Müstevli müşriklerin algı oluşturma operasyonları/2
Algılarınızın ipi münkir ve müşriklerin eline geçmişse siz kendi topraklarınızı işgal ve istilâ etmiş bulunan müstevli harbilerin ve mürtedlerin değirmenine su taşımaktan öteye geçemezsiniz. Kendi içinizden çıkmış temsilci şahsiyetlerinizi itibar suikastına uğratmaya çalışan şer ittifaklarına yardım etmekten geri duramıyorsanız, biliniz ve inanınız ki algılarınızın ipi münkir ve müşriklerin eline geçmiştir. İnsanların var olan düşüncelerinde çelişkiye düşme halini sevmediklerini sosyal psikoloji uzun süredir biliyor. Buna “bilişsel çelişki kuramı” deniyor. Bu kurama göre, bireyler inanç ve tutumlarında çelişkiden sakınmak için içsel bir dürtü ve arzuya sahiptirler. Var olan inançlarını düşüncelerini, aidiyetlerini etkileyecek bir çelişki oluştuğunda, insanların çoğu bu çelişkiyi azaltmak için harekete geçiyorlar. Kuramın sahibi psikolog Leon Festinger bu kuramı dünyanın sonunun geldiğine inanan bir dini tarikatı gözlemleyerek geliştirdi. Dini cemaatin kıyamet günü dediği zamanda kıyamet olmayınca, müritlerin bir kısmı bu işi aptalca bulup cemaatten ayrılırken, has müritler kıyametin vuku bulmamasını kendi inançlarının önlediğini söylemeye başladılar ve cemaati sürdürmeye devam ettiler. Psikolog Festinger has müritlerin bu yorumunu bilişsel çelişkiyi azaltma çabası olarak tanımladı. Dolayısıyla algı oluşturma operasyonları, Müslümanların günlerini, gündemlerini çelişkilerle çalmaya çalışanların umududur.
Algı Oluşturma Operasyonu; “İstihbarat sistemlerinin ve liderlerin resmi tahminleri, dış ilişkileri ve resmi eylemlerini etkilemenin yanında, toplumların duygularını, motivasyonlarını etkilemek amacıyla yapılan yayınlar ya da seçilen bilgiler ve göstergeleri inkâr etme eylemidir.” Günümüzde çevremiz algılarımıza yönelik birçok bilgi-haber kaynağı ile doludur. İnternet, kablolu televizyon, uydu ve bilgi teknolojisindeki diğer gelişmeler bir yandan hayatı kolaylaştırmakta, ancak öte yandan da gerçek ve illüzyon arasındaki farkın ayrılmasında zorluk meydana getirmektedir. Şu bir gerçektir ki; planlı, programlı olarak tasarlanmış psikolojik bir operasyonun sonucunda oluşan algılarda seçicilik yoktur. Seçicilik doğal süreçlerde oluşmuş algılarda olur.
Algı Oluşturma Operasyonu;düşmanın toplumsal direncini kırma, asılsız haberlerle, yalanlarla, kara ve gri propagandalarla halkta korku, endişe ve güvensizlik oluşturmadır. Genelde savaşlarda düşmana karşı kullanılan PH (Psikolojik harekât) demokratik ülkelerde yaygın kullanılmasa da otoriter ülkelerde, diktatörlerin başta olduğu ülkelerde kendi halkına karşı da uygulanır. Diktatörlük mektebinde yetişenler, kendi diktatörlüklerini insanlara unutturmak için sürekli başkalarını diktatörlükle suçlarlar. Diktatörler çoğu zaman suni tehditler, naylon korkular üreterek iktidarlarının sorgulanmasını engellerler, kendilerine muhalefet yapılmasına mani olurlar. Ara ara göz korkutacak ve halkı ikna edecek mizansen olaylar çıkarırlar; bunları medya marifetiyle büyüterek ve “tehdit”, “tehlike” algısını kabartarak hem koltuklarını korurlar, hem de muhaliflerini bu argümanlara dayanarak bertaraf eder, itibarsızlaştırırlar. Mesela günümüzde insanların yatak odalarını dinleme servislerine bağlı kalan politikacılar, algı oluşturma operasyonlarının savaşçılarıdır. Korkutma, tehdit, suni problemler üzerinden toplumu kendilerine mahkûm ve mecbur etme dışında otoriter yönetimler başarıları da mübalağa ederler. Profesyonel bir algı yönetimi ile kendilerinin dışında çözüm olmadığına, başka alternatiflerin kaos ve kargaşa doğuracağına toplumu ikna ederler. Kendilerine muhalefet edebilecek odakları ya sustururlar veya güçsüz hale getirirler. Parlak ve akılda kalıcı sloganlar geliştirirler, cazip vaatlerde bulunurlar ve bunları yüksek sesle ve sürekli tekrar ederler. Özellikle az eğitimli ve analitik düşünemeyen kesimlerle, huzursuzluktan çekinen orta tabaka ve orta yaş üstü insanlar bu vaatlere aldanırlar. İnsanlar iktidarların kendileri olmazsa: “kaos ve kargaşa yaşanacağı, felaket olacağı” şeklindeki propagandalarından ve pompalanan endişelerden etkilenirler. İnsanlardaki bilgi zaafları, müstevli münkir ve müşriklerin algı operasyonlarının zeminini oluşturur. Onlar cehalete saadet muamelesi yaparlar. Onların peşinde gidenler bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlardır.
Algı Operasyonu, kirli bir savaş taktiğidir. Başka bir ifadeyle haramzadelerin helalzadeleri itibarsızlaştırma taktiğidir. Haramın azabına, helalin de hesabına inanmayanlardan her türlü kötülük beklenir. Türkiye’de “Cümle Haramzadeler Partisi” herkesi kendisi gibi haramzade yapmak istediği bilinen bir gerçektir. Müstevli müşriklerin algı oluşturma operasyonşlarının asli amaçlarından birisi de, Müslümnların her işittikleri söze inanmalarını sağlamaktır. Hz. Muhammed (sav)’i örnek/önder edinmiş Müslümanların böyle bir şeye itibar etmeleri mümkün değildir. Rasûlüllah (sav) şöyle buyuruyor: “Her duyduğunu söylemesi, kişiye yalan olarak yeter.”(Müslim, Mukaddime: 5) Müslüman olarak duyduğu her şeyi her yerde söylemek, hele bir de ona ilaveler katarak yönünü değiştirmek, müstevli müşriklerin algı operasyonlarına kurban gitmektir.
Şahsiyetli insanları itibarsızlaştırma stratejisi, insanlara Firavunluk etme sevdasında olanların vazgeçilmez yöntemidir. Münkir ve müşrikler tarafından gerçekleştirilen algı operasyonları, Müslüman şahsiyetleri itibarsızlaştırma çabalarıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.