste geçen ‘şeytanların bağlanması’ ifadesini, kelimenin hakiki mânasına da yorumlamak mecaz manasına da yorumlamak mümkündür. Ancak efdal olan yorum iki manayı da cem etmektir. Şeytanların bağlanması demek, kişinin isterse rabbine giden yolu daha kolay bulması, O’nun rızasını daha kolay kazanması demektir.
Bunu yapmanın en önemli yollarından birisi de bu mübarek aya kudsiyetini veren Kur’an’la hakiki diyaloglar kurmak, onu tefekkür ederek okumaktır. Malum Kur’an bu ayda indirildi.
“Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden Ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun.” (Bakara: 2/185)
Ve spesifik olarak da Kadir Gecesi:
“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Kuşkusuz ki biz onu (Kur’an’ı) Kadir Gecesi’nde indirdik. (Ey Rasûlüm!) Kadir Gecesi’nin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır. O gece melekler ve Ruh (Cebrail), Rablerinin izniyle her bir iş için inerler. Fecrin çıkışına kadar o bir esenliktir!” (Kadir: 97/1-5)
Kuşkusuz varoloşun gayesine nüfuz etmek ve anladıklarıyla amel etmek üzere Kur’an okumak her dâim yapılması gereken bir ibâdettir. Bu ayda ise bu çabayı ziyadesiyle artırmak gerekir.
Efendimiz bu ayda Cebrâil (as)’la mukabele yapardı. Son Ramazan ayında ise iki kere Cebrâil’e (as) Kur’an’ı okuduğu rivayet edilmiştir. Dolayısıyla Kur’an’ı Kerim’i hem aslından tilavet etmenin, hem mealinden okumanın önemli olduğunu hatırlatmak isterim.
Kur’an meali okumaya karşı olan bazı hocalarımız olduğunu biliyorum. Bazı endişelere mebnî olarak meal okunması yerine tefsir okunmasını tavsiye ediyorlar. Tefsir okuma imkânı olan elbette tefsir okusun. Ancak tefsir okumak meal okumaya engel olmasa gerek.
Bir de insanların Kur’an mealini ellerine alıp onu anlamaya ve belki de meal üzerinden hükümler çıkarmaya davet edenler, meale Kur’an muamelesi yapanlar var. Mealler üzerinden din mühendisliği yapıldığı gerçeği hatırlanırsa bu meselenin niye hassas olduğu anlaşılır.
Doğrusu ben ikisine de katılmıyorum. Müslümanlar, sahanın uzmanlarının tavsiye edeceği açıklamalı mealleri okuyabilirler. Bunu yaparken ehil olmadıkları halde içtihat yapmalarına gerek yoktur. Kur’an, her şeyden önce bir hidayet kitabıdır. Meal okuyan kişiler derinlikleri ve samimiyetleri ölçüsünde onun çağırdığı hidayetten nasiplerine düşeni alma çabası içinde olmalılar.
Ramazan ayı, günlerin uzunluğuna ve sıcaklığına rağmen hızla akmaya devam ediyor. Elimizdekinin kadrini bilelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.