Serdar Demirel

Serdar Demirel

Ergenekon ve PKK ilişkisi

Ergenekon ve PKK ilişkisi

Son aylarda Ergenekon dâvası kapsamında ortaya çıkan bilgi ve belgeler, devlet içindeki gizli derin çetelerle aleni silahlı örgütler arasında bazı ilişkilerin varlığını ortaya döktü. Bunlar aysbergin su yüzündeki kısmı, ya da tam o bile değil!
Daha önceden de yazılıp çizilen, ama çoğumuzun çok net anlayamadığı devlet içindeki bazı yapılanmalarla PKK ilişkisine dair iddianamedeki belgeler, eminim ki; çocuklarını, akrabalarını ve dostlarını bu kirli savaşa kurban veren iki tarafın da içini yakmıştır.
Bu çerçevede okurlardan e-mailler alıyorum. Türkiye üzerinde oynanan oyunların farkında olan kimi okur, Ergenekon ve PKK’nın hem eylem işbirliğine hem de ideolojik akrabalığına dikkat çekiyor. Bu meyanda elektronik posta kutuma düşen iletilerden ikisinin bazı kısımlarını, okur meseleye nasıl bakıyor sadedinde, dikkatinize sunuyorum:
Bunlardan ilki, ümit Kıvanç’ın bir yazısındaki şu sözünü naklettikten sonra, “Sosyalistlik bu kadar tehlikede olmamıştı!!!”, demiş ki:
“Sayın Kıvanç, sosyalistlerin Ergenekon soruşturmasındaki tavırlarını anlayamadığını söylemiş. Bunu aslında ilkokul çocuğu bile çoktan anladı. Sosyalistler yani Komünist ve Darwinist ideolojiye körü körüne bağlı olanlar elbette Ergenekon soruşturmasına karşı çıkacak. çünkü bu örgütlenme Komünist derin devlet çetesi. Bunu nerden anladık? Başka bir komünist derin devlet organı olan PKK ve Apo ile olan bağlantılarından.
Apo Ergenekon ile görüştüğünü açıkladı. Daha önce de Emniyet İstihbarat Dairesi Eski Başkanı Bülent Orakoğlu öcalan'ın Ergenekon'un adamı olduğunu belirterek, "Birçok üst düzey devlet görevlisi ellerinde belgelerle TBMM'nin öcalan Komisyonu kurmasını bekliyor" demişti. Bugün Ergenekon soruşturmasına karşı olanlar, yarın PKK birkaç evladımız daha şehit ettiğinde utanmayacak mı?”
Bu iletideki yorumları başka bir iletideki görüşler tamamlıyor. Adı bende mahfuz olan okur şöyle diyor:
“Bir kısım medya yazık ki hâlâ Ergenekon'un balon olduğunda ısrarlı. Hele PKK-Ergenekon bağlantısına ihtimal bile vermiyorlar. Onlar böyle zannededursunlar, PKK can yakmaya devam ediyor. Ahmet Altan yazısında çok önemli bir detayı anlatmış. Diyor ki:
‘Dağlıca'nın tabur komutanı, daha sonra Ergenekon sanıkları arasına katılacak bir hanımla haberleşiyormuş. Komutanla Ergenekon sanığı arasında ciddi bir haberleşme trafiği yaşanmış. İnanmayacaksınız ama tabur komutanı, tabur mevzilerini ve PKK gözetleme noktalarını gösteren bir fotoğraf göndermiş Ergenekon sanığına. üstelik yazışma biçimlerinden, aralarında çok ciddi bir "İDEOLOJİK" birliktelik olduğu da seziliyor.’
Ama benim asıl dikkatimi çeken ve bence sizin de yazılarınızda dikkat çekmeniz gereken nokta, bu iki kanlı örgütün İDEOLOJİK ORTAKLIKLARI.
Bu ideolojinin artık ne olduğunu ilkokul çocukları bile biliyor; Komünizm ve Marksizm. "Bu ideolojiler öldü" diyenler ne kadar yanıldıklarının farkına varmışlardır artık. Tabii bu fikirleri besleyen sözde bilimsel dini yani evrimi unutmamak lazım. Ergenekoncu Doç. ümit Sayın bu teoriyi sadece bunun için desteklediğini söylemişti hatırlarsanız.”
Bana ulaşan bu tür elektronik iletilerin gösterdiği, dün komplo teorisi olarak değerlendirilen izahların belgelerle desteklenmesiyle artık gerçek olduklarının kabul görmeye başlamış olması. Bir diğer önemli nokta ise, ideolojik kavgaların, ulusalcı mücâdelelerin referans kaynaklarının önemli ölçüde örtüştüğünün daha geniş kesimlerce anlaşılmaya başlanması. Bu nokta benim önemsediğim bir husus.
Bu köşeyi takip edenler modernite konusunu zaman zaman işlediğimi bilirler. O yazılarda yeri geldiğinde bir konuya özellikle dikkat çekmeye gayret ettiğim, dikkatli bir okurun gözünden kaçmamıştır sanıyorum. O da; modern dönem ideolojilerinin yani 19. asır ve sonrasında ortaya çıkmış dünya görüşlerinin biribirine çok zıt görünseler de, ideolojik olarak akraba oldukları gerçeğini vurgulamış olmam.
Modernite, insanlığa çok pahalıya mal olmuş modern ideolojilerin tümünün döl yatağıdır. Bunlar, modern paradigmadan beslenmiş ama insanlığın sorunlarını çözmek için farklı reçeteler sunmuştur. Bu ideolojik fikir akımlarının en sert çekirdeğini kuşkusuz sekülerizm oluşturmaktadır. Sekülerizmin farklı toplumsal tecrübelerde farklı formlarda zuhûr etmesi bu gerçeği değiştirmez.
Bir Kürt ırkçısıyla bir Türk ırkçısının, bir Alman ırkçısıyla bir Yahudi ırkçısının söylemlerine baktığınızda, üstünlük vehmedilen ırkın kendisi farklı da olsa, o ırk adına beslenen ideallerin ve vurguların aynı olduğu görülecektir. Değişen ise kullanılan o ırka ait folklorik temalardır.
İdeolojik kavgalarda kurban olan ise, daha âdil bir düzen hayâline hayatını adamış onbinlerce genç ve onların aileleridir. Bir ülkenin gerçek potansiyeli böyle heder edilir işte!
Son olarak, bu yaşananlarla ilişkili dış güçlere dair belgeler nerede acaba?


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Serdar Demirel Arşivi