Faruk Köse

Faruk Köse

Bizim “Dışişleri” Doğu Türkistan’ı bilir mi?

Bizim “Dışişleri” Doğu Türkistan’ı bilir mi?

Geçen gün bir haber çekti dikkatimi. Başlıkta, “3 kentteki 100 mermer ocağı Çinlilere geçti” deniyordu. Antalya, Burdur ve Isparta’daki 100’e yakın mermer ocağı Çinli şirketlerin eline geçmiş.

Geçen gün başka bir haber daha çekti dikkatimi. Çin, işgal altında tuttuğu Doğu Türkistan’da kamu görevlilerinin, öğrencilerin ve öğretmenlerin oruç tutmasını ve “diğer dini faaliyetlere katılma”sını resmen yasaklamış. Üniversite öğrencileri, hocalarının gözetiminde yemek yemeye zorlanıyormuş. Geçmişte de oruç tutanlara mezuniyetten sonra diplomaları verilmemiş. Çin, gün içinde “ücretsiz yemek organizasyonları” düzenliyormuş. Sokakta Müslümanları tutup zorla su içiriyorlarmış. Müslüman Uygur Türkleri üzerindeki dini ve kültürel baskılar giderek artıyormuş.

Geçen gün bir haber çekti dikkatimi. Başlıkta, “Çin’den dev Türkiye projesi” deniyordu. Habere göre Çin, işgal altında tuttuğu Doğu Türkistan’dan Türkiye’ye hızlı tren hattı çekecekmiş ve bunun için 150 milyar doları gözden çıkartmış.

Geçen gün başka bir haber daha çekti dikkatimi. Çin, Doğu Türkistan’ı “terörle mücadele alanı” ilan etmiş ve BİR YIL SÜRECEK BİR OPERASYON SÜRECİ başlatmış. İşgal altında tuttuğu ve bugün Esed’in Suriye’de, Sisi’nin Mısır’da, İsrail’in Filistin’de yaptığı zulümlerden daha beter bir zulmü sürekli olarak uyguladığı Doğu Türkistan’da, özgürlük isteyen en küçük kıpırdanmaları bile “terör” olarak gördüğünü ve ezeceğini ilan etmiş. Hatta putperest Çin’in Devlet Başkanı, Doğu Türkistan’ı “bakırdan ve çelikten yapılan duvarlar”la çevirmekten ve “göğe kadar uzanan ağlar”a hapsetmekten söz etmiş. Operasyonlarda, dini ve milli duyarlılığını en küçük bir şekilde gösteren herkes tutuklanıyor, ağır işkencelere tâbî tutuluyor ve hapis cezaları alıyormuş. Üstelik, yargılama süreçleri kamuoyundan gizli yapılıyormuş. Binlerce tutukludan ve gözaltında kayıptan söz ediliyor.

“Geçen günler”e bakarsanız, bu tür kıyaslamaların çok örneğini görürsünüz. Çin, Doğu Türkistan’daki Müslüman Uygur Türklerini asimile ederek ya da öldürerek açıkça “soykırım” uygularken, biz, bu “katiller sürüsü”ne ülkemizin bütün imkânlarını açmışız ve onların daha da palazlanması için elimizden geleni yapıyoruz.

Bizim “Dışişleri”nin, Çin’in Doğu Türkistan’da yaptığı katliamına ve zulmüne karşı bir tavrını/açıklamasını duyanınız var mı? Ya da Başbakan’ın, Suriye, Mısır, Irak, Filistin’e dair açıklamalarının yanında, her biri Müslüman olan Kerkük Türkmenleri, Doğu Türkistan Uygur Türkleri, Acar Türkleri, Suriye Türkmenleri vb. hakkında “ayar verici” açıklamalarını duyanınız oldu mu?

Neyse... Burayı geçiyorum. Biz şimdi, Doğu Türkistan’ı imha etmekte olan Çin’in, ülkemizde nasıl bir “konum ve değer”e sahip olduğuna bakalım.

2012’den bir haber hatırlıyorum. “Niğde Çin’in üretim üssü oluyor” deniyor; Çinlilerin, Niğde’nin Bor ilçesinde 2015’e kadar 200 fabrika kuracağından söz ediliyordu. Projenin şimdiki durumunu bilemiyorum, ama Türk-Çin Endüstriyel Parkı tasarımcısı Huang Guili’nin, “Bor’un, Çin’in en meşhur ticaret merkezi olacağı”nı vurgulaması unutulacak gibi değil.

Gerçekten de Türkiye, Doğu Türkistan’da hem “kan”dan, hem de “din”den kardeşlerimiz olan Uygurlara akla hayale gelmedik zulümleri alenen ve el’an işleyen Çin’i palazlandıracak pek çok “ticari ve itibari faaliyet”e ev sahipliği yapıyor.

Hem de Çin’in, Uygurların evlerini yıktığı, topraklarını gasbettiği, soykırım yapıp asimile ettiği, her türlü zulmü ve işkenceyi yaptığı, bekâr Müslüman Türk kızlarını zengin Çinlilere sattığı, her yıl binlerce Uygur’u köle-işçi olarak sattığı, Müslümanları cahil bırakmak için aydınlarını ve din adamlarını katlettiği, camileri kapattığı, 18 yaşından küçüklerin camiye girmesini yasakladığı, camilere gidebilecekler için kotalar ve listeler hazırladığı, binlerce Müslümanı toplu katliamlarla öldürdüğü, tek çocuk kotasını aşan annenin gözü önünde ikinci çocuğunu öldürdüğü, Müslüman çocuklarının ve doğum yapmasın diye Müslüman kadınların kısırlaştırıldığı, Müslümanların basit ve uydurma gerekçelerle tutuklandığı, tutukluların köle-işçi olarak çalıştırıldığı, hapishanelerde korkunç işkenceler yapıldığı, ölenlerin organlarının satıldığı ve daha binlerce zulmün Müslüman Uygurlara uygulandığı bilindiği halde...

Çin, Müslüman Türk kardeşlerimizi imha ederken, “Müslüman coğrafyanın hamisi” olarak lanse edilen ve “sağa sola ayar veren” Türkiye, kapılarını sonuna kadar Çin’e açıyor. Binlerce Çin malı, milyarlarca dolar verilerek satın alınıyor. Yüzlerce Çin firmasına ülkemizin her sahasında iş yapıp para kazanma imkânı sunuluyor. Türkiye’deki ekonomik mevcudiyeti hızla güçlenmekte olan Çin’in, ülkemizi her geçen gün kendine ticari olarak bağladığı ve avucunun içine aldığı görülüyor. Mesela, sadece Afşin-Elbistan sahasında 10-12 milyar dolarlık Çin yatırımından söz edilebiliyor. Bir de Türkiye’nin Çin’den ithalatına bakarsanız, durumun hepten vahim olduğunu görüyorsunuz. Zira Türkiye, hemen hemen her kalem malda Çin’e göbekten bağlanmış durumda.

Şimdi, İsrail’e, Filistinlilerin topraklarını ellerinden alıyor diye kızıyorsak, Uygurların topraklarını ellerinden alan Çin’e de kızmamız gerekmez mi? İsrail’e, Filistinlilerin evlerini yıkıyor diye tavır koyduğumuz kadar, Uygurların evlerini yıkan Çin’e de tavır koymamız gerekmez mi?

Ne kadar Müslüman Türk kardeşimizi “ticaret”e kurban verdiğimizi merak ediyorum. “Dışişleri” bu konuda bir istatistik yayımlar mı acaba? Sahi, bizim Dışişleri, Doğu Türkistan’dan haberdar mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
Faruk Köse Arşivi