Kuşatma duvarında bir gedik
Resûlullah (s.a.s.) ve ashabı Mekke’de şirk otoritesine itiraz etmeleri ve tevhid inancını insanlara tebliğ etmeleri sebebiyle müşrik toplumun ablukasına ve boykotuna maruz kalmıştı. Müşrik toplumun ileri gelenleri bu konuda aralarında anlaşma yapmış ve anlaşma metnini de Ka’be duvarına asmışlardı. Anlaşma gereğince mü’minlere ve onlara sahip çıkan Haşim oğulları ile Muttalib oğulları aşiretlerine boykot uygulayacak, onlarla bütün ilişkileri kesecek, herhangi bir alışveriş yapmayacak, kız alıp vermeyeceklerdi. Anlaşmanın uygulanmasının izlenmesi görevini de Hişam ibnu Amr’a vermişlerdi.
Bu boykot ve ambargo üç yıl sürdü. Uygulanan abluka sebebiyle mü’minler ve onlarla birlikte Abdulmuttalib Vadisi’ne çekilen yakınları büyük zorluklarla karşılaştılar. Kendileriyle alış veriş yapılmaması sebebiyle yiyecek bir şey bulamıyor, uzun süre açlığa katlanmak zorunda kaldıkları oluyordu. Kureyş’ten kendilerini ziyaret etmek ve onlara bir şey getirmek isteyen kimse bunu ancak gizlice yapabiliyordu. Yani iyilik ve yardımda bulunmak isteyen bu işi “kaçak” yapabiliyordu.
Sonunda bazı kişilerin vicdanları bu uygulamaya isyan etti ve artık ambargoya bağlı kalmayacaklarını bildirdiler. Ka’be duvarına asılan anlaşma belgesini de kurtların yediği görüldü. Şirk otoritesinin liderleri her şeye rağmen mü’minleri davalarından vazgeçmeye zorlamak için boykotun sürmesinde ısrarlıydılar. Ama zulme isyan eden vicdanların abluka duvarında açtığı delik, duvarın yavaş yavaş çökmesine yol açtı. Böylece abluka ve boykot da sona erdi.
İşgalci Siyonist devletin, çağdaş emperyalist güçleri arkasına alarak Gazze’ye uyguladığı ambargo ve insanlık dışı kuşatma da iki yılını tamamlayıp üçüncü yılına girdi. Bu süre içinde 240’tan fazla hasta sırf tedavilerinin engellenmesi veya ihtiyaç duydukları ilaçların Gazze’ye sokulmaması sebebiyle hayatını kaybetti.
Ne yazık ki Gazze’ye uygulanan ambargoda Hişam ibnu Amr’ın görevini Mısır Cumhurbaşkanı Hüsni Mübarek üstlenmiş durumda. Oysa onun artık kendinden isteneni kabul etmeyerek Rafah sınır kapısını açması için pek çok gerekçesi var. İnsanî ve hukuki gerekçelerini bir yana koyalım. İşgalci Siyonist devletin son ateşkes anlaşmasının şartlarını yerine getirmemesi bile yeterli gerekçedir. çünkü Mısır yönetimi anlaşmada aracılık yaptığı gibi aynı zamanda uygulanmasının gözcülüğünü de üzerine almıştı. Filistin tarafından herhangi bir ihlal olduğunda hemen müdahale ediyor. Ama işgalci Siyonistlerin ihlalleri karşısında böyle bir görevinin olduğunu hatırlamaktan bile çekiniyor. Oysa Rafah sınır kapısının açılması zaten anlaşmanın bir şartı. üstelik işgal devletinin ihlallerini gerekçe olarak kullanmak suretiyle de bunu yapabilir.
Mısır yönetiminin ABD ve İsrail işgal devletinin üzerindeki baskılarını gerekçe olarak kullanmasının sadece kendini aldatmaktan ibaret olduğunu özgür Gazze Hareketi ispat etti. İşgal devletinin bütün tehditlerine, engellemelerine, aleyhte faaliyetlerine ve teknelerinin kullanacağı alanlara mayın döşemesine rağmen bu hareket tarafından hazırlanan iki tekne Gazze limanına ulaşmayı başardı. İki tekneyle hem ambargonun yarılması amacıyla sembolik anlamda yardım götürüldü, hem de vicdanların bu insanlık dışı uygulamaya isyanı tüm insanlığa ilan edilmiş oldu.
Söz konusu iki teknenin Gazze limanına ulaşmasıyla birlikte bu bölge üzerindeki kuşatmanın duvarına da bir balyoz indirilmiş oldu. O balyozla duvarda bir gedik açıldı. Şimdi gediğin daha da genişletilmesi ve duvarın tamamen yerle bir edilmesi için yeni balyozlar bekleniyor.
Siyonist zulme ve vahşete isyan ederek kuşatmayı yarma teknelerini Gazze’ye ulaştıran özgür Gazze Hareketi, ABD ve İsrail baskılarını kendilerine gerekçe edinen Arap liderlerin tüm dayanaklarını ortadan kaldırmıştır. Hüsni Mübarek eğer bu olaydan sonra Rafah kapısını kapalı tutmakta ısrar ederse bunun Siyonist ablukanın devamına yardımcı olmaktan başka bir izahı olamaz.
Not: Gazze’de geçen ayın sonlarına doğru bazı fitnecilerin gerçekleştirdikleri bombalama eylemleri sebebiyle yaşanan gelişmeler ne yazık ki medya tarafından kamuoyuna çarpıtılarak yansıtılmıştı. Biz bu konuda bir dosya hazırlayacağımızı duyurmuştuk. Allah’ın izniyle gecikmeli de olsa dosyamızı hazırladık ve Web sitemizde yayınladık. Hadiselerin arka planını özlü bir şekilde ortaya koyan ve “Filistin’deki Fitne Bombalarının Tahlili” başlığını taşıyan bu dosyamızı gerek kendi Web sitemizden (www.vahdet.com.tr) ve gerekse daha başka İslâmî Web sitelerinden okuyabilirsiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.