Kongreyi izlerken
Birlik, beraberlik, saygı ve edep ruhu.. Çalışkanlık, kararlılık, gayret ve başarı ahlakı.. Hizmette ileri, ücrette gerilerden geri kalabilme meziyetinin soyut bir hayal olmaktan kurtulup gerçeğe bürünüşü.. Ekip olabilmenin, takım çalışması yapabilmenin, ahenk üslubunu daim koruyabilmenin seviyesi oldukça yüksek manzarası.. Hareketin, sistemleşme ile sınavında artısı oldukça kabarık başarı belgesi.. Ak Parti’nin olağanüstü ilk kongresinden arda kalan bendeki ilk intibalar..
Recep Tayyip Erdoğan, Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’na en hayırlı selefin, halefine bırakabileceği en onurlu mirası emanet etti. Evet, bir makamdan, bir mevkiden çok öte anlam taşıyan bir emaneti miras bıraktı, halefine Tayyip Erdoğan. Mücadelesini miras bıraktı, uğruna can adadığı, onun için yaşadığı davasını miras bıraktı.
Ahmet Davutoğlu, bilgi, kültür ve tecrübi birikimleriyle kuşkusuz donanımlı bir şahsiyet. Ne ki, devraldığı ağır yükün, bunlardan çok daha farklı donanımları gerektirdiğinde de kuşku yok. Kendini aşmışlık, bunlardan öncelikli olanı. Bundan böyle onun etrafında denenecek müptezel oyunların bütününü bozacak; devreye sokulmak istenen her türlü nifak atraksiyonlarını her defasında deşifre ile sahiplerinin yüzüne savuracak söz konusu aşkın erdem. Zorlardan zor bu misyonu eda edebildiğinde, Davutoğlu’nun adı hayırla yâd edilen tarihi şahsiyetler kütüğüne kaydedilecektir. Duamız da, umudumuz da kendisi hakkında budur.
Ben, şu söyleyeceklerimi dedikten sonra taktik değiştirmezlerse, Paralel Yapının Sayın Davutoğlu’yla ilgili yol haritaları muhtemelen şöyle şekillenecektir:
Cemaatten olup da, talebelik yıllarına kadar uzanan çizgide tanıdığı, sevdiği, saygı duyduğu tanıdık simaların hepsi, tebrik gerekçesiyle, markaj adına Sayın Davutoğlu ile irtibata geçmeyi deneyeceklerdir.
Bu bilinen simalara konulması muhtemel rezerv düşünülerek, hiç bilinmeyen, tanınmayan, özellikle genç işadamı ve akademisyenlerden bir ekip alternatif olarak aynı gayeye matuf olmak üzere, eşzamanlı devreye sokulacaktır.
Ahmet Davutoğlu, önce örtülü, anlaşmalar olumlu netice verirse ardından açık şekilde desteklenecek, onun Erdoğan’dan daha güçlü bir lider olduğu algısı oluşturulmaya çalışılacaktır. Bundan beklenen iki sonuçtur:
Ak Partilileri, Erdoğan’ı devre dışı bırakarak yeni lider etrafında toplamak.
Daha önceki yanlış atraksiyonlarına, meşru bir mazeret bularak, biz zaten Ak Parti’ye değil, Erdoğan’a karşıydık, diyebilmek; dolayısıyla cemaatten kopan Ak Partili kitleyi tekrar kazanmak.
Özellikle, meslektaşları kanalıyla Sare Davutoğlu Hanımefendiye yakınlaşmak; varsa dostluklarını pekiştirmek ve bu yolla Sayın Başbakanı etkilemek.
Doğrudan, dolaylı, yakın ve uzak akrabalık kanallarının tümünü kullanmak.
Stratejik Derinlik yazarının elbette böylesi basit taktiklere teslim olması düşünülemez. Hele, devlet ve milletin ortak tercihi olma liyakatini kazanmış ender şahsiyetlerden birinin..
Kongreyi, ekranlara yansıyanlar oranının küçük bir kısmıyla izledim. Bir ara, izlediğim ekrana şöyle bir görüntü yansıdı. Tayyip Bey, ikram için önüne konulmuş içinde kuru pasta türü yiyecek bulunan tabağı alarak eşi Emine Hanıma uzattı. Emine Hanım, Tayyip Beyin ikramını cevapsız bıraktı. Tayyip Bey, dudak okumasıyla anlayabildiğim kadarıyla, niye almadığını sordu. Yine dudak okumasıyla anladığım kadarıyla Emine Hanım tebessüm ederek, “Ben oruçluyum” dedi. Tayyip Beyin, eşinin oruçlu olmasından duyduğu ruhani hazzı yüzünde okumak ise hiç zor değildi.
O sıcakta, o atmosferde, o hengamede, tuttuğu nafile orucu günün o vaktine kadar, eşine bile hissettirmeyen; fakat nafile oruca alışmışlığın bir tezahürü olarak bu davranışı eşi tarafından da gayet normal, gayet fıtri karşılanan, ibadet şuurunun billurlaşmış yankısı bir aile; evet Çankaya’ya işte böyle bir aileyi uğurladık.
Diyorum ki: Bugünün dervişi, hırkayı kaftanın altına giymeli. Her iki halef-selef ve eşleri gibi..
Bir de hasta olarak tuttuğu orucun zorluğunu göstermek için dakikalarca kamera karşısında duran ve sonra da bu görüntüleri şimdilerde kendilerinden başka seyircisi kalmayan televizyonlarında kim bilir kaç kere yayınlayan bir ham zihniyet var. Sözüm onlara, Müslümanlığı da kimseye bırakmıyorlar.. Elbette kolektif vicdanda daima doğru ve dürüst olanların hali kabul ile yankılanıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.