Yazmamak ne kadar zormuş! Bunu bir daha ve şiddetle anladım. Ortalıkta öyle mevzular var ki, “yaz beni” diye haykırıyor. “Hadi yaz! Durma, tereddüt etme, yaz!”

Çıldırmamak için yazmalıyım!

Bir seçim tarihe mal oldu. Tayyip bey beklendiği gibi kazandı. 

Tersinden söyleyelim: Beklenmediği gibi kazandı!

Tayyip Bey’in yüzde altmışlarda bir seçim kazanması biraz yüksek bulunabilir. Fakat hakkı her halde yüzde 55’ti. 

Ne oldu peki? 

Hani şu “imaj beygirleri” var ya, en önce onlar; etraf- taraf taifesi, yağcılar, her devrin yalakaları...

Tayyip Bey’in tabii gücünü, gayri tabiileştirerek korku saldılar. Bir taraftan da, sıradan vatandaşa, “sen olmasan da olur, rekora gidiyoruz” etkisi uyandırdılar. 

Seçime katılma oranından bahsediyoruz. 

Son zamanların en düşüğü... Katılmayanların büyük çoğunluğu Tayyip Bey’e rey verecekler. 

Bunları konuşan yok. Yağcı, yalaka, reklamcı, imajcı taifesi, taraftarlıkta CHP basınını sollayan yandaş basın...

Eğri oturup, doğru konuşalım: Tayyip Bey kazandı. Fakat sonuç büyük başarı değil! Hak ettiğinden azını aldı. Kampanya bir hafta daha devam etse idi, durum daha kötü olabilirdi.

Bu arada, AK Parti’nin kendi kuruluş felsefesi ve yönetim geçmişini doğru okuyarak yeni bir yol haritası çizmesi lâzım. Bunu mevcut başkan başlangıç olarak çizecektir. Fakat, roller ve pozisyonlar değişince bu geçici çizim, kalıcı çözüme dönüşmek zorunda. 

Bu arada, Türkiye Cumhuriyeti’nin hassasiyetiyle, diliyle, tavrıyla koltuğuna en yakışan Cumhurbaşkanı (aman “Atatürk hariç” diyelim, sonra şahsa has kanuna takılırız, savcıların insafına kalırız) beyefendi, çelebi insan, zarif yönetici Abdullah Gül, siyasete devam edeceğini açıkladı. 

Bu zerafetin nasıl karşılık görmesini beklersiniz?

“Latife, latif gerek” denilmiştir. 

Fakat yozun biri, “pres”çilikten saylavlığa -her nedense- transfer edilmiş çıkıntı, üfürükten tayyare rahatsız olmuş. 

Rahatsız olmasa şaşardım!

Rahatın bozulacak, keyfin kaçacak, tekrar presçiliğe de dönemeyeceksin. Dönersen de, Sözcü’den başka şansın yok!

Şunu bilmiyoruz: Bu partinin kurucu kadrosu, bunca yılın yol arkadaşları. Aralarında nasıl bir hukuk var? Nerede nasıl hareket ederler? Birbirlerinin hukukunu nereye kadar yürütürler? 

Bunları bilecek mevkide miyiz?

Erdoğan’a yaranmak için Gül’e tepki!

Bu tepkinin Gül tarafından kale alınmadığını, görmezden gelindiğini düşünebiliriz, o da muhtemelen “üfürükten tayyare!” demiştir.

Bence asıl “üfürükten tayyare” diyen Tayyip beydir. “Kardeşim” diye hitab ettiği bir şahısla ilgili olarak yapılan çiğliğe bizim bildiğimiz Kasımpaşalı Tayyip bundan başka şey söylemez!

Biz de onu diyoruz zaten!