Ekmel Bey’in hiç iki ceketi olmamış!
Kemalistlere göre Ekmel Bey, Paralellerin Ekmel Abi’si, Bahçeli’nin Bozkurt’u, bize göre Bay Ekmel, ilk adı Ekmelleddin Muhammet İhsan, son adı Ekmeleddin Mehmet İhsanoğlu, tanınan adıyla Ekmeleddin İhsanoğlu..! Kaç adam çıktı içinden, “matruşka gibisin aç aç bitiremiyorum”; “festival gibisin, katılmak istiyorum” dermişim(!) Ama demiyorum! Bu kadar şahsiyete iki ceket yetmez!
“Madımak Oteli” diye bir yer kalmadığı ve oranın Sivas İl Özel İdaresi’ne bağlı Bilim ve Kültür Merkezi’ne çevrildiği bilinirken Bay Ekmel mekânı hâlâ otel sanıyor! Çünkü Türkiye’yi tanımıyor, kaşıyacak yara arıyor! Konuyla ilgili Ali İhsan Karahasanoğlu abimizin Perşembe günü yazdığı “Ekmel Abi’nin başı dönmüş, üç cümlede üç yanlış yapmış” yazısını muhakkak okumanızı tavsiye ederim, gayet net bir analiz. Ekmel “Abi” çok çağrışımlı bir sıfat ve yakışır Don Kişot’un paralel değirmenine!
5 Parti “güya” uzlaşmış! Bu partilerden birinin başkanı olan Gültekin Uysal’ı halkın % 90’ı tanımaz! Ya Haydar Baş kim? Ekran karşısında “Atatürk 8 yaşında hafız oldu; ama kimseye söylemeyin aramızda kalsın” diyen ve Kadir Mısıroğlu’ndan çüş yiyen şahsiyet! Çok büyük uzlaşma binaenaleyh!
Oy toplamı “0,8” olan 3 partiyle uzlaşıya “Büyük Uzlaşma” dediler! Erdoğan % 50’yi geçtiğinde “Kalan % 40-50 ne olacak?” diyenlerin dramı! Bay Ekmel yemek tarifi yapar gibi cumhurbaşkanı tarifi yapıyor! Yemek pişene kadar Erdoğan Cumhurbaşkanı olacak! Sen de otur Fetullah Gülen’le bir güzel ye!
Fetullah Gülen deyince aklıma Hakan Şükür geliyor. Şükür, “Bize küfredene biz çiçek uzatacağız” diyerek yalanın ve demagojinin dibine vurdu! Olmaz Hakan “Abi”, sen tuzluk uzat, daha münasip! Gülen son mesajında “Gelin, birbirimizi kucaklayalım” diyor! Nereye gelelim? Sen tüm çağrılara rağmen Türkiye’ye gelmedin, kucaklaşmak için biz Pensilvanya’ya mı gelelim?!
Bu arada; “Erdoğan’ın veya AK Parti’nin her yaptığı doğru” demek Kemalistlerin düştüğü tuzağa düşmektir! Talep etmeye devam edeceğiz ve amacı “karalama” olanlara da prim vermeyeceğiz!
22 Nisan 1998’de İsrail’in kankası Hürriyet “Muhtar bile olamaz” başlığı attı. 01 Temmuz 2014’te millet “Cumhurbaşkanı adayımız Erdoğan” dedi! 10 Ağustos’ta da seçimler ikinci tura kalmaz! Neden mi? Siz hiç “Adam gibi adam Kemal Kılıçdaroğlu”, “Dünya Lideri Devlet Bahçeli”, “Sen yürü arkandan millet yürüsün yiğidim Selahattin Demirtaş” gibi sloganlar duydunuz mu? Ben duymadım!
CHP-MHP bir aday çıkaracak ve paralel yapı destekleyecekti. Tersi oldu! Tecellinin Ekmel’cesi!
MHP tabanı Bahçeli’yi dinleyerek ekseri Çatı’ya oy verecek. CHP seçmeni kendi adayına zoraki oy verecek yahut sandıktan uzak duracak. Adamlar “Laik, Beyaztürk, Atatürkçü, Kemalist” olduğuna biat eden İhsanoğlu’na bile tahammül edemiyor. Muhalefet için bu seçimler “kale fethetme” kafasında!
Erdoğan’ın Başkanlığı “normal” durumda ilk turda gerçekleşecektir! Ancak araya kirli eller girerse 1993 milleti bekliyor! O yüzden “sağlam kadrolar” Okçular Tepesi’nde beklemeli ki ana mesele budur!
“YAZICIOĞLU’NUN FAİLLERİ VE AVUKAT KEMAL YAVUZ”
Yazıcıoğlu ailesinin avukatı sayın Kemal Yavuz’a geçen hafta “Muhsin Yazıcıoğlu isminin gündeme gelmesinden rahatsız mı oluyorsunuz?” diye birkaç soru sorduk. Zira Kemal Bey, “Kod Adı: KOZ” filmindeki helikopter sahnesi sebebiyle mahkemeden fragmanın durdurulması kararı aldırdı. Kendisi yazılı bir cevap verdi ve bu 3 Temmuz tarihli Akit’te haber olarak verildi. Buradan da yazalım. Özetle şöyle diyor sayın Yavuz: “130 klasörlük delillerle bu güne kadar siyasi cinayetlerde hiç kimsenin ulaşamadığı bir noktaya geldik. Benim rahatsızlığım davanın hukuki zeminden ve tabii seyrinden çıkarılarak siyasi polemiğe alet edilmesinden kaynaklanmaktadır. Biz Yeni Akit gazetesinin, Muhsin Yazıcıoğlu dosyası ile ilgili samimi gayretlerini biliyoruz. Nefes almaksızın davanın peşinde koşan biri olarak verdiğim mücadele ve aldığım sonuçlar kamuoyunun bilgisindedir.”
Yani sayın Yavuz, olayın “Cemaat-AK Parti” ekseninde değerlendirilmesini istemiyor. Kendisi elbette dava için çok şey yapmıştır, ama sonuç ne? Yazıcıoğlu ismini gündeme getirecek durumları engellemek yerine olayın üzerinden 5 yıl 3 ay geçmesine rağmen “Neden tek bir failin ismi ortada yok?” sorusunu gündeme getirmek daha elzemdir. Davanın bir an evvel sonuçlanmasını istiyoruz. Olay fail-i meçhul olursa bu durum iktidarın omuzlarında yük, vicdanlarda yara, Türkiye tarihinde leke olarak kalacaktır. Artık maksat üzüm-bağcı ilişkisini çoktan aştı! Sahi, helikopterin kara kutusunu keçiler mi söküp götürmüştü? Bu keçiler şimdi hangi inlerde?! Muhsin Yazıcıoğlu’nu tekrar rahmetle anıyor; faillerini artık bulun, yeter diyoruz! Sayın Yavuz’un da bana sorduğu sorular oldu, tüm cevaplar yazılarımda; sağ kulağımızı hep sağ elimizle gösterdik, Allah’ın izin verdiği ölçü ve müddette!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.