Müstevli Müşriklerin Algı Oluşturma Operasyonları -1
İslâm coğrafyasında Müslümanların eliyle gerçekleştirilen kesmeler, asmalar, yıkımlar ve talanlar, tamamen müstevli müşriklerin teşvik ve tavsiyeleri üzere oluşturulmuş algı operasyonlarıdır. Algı, bir şeye dikkati yönelterek o şeyin bilincine varma. İnsanın çevresinden aldığı uyarımların, zihinde yorumlandırması, manalandırılması. Yanlış idrak, gözyanılması veya olmayan bir şeyi var göstermek, algı oluşturmaktır. Batı, ABD ve İsrail, bölgemizdeki diğer ülkelerde de, algı oluşturma ve algı operasyonları yaptılar ve yapmaya da devam ediyorlar.
Münkir ve müşrik insanların Hakk’a ve ehl-i hakk’a karşı sürdürdükleri savaş yöntemlerinden birisi de “algı oluştırma”dır. Dünyada münkir ve müşrik müstevliler birbirlerinin doğal müttefiklerdir. Hepsinin de plan ve proje merkezi batı’dır. Batı, bölgemiz de ‘algı oluşturma’yı kendi taşeronları, kendi basını ile yapmaktadır. Yalan, yanlış, iftira içeren, günlerce, aylarca yapılan haberlerle halkı etkilerler. Halkın kafasında kalan yanlış inanç ve düşünce doğru karar vermelerine engel olur. Doğru karar verilmesine engel olmak, müstevli münkir ve müşrik insanların en önemli karakterleridir. Hz. Adem (as)’in çocuklarından Kabil’in kardeşi Habil’i öldürdüğü günden bu yana mazlum ve mahrumları yok etmenin mazeretine malzeme üretmek için ‘algı oluşturma’ üzerinden algıya bağlı operasyonlar yapılmaya devam ediliyor. Zalimler ortaya attıkları yalan yanlış iddialara halkı inandırdılar, olması için ikna ettiler.
İslâm Coğrafyasını Batının kokuşmuş kanunları ve düzenleri adına işgal ve istilâ eden müstevli harbi münkir ve müşrikler, kendi istilâlarını muhkem kılmak için çoğu zaman “Emretmeye Alışmış Kartondan Aslanlar”ı görevlendiriyorlar. Ama bir gerçek var ki; “Emretmeye Alışmış Kartondan Aslanlar” devri artık sona verdi. Kalbini küfre, kafasını şirke kaptırmış münkir ve müşrik insanın hayata vereceği isimler, isimlendirmeler tamamen materyalist felsefe ürünü olur. Mekke müşrikleri mitolojik Yunan felsefesinden öğrendikleri birilerini putlaştırma ve puta tapma merasimlerini olağanüstülükler, mitolojik algılandırmalar yükleyerek yapıyorlardı. Rabbimiz buyuruyor:
“Hiç düşündünüz mü Lat ve Uzza’yı? Üçüncü olarak da öteki Menat’ı? Size erkek, O’na dişi öyle mi? Öyle ise bu çok haksız bir taksim. Onlar hiçbir şey değil, sırf sizin ve atalarınızın taktığı kuru isimlerdir. Allah onlara öyle bir saltanat indirmedi. Onlar yalnız zanna ve nefislerinin sevdasına uyuyorlar. Oysa Rablerinden kendilerine doğru yolu gösteren geldi. Yoksa insan her dilediğini elde edeceğini mi sanır? Halbuki, hem ahiret ve dünya Allah’ındır.” (Necm Sûresi/ 19-25)
Kur’ân-ı Kerim’in bu ayetleri müşriklerin algıda bozukluk yaşadıklarını hem bize hatırlatır hem de inandıkları pagan dinin hiçbir önemi olmadığına dair meydan okuma içerir. Mekkeli müşriklerin algısına göre putları büyükten küçüğe doğru sıralayan Rabbim, ayrıca onların erkek ve dişi algısı ile de oynar. Öyle ki, kız çocuklarına hiç değer vermezken, hatta kadını sadece emtia olarak görürken kendi putlarına dişil isimler vermeleri ile çok ince bir üslup ile dalga geçer. Melekleri Allah’ın kızları olarak ifade edip erkekleri kendilerine ayırırılar. Bu durumu da enfes bir sözle betimler. “Haksız taksim”. Kur’an’ın indirilmeye başlamasından bu yana geçen süre içerisinde ilk defa horlanan kız çocuklarının ve baş tacı edilen erkek çocukların algı sapmasından kaynaklandığını dile getirir. Adlarını atalarınızın verdiği Lat, Uzza ve Menat hiçbir üstün özelliği olmayan ne yaratıcı, ne yok edici, ne yoktan var edici kupkuru isimlendirmelerdir. Allah onlara bir üstünlük indirmediği için onların yapacağı bir şey de yoktur. Onları ululayan zannı seven ve dünyevi hırsların kara sevdalısı yöneticilerin uydurmalarından başka bir şey değildir. Bu ayetlerin tamamı müşrikler ve müşrik düzen kurmak isteyenler muhatap alınarak söylenmiştir. Hakk’ı temsil eden ehl-i hakkı her dönemde ve zeminde görevden ve gündemden uzaklaştırmak için algı oluşturmak, münkir ve müşrik insanların en önemli müşterek daimi uğraşları olmuştur.
Küresel çapta müstevli münkir ve müşriklerin, küresel ölçekte sistematik olarak kendilerine karşı olan halk ya da direniş ehli Müslüman meşrepleri potansiyel suçlu olarak görmeleri ve kınamaları, sürdürdükleri Algı Operasyonlarının bir neticesidir. Münkir ve müşrik sistemlere entegre olan Müslümanlar, gerek gücün medyasının dezenformasyon amaçlı olan haberlerine gerekse de pasifist yaklaşımlara sahip olan abdestli kapitalistlerin nasihatlerine mübtela olmaları, Algı Operasyonlarına yenik düşmelerindendir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.